ANKARA (İHA) - Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Türkiye'nin Hamas'a, bütün dünyanın beklentilerini doğrudan söylediğini ifade etti.
Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından bir açıklama yaptı. Bakanlar Kurulu toplantısında TBMM'ye sevk edilecek tasarılar üzerinde durduklarını ifade eden Bakan Çiçek, Başbakanlık Teşkilat Yasası'nda değişiklik yapılmasına ilişkin tasarının imzaya açıldığını söyledi. Çiçek, teşkilat bünyesi içindeki Güvenlik Dairesi'nin daha fonksiyonel hale getirilmesi ile ilgili kanun tasarısının TBMM'ye sevkine karar verildiğini belirtti. AB müzakere süreci ile ilgili çalışmaların da toplantıda ele alındığını belirten Çiçek, tarama sürecinin her iki yönüyle devam ettiğini, özellikle her iki yönlük taraması da bitmiş olan bilim araştırma ve eğitim ve kültür fasıllarıyla ilgili olarak yapılan çalışmaların olumlu şekilde neticelendiğini söyledi. Bunlarla ilgili müzakerelerin önümüzdeki süre içinde başlamasını beklediklerini ifade eden Çiçek, Devlet Bakanı Ali Babacan'ın bu konuda bilgi verdiğini belirtti. Toplantıda Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu'nun faaliyetleriyle ilgili kapsamlı bir bilgi sunulduğunu anlatan Çiçek, hükümet olarak yürüttükleri sosyal politikaların en önemli enstrümanlarından birinin bu fon ve buna bağlı olarak il ve ilçelerde kurulan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları olduğunu dile getirdi. Bu sayede pek çok sosyal yardım hizmetlerinin vatandaşlara ulaştırıldığını anlatan Çiçek, bu fondan vatandaşlara götürülen parasal hizmetlerin, devletin bu alandaki toplam çalışmaların üçte biri oranında olduğunu belirtti. Bu fondan ayda 25 trilyon liranın vakıflara periyodik olarak gönderildiğini anlatan Çiçek, vali ve kaymakamların başkanlığındaki vakıfların bu fonları vatandaşların günübirlik ihtiyaçlarının karşılanması için kullandıklarını ifade etti. Bu fondan vakıflar aracılığıyla şartlı sağlık yardımları yapıldığını belirten Çiçek, 2005 yılında ilaç ve tedavi giderleri bakımından 142 trilyon liralık bir kaynak aktarıldığını kaydetti. Çocuk başına ve anneye 732 trilyon liralık bir kaynağın sağlandığını anlatan Çiçek, yeşil kartı sahibi olmamasına rağmen ilaç ve tedavi giderleri açısından yardıma muhtaç olanlara bu fondan destek verildiğini dile getirdi. Bu fon aracılığıyla eğitim yardımlarının da yapıldığını söyleyen Çiçek, taşımalı eğitim süresi içindeki öğle yemeklerinin bu fondan karşılandığını, şu ana kadar 592 bin öğrenciye 118 trilyon liralık bir kaynağın fondan aktarıldığını bildirdi.
Şartlı eğitime yardım adı altında 298 trilyon liralık bir kaynağın tahsis edildiğini ve bundan 1 milyon 447 bin istifade ettiğini açıklayan Bakan Çiçek, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri'nde kız çocuklarının okula devamının bu kaynak sayesinde arttırıldığını ifade etti. Özürlülere sağlanan bir imkan da bulunduğunu söyleyen Çiçek, 21 bin 596 özürlü çocuğun taşıma giderinin bu fondan sağlandığını açıkladı. Bu fon aracılığıyla yapılan en önemli çalışmalar arasında insanların istihdama yönelik projelerine destek vermek olduğuna işaret eden Çiçek, 2002 yılında fon kaynaklarından bu amaçlı projelere sağlanan desteğin fon bütçesinin yüzde 2'si olduğunu, 2005'de ise bu oranın yüzde 15'e çıktığını belirtti. Çiçek, 2002'de 11 trilyon lira olan kaynağın 2005'te 190 trilyona çıktığını ifade etti. Bu fonun kaynaklarının geçmişte başka amaçlarla da kullanılabildiğine dikkat çeken Çiçek, işbaşına geldikleri günden beri bu fonun kaynaklarının doğrudan doğruya kanunun çıkış amacına uygun olarak kullanılmasını temin ettiklerini söyledi. Çiçek, bunun sonucu olarak fon kaynaklarının arttığını ve sosyal destekleri sağlama imkanı bulduklarını dile getirdi.
"DEMOKRASİ İLE BAĞDAŞMAYACAK HİÇBİR DAVRANIŞ, TÜRKİYE TARAFINDAN KABUL EDİLEMEZ"
Adalet Bakanı Çiçek, Bakanlar Kurulu'nda dış politika konuları üzerinde de durduklarını söyledi. Türkiye'nin Hamas heyetiyle yaptığı görüşmede ne söylediğinin esas olduğuna işaret eden Bakan Çiçek, Filistin-İsrail ihtilafının derinliği olan bir ihtilaf olduğunu, çözümünde hem bölge barışı, hem iki taraf, hem de dünya açısından sayısız fayda olduğunu vurguladı. Bu bölgenin, birçok insani ızdırapların, acıların kaynağı olduğunu belirten Çiçek, bu yüzden Türkiye olarak barışın tesisi noktasında ellerinden gelen çabayı gösterdiklerini, maddi manevi katkıyı sürdürdüklerini, bundan sonra da sürdürmeye devam edeceklerini kaydetti. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin İsrail'i tanımış bir ülke olduğunu ifade eden Çiçek şöyle konuştu:
"Dolayısıyla mesajlarımızı verirken, görüşmelerimizi yaparken Türkiye'nin bu konularda belirlenmiş bazı politikaları var. Orada bir seçim yapıldı. Bu seçim bütün dünyanın gözü önünde yapıldı. Mart sonunda da İsrail'de bir seçim yapılacak. Ümit ediyoruz ki bu seçimler, sorunun çözümü bakımından yeni ümitleri yeşertsin, yeni kapılar aralansın. Bizim üzerinde durmamız gereken husus Türkiye'nin bu heyete verdiği mesajlardır. Türkiye, doğrusu Filistin'de seçimi kazanan Hamas'a uluslararası camianın beklentilerini doğrudan söylemiştir. Uluslararası camia doğrudan veya dolaylı olarak, yazarak, çizerek veya şifahi olarak ne beklenti içindeyse Türkiye bunu doğrudan söylemiştir. Filistin'in kendi toprakları üzerinde kurulacak olan bağımsız Filistin devleti ile İsrail devletinin yan yana, barış içinde yaşaması ve bunun kabullenilmesi gerektiği en net şekilde söylenmiştir. Orada bir barış sağlanacaksa şiddetle değil, eski usullerle değil, daha önce bütün dünyanın benimsediği yol haritası çerçevesinde müzakerelere devam etmeleri gerektiği telkin edilmiş ve bu da çok açık olarak söylenmiştir. Türkiye'nin görüştüğü heyet bir seçimin sonucunda, demokratik usullerle Filistin'de seçimi kazanmıştır. Demokratik usullerle seçimi kazananların demokratik bir anlayışla, demokratik usullere göre bu müzakereleri sürdürmesi, politikalarını bu esasa göre sürdürmesi gerekir. Demokrasi ile bağdaşmayacak, demokratik usullerden sapmayı mümkün kılacak hiçbir davranış, hiçbir yöntem Türkiye tarafından kabul edilemez. Dolayısıyla gelen heyete bu anlamda sorumluluğu hatırlatılmış ve bundan sonraki Filistin-İsrail ihtilafındaki yaklaşımındaki yaklaşımının bu çerçevede olması gerektiği belirtilmiştir. Zannediyorum Türkiye'nin ana hatlarıyla söylemeye çalıştığı husus, Hamas'tan bütün dünyanın beklediği husustur. Eğer bu çerçevede bu ihtilafa yaklaşılmış olursa ümit ederiz ki önümüzdeki dönem bu sorunun çözülebilmesi açısından yeni imkanları çıkarabilir. Türkiye'nin beklentisi budur ve açıkça dile getirdiği hususlar da bunlardır."