HABER

BDP'li Kürkçü: Biber gazı yasaklansın

BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nda değişiklik yapılarak Biber Gazı'nın kimyasal silah kapsamında yasaklanmasını istedi.

ANKARA (ANKA) -BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nda değişiklik yapılarak Biber Gazı'nın kimyasal silah kapsamında yasaklanmasını istedi.

Konuya ilişkin TBMM'de bir basın toplantısı yapan Kürkçü, ilk olarak Gezi Parkı olayları nedeniyle kafasından yaralanan Ethem Sarısülük'ü hatırlatarak, "Tüm doktor raporlarının gösterdiği gibi tıbben gezi protestolarından bu yana 3. hayat kaybıdır doktorlar 1-2 gün daha kalbi çalışabilir dediği için ailesi aramızdan ayrılmakta olduğu kanısında. Sarısülük'ün ölümü sıradan bir olay değil barışçı bir gösteri sırasında Kızılay'ın orta yerinde fiili bir çatışma durumu olmadığı halde kendi birliği içinden ayrılarak göstericilere saldıran bir polis memuru tarafından öldürüldüğü hem video kayıtlarından hem görgü tanıklarından sabit" dedi.

Olaya ilişkin yapılan soruşturmaya yönelik Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün bilgi vermekten kaçındığını iddia eden Kürkçü, "Bir haftadır Ankara Emniyet Müdürlüğü olay yerinde görevli birliğin kimliğini iletmemiştir. Balistik muayenesi yapılması için kovanların toplanması ve silahların namluların izleri için istenen belgeler de verilmemiştir. Emniyet biriminin yasalara karşı direnişi söz konusudur. Bu bakımdan İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün gereğini yapmasını hatırlatmak istiyoruz" diyerek Türk Tabibler Birliği'nin olaylara ilişkin verdiği bilgileri de şöyle açıkladı:

-4 BİN KİŞİ HASTANEYE BAŞVURDU-

"Beyin ölümü topyekün ölüm haline geldiği an aynı şeylerin söylenemeyeceği açıktır. Dedektiflik işi bize kalmasın. Bu işi görevliler yapsın. Ama karşı karşıya kaldığımız savsaklama ve ihmalin kasıt düzeyine ulaştığını söyleyebiliriz. TTB'nin eylemlerde yurttaşların uğradığı zararlarla ilgili sayıyı paylaşmak istiyorum. 4 kişi hayatını kaybetti biri polis memuru. 5 ağır yaralı için hayati tehlike halen sürüyor. 3 gün önce hastaneye başvuranların sayısı 4 bin civarındaydı bugün 7 bin civarında 3 gün içinde ikiye katladı. bu kabul edilemez bir durum. bu yüzden büyük sorumluluk hükümete düşüyor. Polisin toplumsal olaylarda biber gazı kullanmaması için bir yasa teklifi vereceğiz. Kimyasal savaşı bitirmesi gerektiğini söylüyorum."

Kürkçü'nün biber gazının yasaklanması amacıyla hazırladığı kanun değişikliğinin gerekçesinde "31 Mayıs tarihinde başlayan ve günümüze kadar devam eden 'Gezi Parkı Protestoları' sırasında Türk Tabipler Birliği'nin 12 Haziran 2013 saat 18.00 itibariyle açıkladığı rakamlara göre 13 ilde toplam yaralı sayısı 7478 olmuştur. Bunlar dışında sözkonusu olaylarda 4 kişi hayatını kaybetmiştir" diyerek şöyle devam etti:

"Yukarıda ifade edilen yaralanmaların içeriğini biber gazına bağlı yüzeysel yangı ve solunum sıkıntıları, astım krizi, epilepsi atakları, yakından atılan biber gazı kapsülleri, plastik mermiler ve darpa bağlı kas-iskelet sistemi yaralanmaları (yumuşak doku zedelenmeleri, kesiler, yanıklar, basit kırıklardan sekel bırakacak ciddiyete sahip açık/kapalı kırıklar), kafa travmaları, plastik mermilerden kaynaklı görme kayıplarına varan göz problemleri ve karın içi organ yaralanmaları oluşturmaktadır. Güvenlik kuvvetleri tarafından toplumsal olaylara müdahale amacıyla kullanılan gazlar olumsuz birçok sağlık etkisi bulunan kimyasal maddelerdir. Bu amaçla kullanılan maddeler çok çeşitlidir ancak üç ana grupta toplanmaktadır. Göz yaşartıcılar, Aksırtıcı kimyasal gazlar, Kusturucular.

Gaz bombası olarak adlandırılan bu kimyasal silahların içerisinde kullanılan kimyasal maddelerin on beş farklı türü vardır. Boğucu, Zehirleyici ve Benzer Gazların ve Biyolojik Araçların Savaşta Kullanımının Yasaklanmasına İlişkin 1925 Cenevre Protokolü ve Kimyasal Silahların Geliştirilmesinin, Üretiminin, Stoklanmasının ve Kullanımının Yasaklanması ve Bunların İmhası ile İlgili 1993 Sözleşmesi uyarınca, toplumsal olaylarda, kitlenin kontrolü amacıyla kullanılan biber gazı dahil olmak üzere kimyasal silah kullanmak kesinlikle yasaktır.

Güvenlik kuvvetleri tarafından toplumsal olaylara müdahalelerde kullanılan göz yaşartıcı gazlar geniş bir kimyasal grubu oluşturmakta ve kimyasal silah olarak nitelendirilmektedir. 1969 yılında, seksen ülke Cenevre Protokolünde yasaklanan kimyasal silahlar arasında gaz bombalarının da olmasını istemiştir. Toksik potansiyelleri hakkında daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu bildirmiş ve hiçbir durumda kullanımına izin verilmemesini belirtmişlerdir. Erişkinlerde ölümcül etkilere de yol açabilmektedir ve genel olarak gazın etkileri günler sonra ortaya çıkmaktadır. Özellikle astım hastaları ya da geçirilmiş akciğer hastalığı olan yaşlı hastalarda gaza maruz kalım sonrası ölümler meydana gelebilmektedir ve ülkemizde de bu sebeple kayıt edilen ölümlü vakalar mevcuttur. Gazdan etkilenme düzeyi; 'Gazın aşırı miktarda kullanımı, Kapalı bir ortamda gaza maruz kalma, Dakikada solunan gaz partikül sayısının yüksekliği ki bu da aşırı miktar kullanımı ile bağlantılıdır."

-ETKİLERİ SANİYELER İÇİNDE BAŞLAR-

Gazın deri, göz ve solunum yollarında ciddi düzeyde tahriş ve tahribat yarattığının altını çizen Kürkçü, "Etkileri saniyeler içerisinde başlayarak bir saate kadar sürebilir. Deriden emilip sinir uçlarında biriktiğinden kişinin maddenin etkisinden kurtulması saatler alabilmektedir. Kullanılan maddeler Aşırı miktarda atıldıysa, kapalı ortamlarda kullanıldıysa ve kişiler gazla uzun süre temas etmek zorunda kalmışlarsa ve soluk alıp verme sayısı yüksek olan bireyler varsa sağlık etkilerinin daha yoğun olduğu belirtilmektedir. Kullanılan maddeler geç ortaya çıkan sağlık sorunlarına da yol açabilmektedirler. Yüksek miktarlarda ve uzamış temas nedeniyle sağlık riskleri çok ciddidir ve ölüme bile yol açabileceği saptanmıştır. Yukarıda sayılan nedenlerin dışında sözkonusu gazlar Anayasamızın 5 ve 17. ve 56. maddeleri ile Avrupa İnsan hakları Sözleşmesinin 2. maddesi ile teminat altına alınmış maddi ve manevi varlığını geliştirme ve yaşama hakkını ihlal etmektedir. Ayrıca söz konusu kimyasal silahların kullanımı Anayasanın 34. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10 ve 11. maddeleri ile teminat altına alınmış yurttaşlarımızın toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemeye ilişkin demokratik haklarının kullanılmasını da engellemektedir. Bu nedenlerle güvenlik güçlerinin kullandığı göz yaşartıcı gazlar veya tozların kimyasal silah sınıfında sayılarak yasaklanması gerekmektedir" dedi. (ANKA)

En Çok Aranan Haberler