Uzman Psikolog Özden Dandul, bebeklerde uyku bozukluğunun biyolojik bir sebebe dayanmaması durumunda, psikolojik bir problemin söz konusu olduğunu söyledi.
Dandul, "Eğer bebek ya da çocuk geceleri 3 ya da daha fazla kez uyanıyorsa ve uyandığında en az 20 dakika uyanık kalıyor ya da anne babasının yatağına gidiyorsa ve bu durum en az 3 ay devam ediyorsa burada uyku probleminden söz edilebilir. Uyku bebek için anne babadan; fakat özellikle de anneden ayrılma anlamına geliyor. Uykuya gidişin yani uyumadan hemen önce bebeğin neler yaşadığının, gününü nasıl geçirdiğinin uykusu üzerinde belirleyici önemi var. Biz yetişkinler için geçerli olan kural bebekler için de geçerli. Şayet stresli bir gün geçirdiyseniz ya da yaşamınızda önemli değişiklikler oluyorsa uykularınızda bundan direkt olarak etkileniyor, başka bir deyişle 'mışıl mışıl' uyuyamamaya başlıyorsunuz. İşte bebekler içinde durum farklı değil" diye konuştu. Dandul'a göre, anne ile bebeğin ilişkisi uyku düzenini etkiliyor.
Psikolog Dandul, annesinin yeni doğan bir bebek için dış dünya anlamına geldiğini vurgulayarak şunları söyledi:
"Bu ilişkiye zamanla baba, varsa eğer kardeşler katılıyor ve giderek ilişki çemberi genişliyor. Annenin hamileliğinin nasıl geçtiği, bebeği ile nasıl vakit geçirdiği, bebeği ile olan ilişkisinde ne kadar rahat olduğu ve keyif aldığı, onu kucağında nasıl tuttuğu, bebeğini uyutma yöntemi, uyanması halinde ne yaptığı; hatta kendi bireysel tarihi gibi değişkenler bebeğin uyku alışkanlığını belirliyor. İşte bütün bu bilgilere ulaşıldığında, bebeğin ağlamalarının hangi anlama geldiği anlaşılabilir. Ancak her bebeğin ihtiyacı diğerinden farklıdır. Sözgelimi, uyandığında bir süre ağladıktan sonra kendini genel anlamda güven içinde hisseden bebek bir süre sonra kendiliğinden uyuyabilirken ve onun yatağından alınmaması doğru iken, bir başka bebek için durum farklı olabilir. Burada asıl önemli olan bebek uyandığında ne yapılması gerektiğinden çok bebeğin uyumasına engel olan faktörlerin anne baba tarafından fark edilmesidir."