Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Meclis'e dönüşte en önemli etkenin bu kurucu süreç içinde Meclis'i doğru bir şekilde çalıştırmak, bu konuda ısrar etmek, 85 yıldır bu ülke halklarını rehin alan tekçi zihniyetle mücadele edip bunu değiştirmek olduğunu söyledi. Kışanak, güçlü bir barış iradesi ortaya çıkmadan, demokratikleşme, düşünce, örgütlenme özgürlüğü önündeki engeller kaldırılmadan anayasa çalışmalarından bir sonuç almanın çok da mümkün olmadığını savundu.
Partisinin Meclis grubunda konuşan Kışanak, terör örgütünün şehir yapılanması KCK operasyonlarını 'siyasi soykırım' olarak nitelendirdi. 6 ilde başlatılan operasyonlarda 100'ün üzerinde arkadaşının gözaltına alındığını ifade eden Kışanak, şöyle devam etti: "Partimizin eski yeni MYK, PM üyeleri, il, ilçe yöneticileri gözaltında. Bu operasyonlar bize şunu hatırlatıyor. Bir zamanlar Tansu Çiller'in elinde 100 kişilik infaz listesi vardı. Şimdi de Tayyip Erdoğan'ın cebinde de binlerce siyasi infaz listesi var demektir. Bu operasyonları kimse yargı hukukla izah edemez. Hepimizin bildiği gibi günlerce yazılarak çizilerek başlatılmış operasyondur. Listeyi Başbakan teslim etti. AKP'nin yargısı polisi, Kürt avına çıktı, siyasi infazlar gerçekleştiriyor. Buna karşı söyleyecek bir sözümüz var. Türkiye şunu bilsin. Seyit Rıza idam sehpasına giderken, şu sözleri haykırdı: 'Ben sizin hilelerinizle baş edemedim, bu bana ders olsun. Ama ben de önünüzde diz çökmedim bu da size ders olsun.' On yıllardır Kürt çocukları bu sözleri dinleyerek büyüdü. Bu sözler hepimizin kulağına küpe oldu. Artık hilelerle başa çıkabilecek, bu yalanları oyunları boşa çıkartacak kadar dersimizi iyi aldık. Ama onların yüreğine bu direnç ders olacak. Tayyip Erdoğan'ın da yüreğine dert olacak. 3 bin değil 5 bin değil 10 bin kişi alsa da bu halk teslim olmayacak, diz çökmeyecek, direncinden vazgeçmeyecek."
KCK operasyonlarında 3 bin 500 yönetici ve çalışanın tutuklandığını, son 6 ayda 4 bine yakın gözaltı ve bin 500 tutuklama ile bunun 7 bine yükseldiğini iddia eden Kışanak, halkı tehdit etmeden önce kendilerinin alınmasını istedi. Başbakan'dan listesini peşinen açıklamasını isteyen Kışanak, "10 bin mi var, 15 bin mi var. Biz bu listeyi tamamlamaya hazırız. En başta BDP blok milletvekilleri olarak şurada kapının önündeyiz. Bizi almakla başlasın. Bize oy veren halkı tehdit etmesin. Bu halk direnerek onuruyla bugünlere geldi, bundan sonra da böyle olacak. Başbakan bizi tehdit etmekten bıkmadı, oy verenleri tehdit ediyor. BDP'ye oy verenler bunun hesabını verecek demeye getiren sözler söylüyor. Başbakanın demokrasinin d'sini bilmediğini biliyoruz. Ama birazcık olsa da rol yap, yalan söyle. Yoksa yüreğinde bu halkın mücadelesine karşı zerre kadar saygın olmadığını biliyoruz. Halkın iradesinin ne demek olduğunu bilmiyorsunuz. Sen ancak sana biat eden teslim onlarla senin emrine girenlerle yürümeyi biliyorsun. Bunun dışındakilere gelince baskı, gözaltı, tutuklama nereye kadar, nereye kadar Başbakan. Bir halkı oy verenleri tehdit etmek neyle bağdaşır?" dedi.
Türkiye'nin sorunlarının, demokratik, çoğulcu, özgürlükçü, yeni, sivil bir anayasa ile çözülebileceğine inandıklarını her zaman dile getirdiklerini aktaran Kışanak, bunun için mücadele verdiklerini ve bu mücadeleden geri durmayacaklarını ifade etti. Bu konuda yapılacak çalışmalara en güçlü katkıyı sunacaklarını vurgulayan Kışanak, "Yeni anayasa yapmaktan bahsettiğimiz bugünlerde sokaklarda, dağlarda insanlar ölüyor. Siyasi soykırım operasyonları sürüyor. Bunun yasal kılıfı da var. Ağzını açan, konuşan herkes terörist ilan edilebilir. Bu nedenle savaş politikalarına karşı güçlü bir barış iradesi ortaya çıkmadan, demokratikleşme, düşünce, örgütlenme özgürlüğü önündeki bu engeller kaldırılmadan anayasa çalışmalarından bir sonuç almak çok da mümkün değil. Eğer anayasa çalışmalarından bir sonuç alınmak isteniyorsa, Türkiye'nin tüm demokrasi güçleri üçlü bir saç ayağı üzerinde bu sürecin güçlü bir şekilde yürütmelidir. Bir taraftan barış yönünde irade ortaya çıkarmak, bir taraftan demokratikleşme konusunda yasalarda değişiklik yapmak, bir taraftan da anayasa çalışması yapmak. Ama bunların birisini bir kenara bırakıp 'biz demokrasicilik oynayalım, yeni anayasa yapalım oradan da dertlere deva anayasa çıkar' diyorsanız, biz demokrasicilik oynamayacağız. Yeni anayasa mizanseninden AKP'nin istediği bir yasal paket çıkarma hevesi varsa, birilerini de konu mankeni durumuna düşürmek istiyorsa, AKP bu politikasının boş, sonuçsuz ve anlamsız olduğunu bilmelidir. Bizim yok saydığımız, katılmadığımız, bizimle uzlaşmanın aranmadığı bir süreçten gerçek, demokratik bir anayasa çıkmaz." diye konuştu.
Sınır ötesi operasyonlardan bir sonuç çıkmadığını herkesin bildiğini savunan Kışanak, bunun çare gibi Meclis'in önüne getirmenin ise süreci daha baştan sabote etmek anlamına geleceğini iddia etti. Teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın iki ayı aşkın bir zamandır ailesi dahil kimseyle görüştürülmediğini dile getiren Kışanak, "Rehine muamelesi yapılıyor ve çözüme gidebilecek olası yollar da kapatılıyor. Türkiye'de aklı ve vicdanı olan herkes şunu söylüyor; Öcalan, barış konusundaki en güçlü aktördür. Devlet de kabul etmiş ki yetkililerini oraya göndermiş, görüşmeler yapılmış. Başbakan 'gerekirse yine görüşürüz' diyor. Sayın Başbakan ne zaman gerekecek? Arkamızda kaç bin ölü bırakmamız gerekiyor. Türkiye toplumu bu görüşmelerin arkasında durmuştur. İtiraz eden kimse çıkmamıştır. Türkiye toplumu bütün olarak 'müzakereler yapılsın' demiştir." şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın BDP'li belediyelere yönelik açıklamalarını da eleştiren Kışanak, "Beceriksiz dedikoducuların anlatımına benziyor. Ortada yanlışlık olması mümkün değil. Olmuşsa Hazine, ilgili bakanlık bilgisi dahilinde olmuştur. Başbakan hesabını onlara sorsun ama olmadığını biliyoruz. Biz bütün belediyelerimize, belediye başkanlarımıza kefiliz." dedi.
Başbakan'ın eşi Emine Erdoğan'ın 'Anaların beyaz tülbent atma geleneği üzerinden bir polemik yürüttüğünü' savunan Kışanak, şöyle devam etti: "Açık ve net bir çağrı yapıyorum. Sayın Emine Erdoğan eğer samimiysen öldürülen herkesin yerine ayrım yapmadan gidelim ve beyaz tülbentlerimizi bırakalım. Savaşın durdurulmasını isteyelim. Tüm ölümlere karşı 'biz kadınlar savaş istemiyoruz, bu sorun çözülsün, barış olsun' demek istiyorsa gelsin biz buradayız. Gideriz. Ama tamamına. Ölümler arasında ayrım yapmadan. Eğer bunu yapamıyorsa bıraksın Başbakan ölümlerin üzerinden yeterince siyaset yapıyor bir kadın olarak olarak bari kendisi yapmasın. Kürt anaları bugüne kadar çocuklarını terörist ilan etmedi ve bundan sonra da etmeyecektir.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz