YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Bbp Genel Başkanı Destici Gaziantep'te

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Ramazan Bayramı’nın ikinci günü Gaziantep’i kana bulayan...

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Ramazan Bayramı’nın ikinci günü Gaziantep’i kana bulayan terör örgütü PKK tarafından gerçekleştirildiği öne sürülen patlama noktasında incelemelerde bulunmak, hain saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı ve yaralılara ise geçmiş olsun dileklerini aktarmak için Gaziantep’e geldi.

Hastanede yaralıları ziyaret eden BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, basına kapalı gerçekleştirilen İl Emniyet Müdürü Süleyman Oğuz ziyareti öncesinde parti binasında basın toplantısı düzenledi. Terör ve Suriye konularını ele alan BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Türkiye üzerinden oyun kurgulayanlara sert çıktı. Hükümete uyarılarda da bulunan Destici, Türkiye’nin sıradan bir terör örgütü ile karşı karşıya olmadığını ifade etti. “Dağdakinin meclistekinden bir farkı yok” diyen Destici, Türkiye topraklarını ve milletini bölmeye çalışanların olduğunu hatırlattı. Destici, "Biz ısrarla şunu vurguladık. Normal bir terör örgütü ile karşı karşıya değiliz. Veya birilerinin iddia ettiği gibi ülkemizin belli bölgesindeki Kürt kardeşlerimizin temsilcisi ya da siyasi sözcüsü olan veya haklarını savunduğunu iddia eden bir terör örgütü ile karşı karşıya değiliz. Yıllardır eksik yapılan en önemli konulardan bir tanesi buydu. Bu hain, bölücü, Marksist, mahocu, zerdüşt, bu emperyalist küresel güçlerin maşası bir terör örgütü ile karşı karşıyayız. Bunun siyasi uzantıları da aynı medyadaki kalemşorları da aynı. Dağdakinin meclistekinden, meclistekinin bu köşeleri tutmuş basındaki kalemşorlarından bir farkı yok. Hepsi aynı emperyalist küresel güçlerin maşası. Ve tek hedef ve amaçları var; Türk milletini bölmek, Türk milletini zayıflatmak ve emperyalist küresel güçlerin çıkarlarının buralarda rahat bir şekilde yerine gelmesini sağlamak. Çünkü onlar şahsi olarak besleniyorlar, istediklerini alıyorlar. Sen Gaziantep’te bombayı patlatacaksın, bunun karşısında çocuk mu ölür bebek mi ölür, Türk mü ölür Kürt mü ölür Arap mı ölür, bunun hiçbir hesabını yapmadan ülkeyi kaosa sokmaya çalışacaksın. Ve bunun adına hak mücadelesi diyeceksin. Tabi ki bunun böyle olmadığının milletimize net bir biçimde anlatılması lazım. Tabi bizi üzen yıllardır bu terör örgütü ile gerektiği şekilde mücadele edilmemiş olmasıdır” dedi.

PKK terör örgütüne yardım ve yataklıktan hüküm giymiş kişilerin bugün belediye başkanı ve milletvekili olduğunu söyleyen Destici, "Devletin kamu kaynakları, ihaleleri nasıl oluyor da bunların temsilcilerine veriliyor. Nasıl oluyor da dağdan inen adam belediye başkanı oluyor? Nasıl oluyor da dağdan gelen adam milletvekili olabiliyor. Nasıl oluyor da 21,5 yıl PKK’dan hüküm giymiş, eylemlere katılmış insan milletvekili seçiliyor, Yüksek Seçim Kurulu buna müsaade ediyor? Ve şu anda da meclisteki bazı siyasi partilerimiz bir iki milletvekillerini kurtarma adına onları meclise taşımaya çalışıyor. Biz samimiyet istiyoruz. Biz topyekun bir mücadele istiyoruz. Hem güvenlik boyutuyla ilgili hem hukuki boyutuyla ilgili hem eğitim boyutuyla ilgili hem bireysel hak ve özgürlükler boyutuyla ilgili hem de refah boyutuyla ilgili” şeklinde konuştu.

“ÖĞRETMEN VE İMAM KADROSUNUN ELDEN GEÇİRİLMESİ GEREK”

TBMM Başkanı Cemil Çiçek tarafından hazırlanan ‘Teröre Karşı Ulusal Mutabakat’ önerisi hakkında da konuşan BBP Genel Başkan Mustafa Destici, dokunulmazlıkların kaldırılmasını talep etti. Destici, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bugün meclis başkanının da önerdiği, bizim 6 yıldır söylediğimiz hukuki bir takım terimlerin yerine getirilmesi… Bunların başında idam cezasının geri gelmesi var. Bunların başında dokunulmazlıkların sınırlandırılması veya terör örgütünün üyesi olan veya terör örgütüne destek veren milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması. Biz bunu bugün söylemiyoruz. Ama illa bunun yapılması için BDP’lilerin PKK’lıların o teröristlerle sarmaş dolaş fotoğraflarının millet tarafından görülmesi mi gerekiyordu. Bunlar zaten sarılıyorlardı, bunlar zaten birler. Bu kamuoyuna yansıyınca, milletin tepkisi oluşunca mı meclisimizin ya da meclisimizdeki siyasi partilerimizin aklı başına gelecek. Burayı beklemek mi gerekiyordu. Bunlar daha önce çıkıp açık mitinglerde burası özgür Kürdistan olacak, biz burada özgür yaşayacağız dememiş miydi. Bunlar daha önce bize özerklik yetmez, tam bağımsızlık istiyoruz demiyorlar mıydı? Bunlar daha önce burada herkes silahlı gelirseniz kan çıkar demiyorlar mıydı? Bunlar suç değil miydi hukuk önünde? O zaman biz niye hiçbir tepki görmedik. O zaman tem tersine sarmaş dolaş almalar gördük. Israrla söylüyorum siz bunları muhatap aldığınız zaman benim bölgedeki kardeşimize diyorsunuz ki bunlar sizin temsilciniz. Ben bunları muhatap alıyorum diyorsunuz ve onları güçlendiriyorsunuz. Hala devleti yönetenlerin, hükümeti yönetenlerin aklı başına gelmiş değil. Hala ısrarla söylüyorum bakın illa bizim uyarılarımızın dikkate alınması için Gaziantep’teki bombacının öğretmen çıkması mı lazım? Ben bir yıldır söylüyorum. Öğretmen ve imam kadrosunun elden geçirilmesi gerek diyorum. İl ve ilçe milli eğitim müdürleri, oradaki bürokrasi müdür kadrosu, müdür yardımcısı kadroları, şube müdür kadroları bunların içerisinde yüzlerce PKK’ya çalışan var. PKK sempatizanı olan var. Devletin bu kadar mı istihbaratı yok. Bunları tespit edemiyor mu? Bunları ayıklayamıyor mu? PKK orada güç kazanıyor, BDP orada güç kazanıyor. KCK yapılanmasını sağlıyor. Bunları tespit etmek bu kadar mı zor? Üç tane istihbarat örgütümüz var bunlar ne iş yapıyor. MİT tespit edemiyorsa emniyet istihbarat tespit etsin, o edemiyorsa JİTEM etsin. Birisi etsin ama. Normal vatandaş geliyor bana söylüyor da, ben bunu biliyorum da siz bunu bilmiyor musunuz? Bütün devletin imkanları elinizde olduğu halde bunu bilmiyor musunuz?”

Teröre Karşı Ulusal Mutabakat konusunu önemsediğini ifade eden Destici, "Sayın meclis başkanının önerilerine baktım. Bazılarının hoşuna gitmemiş olabilir. Ama ben tabi ki önemsiyoruz. Teröre karşı hep birlikte beraber olmayı en çok dile getirenler biziz. Birbirinizi karalamakta harcadığınız enerjiyi PKK’ya karşı birleştirin, PKK’yı destekleyen uluslar arası güçlere karşı birleştirin. Onların siyasetçilerine karşı birleştirin. Ama sayın Cemil Çiçek bu ülkede bir yıllık meclis başkanlığı yapan bir siyasetçi değil. 12 Eylül’den sonraki hemen hemen her iktidarda bulunmuş, her iktidarda bakanlık yapmış. Dolayısıyla da bugün PKK diye bir terör örgütü varsa ve biz bununla uğraşıyorsak 28 senedir bu ülkeyi yönetenlerin vebalindedir bu. Ve bunlardan bir tanesi de Cemil Bey'dir. Söylediklerine bakıyoruz doğru şeyler ama bizim yıllardır söylediğimiz şeylere yakın. Ve bir takım itiraflarda içeriyor içerisinde. Diyor ki, kapsayıcı tedbirleri alınması gerek. Demek ki bugüne kadar kapsayıcı tedbirler alınmamış. Bu bir itiraf alnı zamanda. İkincisi terörü ret etmemiz lazım diyor. Ulusal bir mutabakat gerekli diyor. Demek ki teröre karşı ulusal bir mutabakat sağlanmamış” diye konuştu.

“BOMBALARIN DA MERMİLERİN DE MENŞEİ BELLİ”

Bölücü eylemleri gerçekleştirenlerin net bir biçimde belli olduğunu ima eden Destici,”Yeni anayasa diyenler anayasayı değiştirme imkanını el almış fakat bunu geçmişte yapmayanlar. Mevcut anayasa, kimse kimseyi kandırmasın cuntacıların, 12 eylülcülerin anayasası değil, bu anayasa bugün mecliste bulunan AK Parti’nin, Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin anayasasıdır. 28 yıldır iktidarı bunları elinde tutuyor. Ve değiştirmediler de bu zamana kadar. Çünkü neden? Bu anayasadan besleniyorlar. İktidarlarını bu anayasaya borçlular. Ana muhalefet konumlarını bu anayasaya borçlular. Mecliste olmalarını bu anayasaya borçlular. Bunlar yeni bir anayasa yapmayacaklar. Israrla söylüyorum yapamayacaklar demiyorum yapmayacaklar. Türkiye Cumhuriyeti Devletini yönetenler bu PKK terör örgütünü kimlerin kurdurduğunu, kimlerin buna destek olduğunu kimlerin finans kaynağı olduğunu bildikleri halde maalesef bu ülkelere gerektiği gibi tepki gösteremediler. Patlayan bombaların da, her gün Mehmetçiklerimizi şehit eden mayınların da menşei belli değil mi? Bunlar hangi ülkede imal ediliyor ve PKK’ya hangi ülkelerin yollarından geliyor? Bunu bilmeyecek kadar aciz bir devlet miyiz? Bu kadar istihbarattan yoksun bir devlet miyiz? Dolayısıyla bütün bunları biliniyor. Bu bilgiler doğrultusunda gerekenin yapılmasını millet adına talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Teröristler için idam cezasının geri getirmesini talep eden Başkanı Destici, BDP’ye sert eleştirilerde bulundu. Bazı BDP’li milletvekillerine ‘terörist’ diyen Destici, "Bugün BDP içerisinde alenen suç işleyen, hukuku ihlal eden, hukuku tanımayan, devlete ve millete racon kesen, pervazsızlaşan terörist oldukları için terörist gibi konuşan milletvekilleri var. Derhal bunların dokunulmazlıklarının kaldırılması gerek. Bunları isimleri belli, bunların kim olduğu belli, ettikleri sözler belli, işledikleri fiiller belli. Bunların dokunulmazlıklarını kaldırın Milletin arzusu ve isteği bu. Ve milletin meclisten ikinci bir istediğe de bir an evvel bu teröristler için idam cezasını geri getirin. Yani Gaziantep’te bombayı patlatıp 4 tanesi çocuk olmak üzere 9 kişinin hayatına kasteden ve 66 kişiyi yaralayan o caniye sen idam cezası vermeyeceksin de hangi cezası vereceksin? Bunun bir karşılığı var mı? Allah’ın uygun gördüğünü sen uygun görmemezlik yapamazsın. Senin böyle bir hakkında yok, haddinde yok. Onun için sor millete. Ben demiyorum ki benim talebimi yerine getir, millete sor, referanduma git. İdam cezasını millet istiyor mu istemiyor mu o zaman görürsün” diye konuştu.

DESTİCİ’DEN SURİYE KONUSUNDA UYARILAR

Suriye’deki olayların ardından Türkiye’ye sızan terör örgütü mensuplarının bulunduğunu belirten Destici, daha önce bu durumun Irak’ta yaşandığını ve bu konuda temkinli davranılmasını gerektiğini sözlerine ekledi. Destici, şöyle devam etti:

"Önemli günler geçiriyor ülkemiz. Bir taraftan terörle uğraşırken diğer yandan Suriye’de yaşananlarda ülkemizi direk olarak etkiliyor. Terör saldırısında yaralananlarla birlikte Suriye’den gelen yaralıları da ziyaret ettik. Orda gördüğümüz manzara üzücüydü. Ve orada gerçekten diktatör, zalim, gaddar Esad rejiminin nasıl vahşice bir katliam gerçekleştirdiğini de burada görüyoruz. Bu gün gibi ortada. Rabb'im öncelikle oradaki insanlarımızı bu katliamdan kurtarsın. Fakat Türkiye bu noktaya gelene kadar politikalarını yeniden gözden geçirmeli. Türkiye bu noktada dönülmez bir yola girmiş gibi görünüyor. Ama yine de bu dönülmez yol içerisinde Türkiye’yi rahatlatacak, Türkiye’nin güvenliğini tehlikeye atmayacak, milletin güvenliğini tehlikeye atmayacak, milletin huzurunu ve refahını temin edecek bir takım tedbirlerin hala alınmasında geç kalınmadığını düşünüyorum. Bir an evvel kararlı milli bir politikanın geliştirilmesi gerek diye düşünüyorum. Özellikle mülteciler konusu önemli bir konu. Biz bu süreci daha önce birinci körfez savaşından sonra Irak sınırında yaşadık. Ve oradan peşmerge ve mülteci geçişi olmuştu. Ve daha sonra o bölge PKK’nın yuvası haline dönüştü. Hem zemin buldu, hem orada kadro buldu. Aynı sürecin burada da yaşanacağını gibi bir endişemiz var. Ve bizim araştırmalarımız, bizim bilgilerimiz bu mülteci kamplarında kalanların birçoğunun kimliğinin olmadığı yönünde. Yani nüfus bilgileri yok, kim olduğu belli değil. Olanların da bizdeki ifadesiyle adli kayıtları yok. Bunlar hangi görüşe sahiptir, Esed taraftarımıdır yoksa gerçekten mazlum insanlar mıdır? Bunlarla ilgili hükümetin elinde net bilgilerin olduğunu da düşünmüyorum. Dolayısıyla bu konu çok önemlidir. Ve bunlar Türkiye’nin içlerine doğru girmeye başlamıştır. İlerde Türkiye’nin güvenliğini tehlikeye atacak, iç huzurunu bozacak ve terör örgütüne de avantaj sağlayacak bir gelişme olarak gözüküyor. Bununla ilgili hükümetin ve dış işlerinin acil tedbirleri alması gerektiğini düşünüyoruz."

“MÜSLÜMANLARIN ARTIK UYANMASI LAZIM”

Müslümanların Müslümanlara karşı silahlandığını ve bu silahların da emperyalist güçlerden alındığını kaydeden Destici, "Bu küresel güçler, bu emperyalist güçler, bu ABD, NATO, AB, Rusya, Çin, bunlar niye Suriye’nin tahrip olmasını istiyorlar? Niye Suriye’de insanların bir birini kesmesini, öldürmesini seyrediyorlar. Bunu isteseler 3 gündü bitirebilirler, Esad’ı oradan çıkarabilirler. Bir yönetim değişikliği yapabilirler. Niye bunu yapmıyorlar? Çünkü amaç belli; sadece ABD’nin bu seneki silah satışı 66 milyar dolar. Ve bunun 33 milyar dolarını Suudi Arabistan alıyor. Suudi Arabistan kime karşı silahlanıyor? Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar kim karşı silahlanıyor. Yani Müslüman ülkeler niye Müslüman ülkelere karşı silahlanıyor. Niye bu emperyalist küresel güçlerin oyununa geliyor. İslam dünyasına çağrım; birbirleriyle kavga etmeyip, birbirleriyle savaşmayı derhal bırakmalarıdır. Mezhep farklılıklarını öne atarak, etnik kimlikleri öne atarak yapılan işler İslam’ın özüne uymaz. Suudi Arabistan oraya harcayacağı parayı Filistin’dik Müslümanlara harcasın. Somali’de açlıktan ölen Müslümanlara göndersin. Myammar’daki Müslümanlara göndersin. Parasını emperyalist güçlerin silah tüccarlarına kazandırmasın. Müslümanların artık uyanması lazım. Müslümanların kendine gelmesi lazım. Bu oyunun farkına varması lazım. Bu coğrafyada Müslümanlara büyük bir tezgah kurulmuş, büyük bir oyun kurulmuş ve maalesef Müslüman ülkelerin hemen hemen tamamı bu oyuna bu tezgaha düşmüş vaziyette” dedi.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler