Kadıköy’de 2018 yılında F.D. (31) iddiaya göre evlilik dışı ilişkisinden hamile kaldı. Karnı büyüyen genç kadının çevresindekilere “Sadece kilo aldım. Kist ameliyatı oldum bebeğim olamaz” dediği öne sürüldü. F.D. rahatsızlanarak komşusu L.D. tarafından hastaneye kaldırıldı. Hastanede kadının doğum yaptığı tespit edilirken, kendisi doğum yaptığını kabul etmedi. Kanaması nedeniyle ameliyata alınan F.D., komşusuna "Evime gidip kedilerime bak, onları besle ancak yatak odama sende girme, kimseyi de sokma" dedi. Eve giden komşu L.D. bir koku olduğunu fark etti. L.D. yatak odasındaki temizlik kovasının içinde bulunan suyu döktüğünde bebek cesedi ile karşılaştı. Komşu L.D. durumu polis ekiplerine bildirdi.
Adli Tıp Kurumu yaptığı otopsi incelemesinde bebeğin boğularak ölmüş olabileceğini ancak iç organlarda meydana gelen çürüme nedeniyle ayrıntılı değerlendirme yapılamadığı ve bebeğin cesedinin 5-6 gün beklediğini belirtti. Olaya ilişkin hazırlanan iddianamede F.D.’nin ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılması talep edildi. Yapılan yargılama sonucu ise sanığın müebbet hapis ile cezalandırılmasına hükmedildi.
Kararı inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, sanığın hamile kalıp doğum yaptığının sabit olduğunu, ancak bebeğin canlı doğup doğmadığının ve ölüm sebebinin tespitinin yapılamadığını belirtti. Mahkeme sanığın atılı suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilmediğinden beraat kararı verilmesi gerektiğine hükmetti.
Yargıtay usul yönünden kararı bozdu
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararını inceleyen Yargıtay ise duruşma açılmadan beraat kararı verildiğini belirterek kararın usul yönünden bozulmasına hükmetti.
Sanık F.D. kararın bozulması nedeniyle önümüzdeki günlerde yeniden hakim karşısına çıkacak.
Yargılama sürecine ilişkin açıklama yapan davanın avukatlarından Seda Alçınar, ilk derece mahkemesinde adil bir yargılama yapılmadığını belirterek, “Tanıklara doğrudan soru sorma hakkımız engellendi ya da sorduğumuz sorular beğenilmeyerek reddedildi. İlk derece yargılaması devam ederken müvekkil tutukluydu ve cezaevinde şiddet gördü. Bu sebeple koğuş değişikliği yapılmak zorunda kalındı. Nihayet müvekkil hakkında müebbet hapis cezası verildi. İstinaf başvurumuz sanık hakkında yeterli delil olmadan mahkumiyet hükmü kurulduğu gerekçesiyle kabul edildi ve müvekkilin beraat ve tahliyesine karar verildi.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekilinin temyiz başvurusu üzerine İstinaf Mahkemesi'nin duruşma açmadan karar vermesi nedeniyle dosya Yargıtay tarafından usulden bozuldu. Şunu önemle vurgulamak gerekir ki Yargıtay esasa dair yorum yapmamıştır, yani müvekkilin suçluluğuna yönelik bir yorumu söz konusu değildir” ifadelerini kullandı.