Süresiz dönüşümsüz açlık grevi eylemine katılan BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, açlık grevlerinde 62. güne girildiğini, kritik aşamalarda olduklarını söyledi. BDP grup milletvekilleri olarak, özellikle hükümet yetkililerin bu konuda duyarlı olması konusunda bir çok girişimlerde bulunduklarını belirten Tuncel, “Arkadaşlarımızın iki temel talebi var. Karşılanmayacak talepler değil. Bunlar kendilerine ya da cezaevi koşullarına yönelik istekler değil. Bu taleplerden birisi anadil üzerindeki yasağın kalkması 21. yüzyılda hala Kürtler kendi anadillerinde savunma yapamıyorlar, kendi anadillerini yaşayamıyorlar, yaşatamıyorlar. Bu ayıbın ortadan kalkması gerekiyor. İkincisi de Türkiye’de yaşanan 30 yıllık savaşın son bulması, bu ülkede barışın inşa edilmesinin zeminin oluşturulması için de Öcalan ile müzakerelerin başlatılmasıydı. Bu iki talep aslında bizlerin de talebiydi. Biz bu sesin çığlığının duyulması gerektiğini, hükümetin bu konuda adım atması gerektiğini ve bunun sadece Kürtler açısından değil, Türkiye halkları açısından önemli olduğunu ifade ettik. Bugüne kadar hiçbir girişimimizde hiçbir sonuç alamadık. Biz de milletvekilleri olarak süresiz dönüşümsüz açlık grevi başlattık. Gergin bir süreç. En azından bu taleplerin karşılanması yeni ölümlerin önüne geçecek. Umarım bu talepler dikkate alınır. Yapacak başka bir şeyimiz kalmadık” dedi.
BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ise açlık grevlerinin tamamen hak temelli yapılan bir eylem olduğunu söyledi. İnsan Hakları Evrensel beyannamesinde ilk madde için binlerce mahkumun bedenini ölüme yatırdığını kaydeden Önder, “Hukukun evrensel ilkelerini zorlayan yok sayan bir hak gaspını geriye yürütmek için binlerce mahkum bedenini ölüme yatırdı. Esasen binlerce mahkumla politik bir düşman hukuku oluşturularak içeri alındılar. Ben bir parlamenter olarak 60 gün boyunca bu meselenin çözümü için hükümetin her kanadıyla ve devlet yetkilileri ile görüşmeler yürüttüm. 60. günün ne anlama geldiğini biliyorum. Bir netice alamayınca geriye yapacak tek bir şey kalmıştı. O insanlar beraber açlık grevine gitmek, bizim yaptığımız, vekillerin yaptığı da budur. Sorumluluğumuzu yerine getirdiğimizi düşünüyorum. Ama bir netice alamadık. Kulaklar sağır, gözler kör belki bu tavrımızla görünür kılarız. Bu Türkiye’deki iktidar mutlak iktidar tutkusunun ne hale geldiğinin çok açık bir göstergesidir bir sultanda olan bütün yetkileri almak istiyor hükümet. Ölmeye öldürmeye endeksli bir dilin hayatın diğer alanlarına yönelik nasıl bir tavırla yaklaşacağını göstermesi açısından çok ilginç öğretici ve acıdır” diye konuştu.
BDP Hakkari Milletvekili Adil Kurt da Türkiye’nin Kürtlere mecbur olduğunu söyledi. Kurt, “Bir eylem içerisindeyiz. Umut ediyorum ki Türkiye’de sağduyu egemen olur, dünya kamuoyu bu sesi duyar ve bugün kör sağır ve dilsizi oynayan hükümeti ya da hükümetin başındaki Başbakanı uyarır görevini yerine getirir” şeklinde konuştu.