BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, İmralı ile görüşme sürecinde BDP’nin de mutlaka yer alması gerektiğini belirterek, “Hükümetin direkt olarak kendini muhatap olarak tanımlaması gerekiyor. Dolayısıyla hükümet bu işin sorumluluğuna girmeyerek, ‘görüşmeleri devlet yapıyor’ gibi kaçamak, samimiyetsiz tavırdan bir an önce uzaklaşmalıdır” dedi.
Baluken, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, kamuda ana dillerde hizmet verilmesiyle ilgili kanun teklifini Meclis Başkanlığına sunduklarını açıkladı. Baluken, bu teklifin ülkenin demokratikleşmesi ve Kürt sorunun çözümü konusunda atılması gereken kritik bir adım niteliğini taşıdığını belirterek, AK Parti kongresinde de kamusal alanda ana dille ilgili soruların çözülmesi konusunda taahhütlerde bulunduğunu söyledi. Baluken, “Bu teklif direkt olarak kamusal alanda gerek yerel yönetimlerde gerekse kamuya ait özel kurum ve kuruluşlarda Türkçe dışında farklı ana dillerin özgürce kullanılması hizmetlerin bu dillerde verilmesini esas alıyor. 90 yıldır yaşadığımız sorunların temelinde tekçi anlayışın, farklı kimlikleri, kültürleri tek bir üst kimlik altında birleştiren zihniyetin yattığını biliyoruz. Bu kanun teklifinin bir an önce Meclis gündemine gelerek, diğer siyasi partilerin de desteğiyle geçmesini önemsiyoruz. Bu kanun teklifinin Anayasaya Uzlaşma Komisyonundaki çalışmaları da rahatlatacağını düşünüyoruz” dedi.
Bu konuda hükümeti samimiyet testine davet ettiklerini belirten Baluken, “Hükümetin yeniden değerlendirme yapması, diğer siyasi partilerin de bu konuda elini taşın altına koyacak şekilde bir sorumluluk içine girmesini bekliyoruz” dedi.
“BDP MUTLAKA MÜZAKERE SÜRECİNİN İÇİNDE OLMALIDIR”
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın İmralı’da Abdullah Öcalan ile görüşmesinin ardından BDP’li bazı vekillerin İmralı’ya gideceklerine ilişkin haberlerin doğru olup olmadığının ve BDP’nin müzakere sürecinin içinde yer alıp almadığının sorulması üzerine Baluken, BDP’lilerin İmralı’ya gitmesi ile ilgili hükümetin ya da Adalet Bakanlığı’ndan yeni bir bilginin kendilerine ulaşmadığını söyledi.
“BDP sürecin içinde mutlaka olmalıdır” diyen Baluken, buradaki kilit noktanın BDP’den bir heyetin İmralı’ya giderek Öcalan ile görüşmesi olduğunu söyledi. Baluken, şöyle devam etti:
“Bugüne kadar biz İmralı’da görüşmelerin yapılıp yapılmadığı nelerin konuşulup konuşulmadığını, görüşmeyi gerçekleştiren heyetin kimlerden oluştuğunu bilmiyoruz. Bu konuda bize aktarılan bir bilgiden bahsedemeyiz.”
“HÜKÜMET, KENDİNİ MUHATAP OLARAK TANIMLAMALI”
Baluken, eğer ortada müzakere ve diyalog süreci ile ilgili yeni bir yol haritası varsa, hükümetin açık bir siyasi irade ortaya koyması gerektiğini belirterek, “Burada yapılan bütün görüşmeleri kamuoyuyla şeffaf bir şekilde paylaşması gerekir diye düşünüyoruz. Bugüne kadar hükümetin mevcut uygulamalarına baktığımız zaman, biz hükümetin yeni bir müzakere ve diyalog sürecini kendi politikasına yansıtmış bir tutum içinde görmüyoruz. Çünkü siyasi tutuklamalar devam ediyor” diye konuştu.
Hükümetin uygulamaları, dil ve üslubuna bakıldığında hükümetin hala kafasının karışık olduğunu ve bu konuyla ilgili somut bir politika belirlemediği savunan Baluken, şunları kaydetti:
“Eğer böyle bir politika belirlemişlerse öncelikle Başbakanın ve Başbakanlık danışmanının kendi dil ve üslubuna, sürece denk düşecek şekilde yeniden göz atmalarını istiyoruz. Eğer böyle bir süreç işleyecekse, görüşmeler böyle bir sürecin kapısını aralayacaksa dışarıda da artık bu tarz faşizan uygulamalara hükümetin bir an önce son vermesi gerekiyor. Bir taraftan mevcut tasfiye konseptine devam ettirip, diğer taraftan ‘biz görüşmeler yapıyoruz ve bu görüşmelerden sonuç alacağız’ gibi bir yaklaşım çok fazla inandırıcı olmaz.
Bu nedenle hükümetin bu konuda bir siyasi irade ortaya koyması lazım. İmralı’ya yaklaşırken, Öcalan’a yaklaşırken, hükümetin direkt olarak kendini muhatap olarak tanımlaması gerekiyor. ‘Görüşmeleri devlet yapıyor’ deyip bu işin siyasi sorumluluğundan kaçmak, ‘ışık varsa devam ederiz yoksa keseriz’ gibi bu tarz barış süreçlerinde dünyada görülmemiş söylemlerde bulunmak, hükümetin bu konuda daha netleşmediğini gösteriyor. Hükümet eğer samimi bir çalışma ortaya çıkmasını istiyorsa, en başta kendisini muhatap olarak tanımlamalı; ‘Ben hükümet olarak bu sorunun müzakere ve diyalogla çözümünde kendi muhataplık rolümü tüm kamuoyuna açıklıyorum, bu konuyla ilgili en umutsuz koşullarda bile bir siyasi kararlılık ortaya koyacak şekilde irade beyanında bulunuyorum’u hepimizle paylaşmalı.”
Bir gazetecinin ‘Söylediklerinizden MİT’in muhatap olamayacağını mı anlamalıyız’ sözleri üzerine Baluken, “Burada siyasi sorumluluk tamamen hükümettedir. Hükümet ayrı, devlet ayrı diye bir tanımlama zaten inandırıcı değildir. Bütün dünyada bu görüşme süreçleri nasıl yapılmışsa, ülkemizde de aynı şeklide ilerlemesi gerekiyor” karşılığını verdi.
Baluken, 28 Şubat davası kapsamında dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın ifadeye çağrılması ile ilgili olarak da, “Biz bu darbe süreçlerinin tamamıyla ilgili yüzleşme yapılmasını önemsiyoruz. Darbelerle yüzleşmek zihniyet değişimini gerektiriyor. Sadece askeri üniforma taşıyıp darbe yapanlardan çok, mevcut darbe hukukunun değiştirilmesini önemsiyoruz. Hala darbe zihniyetinin devam ettiğini, sivil vesayet şekliden bu zihniyetin toplumsal yaşamın her alanına nüfuz ettiğini görüyoruz. Her geçen gün siyasi soykırım operasyonları toplumsal alanı da içerecek şekilde genişliyor” değerlendirmesini yaptı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz