KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır , 24 Haziran seçimlerinin 4 galibinin olduğunu söyledi. Ağırdır, “Birisi Erdoğan, birisi HDP, birisi Muharrem İnce ve birisi ise MHP” dedi. Ağırdır, “Uzlaşma sağlanamazsa bu seçimler kostümlü prova olmuş olur. İki sene sonra yeniden seçime gideriz” yorumunu yaptı. Ağırdır, 24 Haziran seçimlerinde liderlerin ve partilerin aldığı oy oranlarını Cumhuriyet’te değerlendirdi.
"AK PARTİ 7 HAZİRAN'A GERİLEDİ"
-AK Parti oylarındaki gerilemeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
AK Parti, 1 Kasım’dan, 7 Haziran oylarına kadar gerilemiş oldu. AK Parti seçmenin kabaca 50 puanlı ve ülkenin yarını oluşturan o seçmen kitlesinin 3’te ikisi AK Parti’nin çekirdek. Üçte biri de kimliğinden daha çok kendi ihtiyaç ve taleplerininden davranıyor. Ekonomik mutluluğa bakıyor. İstikrardan bakıyor. Kaos mu düzen mi dediğinde düzenden yana oy kullanıyor. Dolayısıyla o seçmendeki son dört yılda hükümetin sadece siyasi meseleleri öncelemesi, sürekli ekonomik meselelerde hata yapıyor olması bir gerileme yarattığını gösteriyor.
BAHÇELİ'NİN MESAJLARI
-Erdoğan yüzde 52’lik bir oy aldı. Bu seçimde MHP’nin kilit parti rolü üstlendiğini görüyoruz. MHP’nin yüzde 11’lik bir oy alması bekleniyor muydu?
Bu kadar oy alması tabiki beklenmiyordu. Yüzde 7 ile 9 aralığında bir oy alması bekleniyordu. Zaten Devlet Bey’de konuşmasında, “Kilit parti görevini aldık” diyerek kendi kitlesine mesaj verdi. “Denge, denetleme görevini aldık” diyerek ise AK Parti ve Erdoğan’a bir mesaj verdi. 19 milyon civarındaki 32 yaş altındaki genç seçmende AK Parti ve CHP, Türkiye’deki ortalama oyuna göre derece daha geride oy alıyor. MHP ve HDP ise daha yüksek oy alıyor. Yine de yüzde 11 beklenmiyordu. AK Parti’den bu kadar büyük bir kayış beklenmiyordu. Dolayısıyla dün gecenin dört galibi var ise birisi Erdoğan, birisi HDP, birisi Muharrem İnce ve birisi MHP’dir.
-İnce ve CHP’nin oy oranlarını nasıl değerlendirmeliyiz?
Bu oy oranından sonra CHP’nin, aslında bütün partilerin ülkenin bütünlüklere ve kutuplaşmalara sıkışmış tabloyu bozmaları ihtiyacı vardır. Yeniden bir toplumsal barışa, toplumun kendisi ile, toplumun devletle barışmasına ihtiyacımız var. Siyasi partilerin kimlik sıkışmalarından kurtulmaları gerekiyor. CHP için ise somut bir fırsat alanı var çünkü Muharrem İnce yüzde 31’e yakın alarak CHP’nin geleneksel oyunu aşma potansiyelinin olabileceğini, en azından kendi potansiyelinin maksimum sınırına dayanabileceğini gösterdi. Ağzıyla, diliyle, konuşmasıyla bunu becerdi. Bu şimdi kurumsal taraflar haline çevrilebilirse CHP, bir aşama kaydeder ama bu yetmez. CHP’nin başarı için gerçekten bütün kurumlarını, kurallarını asıl önemlisi zihniyetini sadece bir kimliğe, popüler kimliğe sıkışmışlığı aşması, ekonomik, sınıfsal bütün çelişkileri kapsayan bir siyasete ihtiyaç vardır. Muharrem İnce ile bunu başarır mı? Bunu bilemem ama Muharrem İnce ile en azından kendi tabanın özgüvenini kazanabildiği açık. Bunu en azından kurumsallaştırması beklenir. Daha ötesini başarıp başaramayacaklarını zaman gösterir.
Görmemiz lazım... Bir şey söylemek için erken. Var olan problemlerini henüz bu seçim sürecinde çare söyleyenini görmedim. Yani kimlikleri kutuplaşmayı aşan, yeniden biz olma duygusunu üretecek bir projeyi henüz hiçbir adaydan duymadım. Dolayısıyla var olan seçim sürecinde söylemlerinden ve politikalarından devam edeceklerse karanlık günler bekliyor. Ama değişim umudu varsa önce AK Parti’de ve CHP’de ya da parlementoda en azından uzlaşma imkanı üretebiliyorlarsa bir umut var. Yoksa bu seçimler kostümlü prova olmuş olur. İki sene sonra yeniden seçime gideriz. Türkiye var olan problemlerini sadece kendi kimliğine sıkışan siyasetler mantığıyla çözemez.
"KÜRTLER KENDİ PARTİLERİNİN ARKASINDA DURDU"
-Kürtlerin oylarını nasıl okumamız gerekiyor?
Kürtlerin oylarını nasıl okumamız gerekiyor? Öncelikle Kürtler kendi partilerinin arkasında durdular. HDP’nin oyları 1 Kasım seçimlerinde yüzde 10.8’e düşmüştü. Bizim tespitimiz şudur ki, ‘Türkiye’deki 15 Kürt seçmenin 10’u kendi partisinin arkasında.’ Aradaki o iki puanlık bir fark da Kürt demokratlarından gelen oylardır. Böylelikle çok büyük kırsallarda efsana haline çevrilmiş, ‘Barajı geçsinler diye oy vereceğim’ diyen insan ise yoktur. Bu durum 1 Kasım seçimlerinde de böyleydi şimdi de böyle. 1 Kasım’dan sonra yaşanan Hendek savaşı gibi kepazelikten sonra, PKK’nin yaptığı saçmalıklardan sonra hükümetin uyguladığı bütün güvenlikçi politikalardan sonra bu kadar milletvekili, Cumhurbaşkanı adayı tutuklu olduğu halde Kürtlerin duruşu sonucu Türkiye bir kez daha şunu tartışmamalıdır: Adına ne derseniz diyin, var deyin yok deyin, öyle deyin böyle deyin ama ülkenin bir Kürt meselesi vardır. Kürt vatandaşlarında bir ihtiyaçlar ve talepler dizimi var. Anlaşılması gereken şey ama siyaseten bakın, ama toplumsal kültürel siyasal dokusundan bakın ülkenin önemli bir etkeni etnik aidiyettir. Bir grup yurttaş kendini etnik aidiyetinden dolayı mağdur hissetmiştir. Bizim var dememizden yok dememizden bağımsız olarak ve onlar bir kere daha oylarıyla bütün bu süreçte sokaklara dökülmeden, sakince evlerinde durdular ama geldiler oylarıyla tavırlarını, tercihlerini, kaderlerini bu ülkeden aradıklarını gösterdiler.
-Peki AKP’nin bölgedeki oy oranındaki artış...
Evet AK Parti’nin tabiki bir miktar artışı var. Bütün bu olayların hiçbir şeyi etkilemediğini varsaymak mümkün değil. Bir kaç tane etkileme boyutları var. Bir, PKK saçmalamalarından dolayı kırılmış, eksilmiş bir oylar olabilir ya da kutuplaşmalardan dolayı Erdoğan’a dönüş olabilir. İki, kayyımların olduğu yerlerde, kayyımların ürettiği hizmetlerin ya da HDP’nin siyasetçilerinin ihmal ettiği bir takım kamu ve yerel hizmetler meselesinde alınan mesafenin etkisinden söz etmek mümkün. Öbür yandan ise evet hükümet HDP’yi muhattap almıyor ama bir yandan aşiret ve yerel sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkiler kurarak, onlara hem maddi hem manevi destek oluyor. Onların ürettiği etkiden söz edilebilir. Ama ana karakter yine de Kürtlerin hala HDP’nin arkasında durmasıdır.