BDP Grup Başkan Vekili Hasip Kaplan, 28 Şubat soruşturmasındaki üçüncü dalga ile ilgili açıklamasında, "Darbelerle hesaplaşılmasından yanayız ama Özel Yetkili Mahkemelerin ve birilerinin istediği şekildeki bir yargılama sürecinin adaletli olmadığını, gerçekçi olmadığını söylemek istiyorum" dedi.
Kaplan, Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Kulübü üyesi öğrencileri kabul etti. Gazetecilerin sorularını da cevaplandıran Kaplan, yarın TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile yapacakları görüşmenin hatırlatılması ve 23 Nisan'da liderlerin verdikleri ılımlı mesajların ardından umutlu olup olmadıklarının sorulması üzerine, 9 aydır milletvekillerinin tutuklu kalmalarının kesinlikle Anayasa'ya aykırı olduğunu söyledi. Milletvekillerinin dokunulmazlık kazandıkları gün, YSK kararının kesinleştiği gün, 8 parlamenterin görevlerinin başında olmaları gerektiğini belirten Kaplan, geçmişte de uygulamanın hep bu şekilde olduğunu söyledi. Kaplan, "Sebahat Tuncel olayı yakın bir olaydır, 2007. Ondan önce 60'lara kadar her tutuklu vekil parlamentoya gelmiş. Anayasa'nın 83. maddesinde bir istisna var. Diyor ki, seçilmeden önceki davalar 14. madde kapsamındaysa istisna olur. Ama 2001 değişikliği olan sonuncu fıkra var. Bu anayasa değişikliği sonucu bir yasayla düzenlenir, diyor. Bu yapılmadı. Şu an bu yorumu aleyhte yapan Özel Yetkili Mahkemeler. Türkiye'nin ayıbı bu. Türkiye İstiklal Mahkemelerine, Sıkı Yönetim Mahkemelerine, DGM'lere ve şu anda Özel Yetkili Mahkemelere mahkum değildir. İlelebet başımızda bu mahkemelerin, olağanüstü yargının olmasını kabul edemeyiz" diye konuştu.
Türkiye'de adaletin ve cezaevlerinin en fazla kanayan yara olduğunu belirten Kaplan, cezaevlerinin kapasitelerinin 5 katı oranında dolu olduğunu söyledi. Kaplan, şöyle devam etti:
"Tutuklu milletvekilleri ile ilgili hukuk işlese, seçildikleri gün mazbata alıp burada olmaları gerekirdi. Bu milletin iradesi değil mi? Bunu biz anlattık, sürekli dile getirdik, tavır da koyduk. Bu süreci bitirmek, bu ayıptan kurtulmak zorundayız. Milletin iradesi eksiksiz olmalı. Çünkü yeni bir anayasa yapıyoruz. İçtüzük gereği oylamalarda kritik rakamlar var. 8 oy kullanılmadığı zaman, Anayasa'yı değiştirsek bile çok kritik bir rakam olduğu için ileride ciddi sıkıntılar oluşturur. Bir an önce bu ayıptan kurtulmamış gerekiyor."
28 ŞUBAT'TA 3. DALGA
Kaplan, 28 Şubat soruşturması kapsamında bugün başlayan üçüncü dalga ile ilgili bir soru üzerine ise, "Darbelerin hepsine karşıyız. Parti olarak darbelerden en çok mağdur olan parti ve mensupları olarak bizler, darbelerle hesaplaşılmasından yanayız. Ama bu Özel Yetkili Mahkemelerin ve birilerinin istediği şekildeki bir yargılama sürecinin adaletli olmadığını, gerçekçi olmadığını söylemek istiyorum" dedi.
28 Şubat soruşturmasının sadece hükümete kalkışılan suçlar düzeyinde yürütülmesine karşı olduklarını belirten Kaplan, şunları söyledi:
"Neden sadece hükümetle sınırlı tutuyor? Ne oldu o andıçlar. Akın Birdal'ın vücuduna sıkılan, kafasına sıkılan onlarca kurşunun sebepleri var. Dikkat edin, 90'larda işlenen faili meçhul cinayetler var, Fırat'ın ötesi var. Bu kadrolar Kürt sorununda en büyük insan hakları ihlalini yaptılar. Köyleri yaktılar, toplu cinayetler işlediler. Avrupa mahkemesinde mahkum oldular. Bu özel yetkili savcılar niye bu alana girip bu alanı sorgulamıyor? 28 Şubat'ı da 12 Eylül'ü de Susurluk'u da 90'lı yılları da bir bütün olarak sorgulaması lazım. Biz burada sorgulanmadığını izliyoruz ve görüyoruz. Bu bir ayrımcılıktır. Sanki 20 milyon Kürt Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değilmiş, ayrı bir ülke, ayrı bir devlette yaşıyormuş gibi bir yaklaşımı var hukukun. Adaletin ayrımcı olmaması lazım, adalet herkese eşit olması lazım. Acaba diyorum, hükümetten talimat mı aldılar Özel Yetkili Mahkemeler Kürt sorunu ardındaki cinayetlerin, yasa dışı uygulamaların hiçbirinin tahkikatını yapmıyorlar, böyle bir talimat mı aldılar? Siyaset mi bunların yönlendiriyor yoksa emniyetin içinde bir güç mü bunları yönlendiriyor? Biz sınır kabul etmiyoruz. Darbecilerin hepsine karşı temiz bir Türkiye için adaletli, ayrımsız bir adaletli yargılama şart. Burada bir tehlike görüyoruz. Bazıları rövanşist görüyor. Bunu da ötesinde bir tehlike görüyoruz. Eğer milyonlarca insanın kalbinde adalet yaralanırsa bu darbecilerle ilgili, bu tiyatro yargılamalara dönerse Türkiye düze çıkamaz."
"TARAF OLURSAK BERTARAF OLURUZ"
Kaplan, öğrencilerin Suriye'ye ilişkin sorularını da yanıtladı. Suriye konusunda tüm partilerin birleşerek ulusal bir politika belirlemesi gerektiğini belirten Kaplan, Başbakan ve hükümetin bu konuda Meclis'i bilgilendirmemesini eleştirdi. Kaplan, "Suriye olayında Türkiye olarak taraf değil, hakem olmamız gerekir. Türkiye büyük bir güçtür. Eğer biz taraf olursak bertaraf oluruz. Taraf olan kimse dikkate alınmaz. Yaşanan sıkıntı dünyada büyük bir bloklaşmaya yol açıyor. Şii-Sünni bloklaşmasına yol açıyor.
Çok tehlikeli bir maceraya Türkiye'nin sürüklenmemesi, hele hele silahlı bir müdahalenin eşiğine gelinmemesi gerekir" dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz