ANKARA (İHA) - ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, Avrupa Birliği(AB) Komisyonu tarafından açıklanan ilerleme raporunda Türkiye'ye müzakere tarihi verilmemesinin 'beklenilen' bir durum olduğunu söyledi. Yılmaz, "Kopenhag zirvesinde siyasi kararı alacak devlet ve hükümet başkanları herhalde rapordaki teknik değerlendirmelerin dışında AB'nin global hedeflerini de gözeteceklerdir" uyarısında bulundu.
AB Komisyonu tarafından bugün açıklanan ilerleme raporu ve 13 aday ülkenin birlikte değerlendirildiği 'Genişleyen Birliğe Doğru' adlı belgelere ilişkin görüşlerini düzenlediği basın toplantısında açıklayan Yılmaz, daha sonra gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Yılmaz, bir gazetecinin 'Farklı bir tablo bekliyor muydunuz? Hayal kırıklığına uğradınız mı?' yönündeki sorusuna, "Beklentilerimizden çok farklı bir durumun ortaya çıktığını söylemem. Komisyon raporu esas itibariyle teknik bir değerlendirmedir. Türkiye'deki kriterleri karşılama yolunda ve uyum açısından atılan adımların bir tespitini hedefleyen bir belgedir. Bu belge Kopenhag Zirvesi'nde Türkiye'ye müzakere tarihi verilmesi için gerekli siyasi kararın alınmasını kolaylaştıran, ona yardımcı olan belge olabilirdi ama olmamıştır. Ancak bunu etkileyen bir belge de olmamıştır. Türkiye'nin performansındaki olumlu hususlara yer vermiş ama aynı zamanda eksiklikleri de vurgulamıştır. Kopenhag Zirvesi'nde siyasi kararı alacak devlet ve hükümet başkanları herhalde rapordaki teknik değerlendirmelerin dışında AB'nin global hedeflerini de gözeteceklerdir" karşılığını verdi.
"RAPOR, SİYASİ GELİŞMELERİ ETKİLEMEMELİDİR" Yılmaz, 'Raporun Türkiye'de AB karşıtı siyasetçilerin seçim öncesinde güçlendirip, AB yanlısı partileri de zor durumda bıraktığını düşünüyor musunuz?' şeklindeki bir soru üzerine ise, şu cevabı verdi:
"Hayır. Zirve sonrasında böyle bir durumla karşı karşıya kalsaydık, yani Kopenhag Zirvesi'nde Türkiye'ye müzakere tarihi verilmemiş olsaydı dediğiniz husus söz konusu olabilirdi. Ancak rapor, Türkiye'nin performansına ilişkin fotoğraf niteliğindedir. Ancak önemli olan Kopenhag'da verilecek siyasi karardır. Bu raporun Türkiye'deki iç siyasi gelişmeleri şu veya bu yönde etkilemesi beklenmemektedir. Komisyonun hazırladığı rapor teknik bir değerlendirmedir."
Güney Kıbrıs'ın Kopenhag Zirvesi'nde tam üyelik kararı alınması önerilen ülkeler arasında yer almasının hatırlatılması üzerine Yılmaz, bunun beklenilen bir gelişme olduğunu kaydetti. Yılmaz, "Önemli olan Türkiye'ye müzakere tarihi verilmesi kararı gibi, Kopenhag Zirvesi'nin de Kıbrıs'ın tam üyeliğine karar verirken Helsinki deklarosyonunda ifade edildiği gibi ilgili tüm unsurları dikkate alması söz konusudur. Kopenhag'daki zirvenin çok kritik bir kararla karşı karşıya olduğunu düşünüyorum. Bu karar bir yandan Kıbrıs'ta mevcut barışı bozmayacak, Türkiye-AB ilişkilerini olumsuz etkilemeyecek, tarafların beklentilerini karşılayacak bir karar olmalıdır. Adadaki gerçek duruma uygun düşen uygulanabilir bir karar olmalıdır. Herhalde Kopenhag Zirvesi tüm bu unsurları değerlendirip en rasyonel kararı almayı hedefleyecektir" diye konuştu.
'LEYLA ZANA'YA AF TALEBİ YANLIŞ' Raporda Leyla Zana'nın serbest bırakılması yönünde yer alan görüşleri de değerlendiren Yılmaz, şöyle konuştu:
"Biz de kendi yorumumuzu yapabiliriz. Biz de kendi isteğimizle raporu yorumlarız. Ancak önemli olan raporda bu şekilde somut bir talebe yer verilmemesidir. Esasen Türkiye'deki hukuk sistemi içinde münferit af yetkisi sadece Cumhurbaşkanı tarafından kullanılabilecek bir yetkidir. Türkiye'ye talep olarak yöneltilmesi yanlıştır."
Başbakan Yardımcısı Yılmaz, 'Türkiye, gri tonların devam etmemesi için neler yapmalı?' yönündeki bir soruyu, "Siyasi yasaklar konusunda ilerleme raporunda eleştirilerle karşılaşacağımızı daha önce ifade ettim. Bu yasaklar, Türkiye'nin geldiği demokratik aşamaya uygun düşmeyen uygulamalar olduğu açık. Bunların kaldırılması için yeni düzenlemelere ihtiyaç vardır. Seçim takvimi nedeniyle bu düzenlemelerin seçimden önce gerçekleştirilmesi mümkün görünmüyor. Ancak 3 Kasım'dan sonra oluşacak olan yeni parlamentonun öncelikli görevlerinden birisi de bu olacaktır. Türkiye'nin artık siyasi yasaklardan mutlaka kurtulması gerekir" şeklinde cevaplandırdı.
Yılmaz bir soru üzerine de, Türkiye'nin atması gereken adımları mutlaka 12 Aralık'a kadar yetiştirme zorunluluğu bulunmadığını ifade ederek, öncelikle atılan adımların uygulamaya geçirilmesi gerektiğini bildirdi.