ANKARA (İHA) - Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu (BDDK), Pamukbank'ın Fon'a alınması ile ilgili yöneltilen eleştirileri yanıtlamak için Pamukbank Raporu'nu yayınladı. Raporda bankanın en önemli sorununun grup şirketlerine kullandırılan krediler olduğu belirtilirken, Fiskobirlik'e verilen kredi ile ilgili olarak kamuoyuna yapılan açıklamalardaki faiz oranının yanlış aksettirildiğini savunuldu.
Raporda bankanın mali sorunlarının 1994 yılından bu yana devam ettiği ve Yapı Kredi Bankası ile birleşmesi halinde bu bankanın da durumunun düzeltilemeyecek hale geleceği vurgulandı. Raporda Aralık 2001 itibariyle Bankanın dönem zararının 4 katrilyon 24 trilyon lira olduğu, yüzde 8 asgari sermaye yeterliliğine erişmek için gereken kaynak ihtiyacının da 2 katrilyon 963 trilyon olarak hesaplandığı kaydedildi. Raporda konuyla ilgili şu bilgilere yer verildi:
"Pamukbank, bankacılık sektörü toplam aktiflerinin yüzde 5.5'ine, kredilerinin yüzde 12.7'sine, mevduatın ise yüzde 6,2'sine sahiptir. Ancak grup kredileri hariç tutulduğunda Banka'nın kullandırdığı kredilerin sektör içindeki payı yüzde 3.9'a düşmektedir. Görüldüğü gibi, grup kredilerinin hariç tutulması halinde Pamukbank'ın bilanço büyüklüğü önemli ölçüde küçülmekte, dolayısıyla bankacılık sektörü içindeki payı azalmaktadır.
Aralık 2001 itibariyle Banka'nın dönem zararı 4.024 trilyon TL tutarında olup, yüzde 8 asgari sermaye yeterliliğine erişmek için gereken kaynak ihtiyacı 2.963 trilyon TL olarak hesaplanmıştır. Bankanın en önemli sorunu Grup firmalarına kullandırılan ve tahsil edilemeyen kredilerdir. Uzun yıllardır tahsilat sağlanamayan ve firmalara verilmiş bir çeşit sermayeye dönüşmüş durumda olan krediler nedeniyle, Banka aktifinin büyük bir kısmı donuk görünümdedir ve hiç bir getirisi bulunmamaktadır"
"FİSKOBİRLİK KREDİSİ İLE İLGİLİ HESAPLAMALAR FARKLI" BDDK Raporu'nda Fiskobirlik kredisi ile ilgili olarak da şu bilgiler yer aldı:
"Aralık 2001 itibariyle 1.665 trilyon TL olan grup dışı kredilerin önemli bir bölümünü Fiskobirlik'e kullandırılmış olan kredi oluşturmaktadır. 2001 yıl sonu itibariyle anaparası 1.079 milyar TL, faiz reeskontu 591.329 milyar TL olmak üzere toplam 592.408 milyar TL'ye (414 milyon ABD doları) ulaşan bu kredinin de faiz gelir reeskontları faiz gelir tahakkuk ve reeskontları içerisinde değil, krediler altında alt hesaplarda izlenmektedir.
Banka bu alacağı ile ilgili olarak yürüttüğü faizi, 3'er aylık dönemler itibariyle ilgili dönemlerdeki fonlama maliyeti üzerine bir marj koyarak hesaplamaktadır. Bankanın kullandığı faiz hesaplama yöntemi, Hazine Müsteşarlığı tarafından kullanılanlara göre farklıdır. Ancak, önemle belirtilmesi gereken husus, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından Bankanın sermaye açığının hesabında Fiskobirlik kredisi ile ilgili olarak Banka kayıtlarında izlenen tutarın esas alınmış olması ve böylece hukuken çözüme kavuşmamış bir hususla ilgili olarak herhangi bir düzeltme işlemi gerçekleştirilmemesidir."
"KAMBİYO ZARARI YÜKSEK" Açık pozisyon ile çalışan Pamukbank'ın yüksek tutarlarda kambiyo zararına maruz kaldığı da belirtilerek "Banka dönem sonlarında grup kredilerine dönem zararını telafi edecek ve görünürde makul bir kar rakamı yaratacak tutarda bir reeskont uygulayarak mali tablolarını düzenlemiştir. Grup, Banka kaynaklarını Bankanın emin şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek biçimde kendi lehine kullanmıştır. Bankalar Yeminli Murakıplarınca hazırlanan raporlardaki tespitler, Bankanın sorunlarının nitelik olarak değişmediğini, özellikle son dönemlerde sorunun daha da büyüdüğünü göstermektedir" denildi.
"TURKCELL HALKA ARZI KURTARAMADI" 2000 yılının ikinci yarısında gerçekleştirilen Turkcell İletişim'in halka arzından elde edilen gelirin 160 milyon ABD Doları ile aynı tutardaki Grup kredisini kapattığı vurgulanan raporda "aynı arzda Banka tarafından elde edilen 90,6 trilyon TL tutarındaki gelir ise özkaynaklara ilave edilmiştir. Ancak, grup kredilerinin 2,5 milyar dolara yakın olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu tutar oldukça düşük kalmıştır.
Bu dönemde, halka arz miktarının artırılması ve Grup kredilerinin daha fazla miktardaki bölümünün ödenmesi istenmiş olmasına rağmen, hissedarın bu yönde bir girişimi olmamıştır" denildi.
"BİRLEŞME İÇİN İZİN ALINMADAN AÇIKLAMA YAPILDI" BDDK, birleşmeye ilişkin olarak yapılan tüm yazışmalara karşın Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.'nin halka açık olması ve alınacak kararın bankanın hisse değerlerini etkileyeceği gerekçe gösterilerek, Yönetim Kurulu Kararı alınmadığını da bildirerek "Bankalara sermaye ihtiyaçları konusunda bildirimlerin yapılmasına çok az bir süre kala, 10.06.2002 tarihinde bu karar alınarak, gerekli izinler alınmadan kamuoyuna açıklanmıştır" dedi.
"TASFİYE MÜMKÜN DEĞİLDİ"
BDDK raporunda tasfiye alternatifinin de değerlendirildiği ancak bunun uygun bulunmadığı anlatıldı. Raporda bu yönde karar alınamamasıyla ilgili şu görüşlere yer verildi:
"Tasfiyeye ilişkin sunulan planın değerlendirilmesi neticesinde tasfiyenin önemli ölçüde dış etkenlere bağlı olduğu, gerçekleştirilebilir tahminlere dayanmadığı ve bu haliyle öngörülmesi mümkün olmayan bir zaman alacağı, birleşik bankada yaşanacak problemlerin çözümünün zamana yayılmasının ise ölçeğin büyümesi nedeniyle zararın büyüme hızını artıracağı görülmüş ve dolayısıyla birleşme halinde sağlıklı bir banka olan Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.'nin mali bünyesinin önemli ölçüde bozulacağı ve büyük ölçüde zarara uğrayacağı sonucuna varılmıştır.
İki bankanın birleşme planının uygulamaya konulması halinde, Pamukbank'ın sorunlarının çok kısa bir süre içinde Yapı ve Kredi Bankası'na da sirayet edeceği dcsteşarlığı tarafındanöngörülmüştür. Birleşme sonucunda oluşacak "ölçek bazında çok büyük ancak sorunlu" bir bankanın, bankacılık sektörünün genel istikrarı bakımından daha sakıncalı olacağı düşüncesinden hareket edilerek Pamukbank TMSF bünyesine alınmıştır. Türkiye ekonomisinin orta ve uzun dönemde bu kararlardan olumlu etkileneceği düşünülmektedir."