Bdp Eş Genel Başkanı Demirtaş Muş’ta

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Abdullah Öcalan’ın çağrısı üzerine sona eren açlık grevleriyle ilgili olarak, “Açlık grevleri sonlandırıldığına göre hükümetin dikkatli bir şekilde sürece yaklaşması lazım. Bu kadar kıymetli bir sürecin heba edilmemesi lazım. Açlık grevcileri başardılar, ellerindeki direnişi bize emanet ettiler. Siyasetçilere, halka emanet ettiler” dedi.

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Bulanık ve Varto’da düzenlenecek mitinglere katılmak için Muş’a geldi. Van’dan karayoluyla Muş’a gelen Demirtaş, Bulanık Üçyol mevkiinde partililer tarafından karşılandı. İlk olarak Bulanık ilçesine gelen Demirtaş, Aslan Paşa Caddesi’nde düzenlenen mitinde partililere seslendi. Konuşmasında cezaevlerinde 68 gün boyunca yapılan ve bugün sonlandırılan açlık grevlerine değinen Demirtaş, 68 gündür Edirne’den Hakkari’ye kadar her yerde büyük bir sahiplenme, direniş, görkemli bir özgürlük yürüyüşü olduğunu söyledi. Taleplerin meşru ve haklı olduğunu savunan Demirtaş; “Açlık grevlerinin başladığı ilk günden itibaren bizler bu taleplerin son derece meşru, haklı ve yasal talepler olduğunu anlatmaya çalıştık. Dediler ki özellikle AK Parti’nin Genel Başkanı ‘Bunlar şov yapıyor, tehdit ediyorlar, şantaj yapıyorlar.’ 68 gün boyunca ağzından çıkan cümleler bunun ötesine geçmedi. Şimdi bir kez daha bu talepleri hatırlayalım. Bu talepler, içerideki tutsakların, zindandaki rehin alınan siyasetçilerin değil, milyonlarca Kürt’ün talebiydi. Anadilde eğitim, savunma ve müzakere için Öcalan’ın müzakereye dahil olacağı koşullarını yaratmak talebimizdi. Bu 3 talep de bu ülkede 100 yıldır devam eden Kürt sorununun çözümü için makul taleplerdi. Bunların hangisi tehdit ve şantajdır. Açlık grevindeki arkadaşlarımız, müzakere edin, konuşarak diyalogla bu sorunu çözün diye bedenlerini ölüme yatırdıklarını söylediler. Savaşmayın, kan akmasın, elinizi tetikten çekin, bu savaş dursun, konuşun, kimsenin canı yanmadan bu sorunu çözün dediler. Yani diyalog ve barış çağrısı yaptılar. Bu çağrıya karşı AK Parti’nin genel başkanı ‘ben tehditlere boyun eğmem’ diyor. Kürt halkı müzakere diyor, adam beni tehdit eme diyor, Kürt haklı konuşalım diyor, O da ‘siz beni tehdit edemezsiniz’ diyor. Kafana saksı mı düştü? Bu adamlar Türkçe konuşuyor. Sen kendi anadilinde eğitim niye almadın? Kürt halkı müzakere istiyor, kan akmasın diyor. adam kafayı tehditle bozmuş. Çünkü fikri neyse zikri de odur. Gece gündüz Kürt halkını tehdit ettiği için, şantaj yaptığı için ağzından tehdit ve şantaj kelimelerinin dışında bir şey çıkmadı. Eğer, gerçekten tehdidin ne demek olduğunu bilse, yüreğinde, zihninde bunu hissetse, dönüp Kürt halkından özür dilemesi lazım” dedi.

Öcalan’ın dün akşam yaptığı çağrıya da dikkat çeken Demirtaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Önemli bir tarihi noktaya gelindi. Çok şükür ölümler yaşanmadan açlık grevleri sonlandı. Açlık grevlerini sonlandıran şey, sizin sahiplenmenizdir. Bunu asla unutmayın, eğer siz alanlarda bu taleplerin arkasında kararlıca durmasaydınız inanın ki cezaevlerinden tabut çıkarmak istiyorlardı. Siz onların taleplerinin arkasında durarak ölümleri engellediniz. Dün akşam Sayın Öcalan bir çağrı yaparak açlık grevinin artık amacına ulaştığını ifade etti ve cezaevindeki arkadaşlarımızın bunu sonlandırmasını istedi. Bu sabah da cezaevlerindeki arkadaşlarımız tarafından yapılan açıklamada halkımıza teşekkür edilerek çağrıya uyacaklarını ve açlık grevlerini sonlandırdıklarını ifade ettiler. İlk günden bu yana halkımıza her yerde bu sözü verdik. Eğer bizler sahiplenirsek, güçlü kararlı bir şekilde taleplerin arkasında durursak arkadaşlarımızın ölümüne asla izin vermeyeceğiz ve çok şükür tek bir arkadaşımız dahi yaşamını yitirmeden açlık grevi sonlandırıldı. Bu saatten sonra artık, hükümetin ve başbakanın bu meseleyi daha ciddi bir şekilde ele alması lazım. Çünkü Kürt sorunu birilerinin yenmesi veya yenilmesi meselesi değil, birilerinin kaybetmesi veya kazanması da değil. Kürt sorunu hep birlikte bütün Türkiye’nin kazanacağı şekilde çözülecek bir sorundur.”

Açlık greviyle çok önemli bir sürecin başladığını vurgulayan Demirtaş şöyle konuştu: “Açlık grevleri sonlandırıldığına göre hükümetin dikkatli bir şekilde sürece yaklaşması lazım. Bu kadar kıymetli bir sürecin heba edilmemesi lazım. İmralı’da tecridin tümden bitmesi, avukatların İmralı’ya düzenli bir şekilde gidebilmesi, müzakerelerin başlaması lazım. Konuşarak sorunlarımızın önünün açılması lazım. Hükümet bu sürece bir kez daha tehditle, baskıyla yaklaşırsa bu değerli, kıymetli süreç heba olur. Bizim kaygımız budur. Açlık grevcileri başardılar, ellerindeki direnişi bize emanet ettiler. Siyasetçilere, halka emanet ettiler. Emanetiniz baş göz üstüne. Bu saatten sorunları siyasetle çözebiliriz. Siyaset çözüm rolünü oynayabilir. Silaha, ölüme, kana, gözyaşına gerek olmadan Türk’ü, Kürt’ü ağlamadan, gerillası, askeri, polisi ölmeden, siyasetle sorunları çözelim diyoruz. Çağrımız bu kadar nettir. Oturalım ve konuşalım, elbette ki uzlaşma noktası bulacağız. Niyetimiz ve çağrımız budur. Halkımız ve zindandakiler bunun için direniyor. Bu talepler, bu niyet anlaşılmazsa, Kürt halkına zulümle bu süreci götürürüz deniyorsa diyorsa Kürt halkı bunu kabul etmiyor. Bizler hem direnişe hem de diyaloga hazırız. Seçim hükümetindir, başbakanın kendisinindir.”

Konuşmasında Diyarbakır Valisi’ni de hedef alan Demirtaş, Vali’nin geldiği günden bu yana provokasyon yaptığını iddia etti. Demirtaş şunları kaydetti: “Dün Diyarbakır’da bir parkta, açlık greviyle ilgili oturma eylemi yapılacaktı. Ben Diyarbakır Valisi’ne haber gönderdim. Bu akşam açlık grevlerinin bitme ihtimali var, dolayısıyla siz halkı engellemeyin, provokasyon olmasın, bizler bu sorunu siyasetle çözmeye çalışıyoruz dedim. O saate kadar açlık grevleri yasaklanmamıştı. Ne zaman ki bu haberi aldı, açlık grevini yasaklamaya çalıştı. Bu, izne tabi bir eylem de değil. Kendisine haber gönderiyor, açlık grevlerinin bitebileceğini ve vali olarak bu şehirde yasaklama yapma, bugünü atlatalım dedim. Vali hemen arkamdan yasaklama kararı çıkartıp, TOMA’yı, panzeri, polisi ve askeri sokağa çıkartıp bütün Diyarbakır’da işgal görüntüsü çıkaracak bir tedbir aldı. Bu vali, sorunun siyasetle, sağduyuyla çözülsün istemeyen bir vali. Bir valiniz tek başına bütün şehri işgal etme kararı alıyor. Demek ki valilerin ve kaymakamların artık bu sistemde olmaması lazım. Kürtleri valilerin ve kaymakamların yönetmemesi lazım. Diyarbakır’ın yüzde 70’i BDP’ye oy verecek ama Ankara’dan 3 imzayla atanan bir vali gelip tek başına Diyarbakır’ı yönetecek. Sonra da ‘BDP Diyarbakır’ın huzurunu bozuyor’ diye demeç veriyor. Bu Diyarbakır Valisi geldiği günden bu yana kafasında sadece provokasyon var ama Diyarbakır O’na teslim olmadı. Madem Diyarbakır halkı onu seviyorsa, Sayın Osman Baydemir gibi tek başına korumasız bir şekilde mahalleleri gezsin. Madem Diyarbakır’ı yönetiyor, yanında ordular olmadan sokağa çıksın, Diyarbakır halkı o zaman O’nu nasıl karşılayacak görelim. Bütün yerel yönetimlerin seçimle işbaşına gelmesi lazım. Vali de, kaymakam da olacaksa seçimle gelsin. Halk kimi seçecekse o yönetsin. Biz buna demokratik özerk yönetim diyoruz. Kürt halkı demokrasi için bunu istiyor. Türkiye bölünüp parçalanır korkusunun arkasına saklanmasınlar, böyle yaparsanız bu valiler Türkiye’yi bölecek ve biz de engel olmayacağız.”

Demirtaş, Bulanık mitinginin ardından Varto’ya hareket ederken, kalabalıktakiler ise olaysız bir şekilde dağıldı. Miting’de, BDP Muş Milletvekilleri Sırrı Sakık ve Demir Çelik, Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve Van Milletvekili Nazmi Gür ile belediye başkanları katıldı.