Bbp Genel Başkan Yardımcısı Selahattin Şenliler:

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı Selahattin Şenliler, 12 Eylül cuntasının hazırladığı anayasanın halen yürürlükte olduğunu belirterek, "Öncelikle siyasi partiler yasası değişmeli" dedi.

Bir basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan BBP Genel Başkan Yardımcısı Şenliler, bugün Ankara Adliyesi'nde 12 Eylül cuntacılarının yargılandığı belirterek, “Biz başından beri birçok arkadaşımız ve parti olarak da bu davaya müdahil olduk ve pek çok arkadaşımız bu davanın müdahili olarak davaya dahil durumdadır. Yalnız gerek 12 Eylül cuntacılarının yargılanması vesilesiyle gerekse meclis başkanımızın riyasetinde anayasa komisyonunun yeni anayasa çalışmalarıyla alakaları olarak bazı hususların gündeme getirilmesinde fayda olacağını düşünüyorum. 12 Eylül cuntacılarının getirmiş olduğu anayasal hükümlerin pek çoğu 2010 yılında yapılan referandumla değiştirildi ancak hala 12 Eylül’den kalma birtakım yasaların ağırlığı toplumda bütün şiddetiyle devam etmektedir. Bunların en başına da Siyasi Partiler Yasası gelmektedir. Şu anda uygulanmakta olan Siyasi Partiler Yasası 12 Eylül rejiminin bir ürünüdür. Bu yasaya ne yazık ki demokratikleşmekten, demokratik hak ve hürriyetlerin geliştirilmesinden bahseden siyasilerimizin hiçbirisi dokunmamaktadır. Bu Siyasi Partiler Yasası'yla Türkiye’deki demokrasi, Türk demokrasisinden çıkmış liderler sultası, liderler demokrasisi olmuştur. Türkiye’de demokrasi, birçok anlamda parlamenter demokrasi halk idaresinin tesis, tecil ve tecelli edildiği bir demokrasi uygulamasından çıkmış, liderler sultası demokrasisine dönüşmüştür” ifadelerini kullandı.

Bugün siyaseten Meclis'te bulunan parlamenterlerin genel başkanların direktifiyle seçilen milletvekilleri olduğunu ifade eden Şenliler, “Biz BBP olarak bu Siyasi Partiler Yasası'nın süratle değiştirilmesini ve delege sistemiyle bir ön seçim yapılarak Meclis'in oluşmasını istiyoruz. Eğer milletvekilleri, siyasi parti genel başkanları siyasi parti liderleri tarafından seçilmiş olursa onlar kendi öz iradelerini hiçbir zaman kullanmıyorlar ve tamamen genel başkanlarının aldığı kararlara vicdanları karşı çıksa dahi 'evet' diyorlar. En son örneği Büyükşehir Belediyeler Kanunu'ndur. Geçen hafta mecliste kabul edilen 18 yeni ilin Büyükşehir statüsüne kavuşmasıyla ilgili yasal düzenlemede bizi arayan pek çok AK Parti milletvekili bu kanuna vicdanlarının elvermediğini ama gizli oylama yapılmadığı için, açık oylama yapıldığı için mecburen 'evet' demek zorunda kaldıklarını ifade etti. Biz BBP olarak diyoruz ki Türkiye’de şu anda demokrasi bir parlamenter demokrasi değil ancak ve ancak liderler sultası demokrasisidir. Biz diyoruz eğer anayasa değişiklikleri yapılacaksa evvela Siyasi Partiler Kanunu'ndan başlanmalı ve iki dereceli delege sistemiyle bir siyasi yarışın önü açılmalı, bir seçim sisteminin önü açılmalıdır. Bu böyle olmadığı sürece siyasi genel merkezlerin ve liderlerin milletvekili adaylarını ve sıralamalarını tayin ettiği sürece, liderlerin seçmiş olduğu milletvekilleri liderlerin aleyhine hiçbir karara imza atamayacaktır” şeklinde konuştu.

"BÜYÜKŞEHİR YASASI EYALET SİSTEMİNİN KİLOMETRE TAŞIDIR"

Parti olarak Büyükşehir Belediyeler Yasası'na karşı çıktıklarına değinen BBP Genel Başkan Yardımcısı Şenliler, “Türkiye’de Osmanlı'dan beri gelen devlet geleneği ve devlet yönetim sistemi köy ve kasaba anlayışı vardır. Bu sistemle bir vilayetin en ücra köşesindeki köy dahi mahalle statüsüne getirilip, köylülükten kaldırılıp büyükşehir belediyesine bağlamak istenmektedir. Bu insanların dayanışması, yardımlaşması ve sosyoloji ilmine de aykırıdır. Silah zoruyla halkın iradesi üzerisinde cebi, şiddetle, terörle baskı kuran PKK terör örgütünün hakim olduğu Doğu ve Güneydoğu illerini düşünün, buralarda en ücra köylerdeki vatandaşlar dahi Osman Baydemir’in insafına bırakılacaktır. Büyükşehir belediye başkanı olanlar en ücra ilçelerdeki, köylerdeki vatandaşa hizmet götürmek durumunda kalacak ve bunların hangi tehditler altında kalacağını hesap etmek gerekir. Bir de bunun bir adım ötesi daha var, bu Büyükşehir Yasası inşallah Cumhurbaşkanından döner, aklıselim galip gelir. Büyükşehir Belediyeler Yasası'nı Türkiye’de eyalet sisteminin bir kilometre taşı olarak görmekteyiz. Büyükşehir belediye meclisleri ile ilgili ileriki zamanda yerel parlamento gibi mahalli yönetimlerle ilgili birtakım düzenlemeler yapacaktır. Belki ülkenin bölünmez bütünlüğüyle ilgili milli birlik ve beraberliğimize aykırı uygulamaları belediye meclislerinden geçirecek AB ve ABD gibi ülkelerin parlamentolarına yerel halk ve hürriyetler olarak takdim edeceklerdir. İşte Osmanlı'nın son dönemlerinde tıpkı Bulgarların, Sırpların, Arapların, diğer Osmanlı tebaası olan azınlıkların ayrılma sürecine girdiği gibi Türkiye’de de Büyükşehir Belediye Yasası önümüzdeki dönemde eyalet sisteminin yolunu açacak, Türkiye’yi bir ayrışmanın, bölgeselleşmenin, bölünmenin eşiğine getirecektir. Bu yasayı çok tehlikeli görüyoruz. Cumhurbaşkanı bu yasayı geri gönderir, bu yasanın Meclis'te gizli şekilde yapılması sağlanır diye düşünüyoruz” şeklinde konuştu.

Büyükşehir Belediye Yasası'nda valilerin özel idarelerin üzerindeki inisiyatiflerinin kaldırıldığına dikkat çeken Şenliler, “Dolayısıyla bu bir aldatmacadır. Özel idarelerin kaldırılması merkezi idarenin mahalli idareler üzerindeki kontrolünü tamamen kaldırıp yerel yönetimlerin inisiyatif sahibi olması yolunu açmaktadır. Yarın bir gün, 'Büyükşehirin güvenliğini kendim sağlayacağım, güvenlik güçlerini kendim tayin edeceğim, büyükşehirin emniyet müdürünü kendim atayacağım, okulların müdürünü kendim atayacağım, Büyükşehirin uluslararası kuruluşlarla anlaşmasını kendim yapacağım' derse bu bir federalizme gitmez mi? Bu içişlerinde özerklik anlamına gidecek uygulamaları beraberinde getirmez mi? Bu bir kilometre taşıdır. Bu üniter yapıya aykırıdır. Bu kilometre taşları yavaş yavaş tek tek döşenmektedir. Bunun ilk adımları atılmaktadır. Onun için bu yasayı çok tehlikeli buluyoruz ve reisicumhur tarafından geri gönderilmesini istiyoruz” dedi.

"AB TÜRKİYE’Yİ HİÇBİR ZAMAN İÇİNE ALMAYACAK"

Parti olarak 15 Eylül tarihinde 29 ilinde ilk defa idam konusunda bir referandum yaptıklarına değinen Şenliler, şu ifadeleri kullandı:

“Yaptığımız referandum sonucunda Türkiye’de yüzde 97,8 oranında 'idama evet' kararı çıktı ve biz bunu meclis başkanına, siyasi partilere ilettik. AB’nin genişlemeden sorumlu bakanının Türkiye’deki idam yasası geri gelirse AB’yi unutun lafını bir aldatmaca ve tehdit olarak görmekteyiz. Biz BBP olarak AB’nin Türkiye’yi almayacağını kurulduğundan beri söylemekteyiz. AB’nin bizim iç dinamizmimizi bozmaktan başka bir şey yapmadığını çok iyi biliyoruz. Biz ismimizi değiştirsek, minarelerimizi yıksak, kubbelerin üzerine haç işareti getirsek, camilerimizi kiliseye çevirsek, nüfus cüzdanlarımızdaki ay yıldızı kaldırıp yerine haç işareti koysak, 'Biz Hristiyan olduk' desek bizi yine içine almazlar. Türkiye ve Türk milletine karşı bir önyargı vardır. 600 sene Avrupa’da hükümran olmuş, Avrupa’nın bugünkü medeniyetinin temelini atmış olan Osmanlı'ya karşı büyük bir kin, nefret ve önyargı vardır. Onlar Anadolu coğrafyasını işgal edilmiş Hristiyan yurdu olarak görüyorlar. İşte Gazze’deki olayla ilgili hangi AB ülkesinden bir kınama sesi çıkıyor? Feryat eden, yırtınan yine Türk milletidir. Bugünkü AB yerine, bugünkü ABD yerine, NATO yerine, BM yerine Türk İslam İşbirliği Topluğu kurulmalı. Türk İslam Birliği Kurulmalı, İslam coğrafyasının sorunlarını çözecek olan İslam Birleşmiş Milletler Teşkilatı kurulmalı, diyoruz. İslam Birleşmiş Milletler Teşkilatı kurulmalı, diyoruz. Yine bugünkü İslam ülkelerindeki karışıklıklara müdahale etmek üzere İslam Silahlı Gücü, İslam Barış Gücü adı adlında silahlı barış gücü oluşturulmalı, ihtilaflı olan bölgelere Batılı ülkelerin değil, bu İslam Birleşmiş Milletler Gücü ordusunun gitmesi gerekir.”