HABER

Bel çevrenizden kolesterole… 10 adımda kalbinizi yenileyin!

Sürekli stres altındasınız! Ne kadar isteseniz de spor yapmaya fırsat bulamıyor, yorgunluktan kendinizi koltuğa zor atıyor, gün içerisinde yediklerinize dikkat etmiyor, ‘tuzsuz yapamıyor’ fazla kilolarınızdan kurtulamıyor, bir de üstüne üstlük sigara içiyorsunuz! Yani kalbinizin en büyük düşmanlarına kalbinizi sonuna kadar açmış bulunuyorsunuz! Oysa bu sağlıksız tablonun sürdürülebilir olmadığının farkına varmak için kalp krizi geçirmeyi beklemeye gerek yok.

Bel çevrenizden kolesterole… 10 adımda kalbinizi yenileyin!

Tüm dünyada ölüme neden olan hastalıklar arasında başı çeken ve hızla yaygınlaşan kalp ve damar hastalıkları artık yaşa bakmaksızın kapıyı çalıveriyor. Acıbadem Altunizade Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Sinan Dağdelen, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2008 yılında tüm ölümlerin yüzde 30’undan sorumlu olan ve 17 milyon kişinin hayatını kaybetmesine neden olan kalp ve damar hastalıklarının 2030 yılında 23.4 milyon insanın ölümüne yol açacağının, ülkemizde de ikiye katlanarak 300 bine çıkacağının öngörüldüğünü belirtiyor. Yapılan bilimsel çalışmalara göre 1 paket sigaranın kalp damar hastalıklarından ölüm riskini erkeklerde 2.6, kadınlarda 5.4 kat artırdığının kanıtlandığını belirten Prof. Dr. Sinan Dağdelen, buna karşın kalbimizi yenilemenin büyük ölçüde elimizde olduğunu söylüyor. Prof. Dr. Sinan Dağdelen, 10-16 Nisan Kalp Sağlığı Haftası kapsamında; tam da bahar gelip açık havada yürüyüş ve vücudumuzu yenileme imkanının arttığı bugünlerde kalbimizi yenilemenin 10 yolunu anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

METABOLİK HASTALIKLARA KARŞI UYANIK OLUN

Günümüzde en önemli risklerden birini ‘Metabolik Sendrom’ denilen hastalıklar dizini oluşturuyor. Bunun içerisinde diyabet ya da insülin direnci, hipertansiyon, iyi kolesterol denilen HDL’nin düşük olması, kötü kolesterol olan LDL kadar tehlikeli olan trigliserid yağ yüksekliği (kan yağı yüksekliği) ve aşırı kilo yer alıyor. Bunlardan üç ya da daha fazlasını bir arada bulundurmak ‘Metabolik Sendrom’ tanısı aldırıyor ki, bu durum kalp damar hastalıklarına yol açması açısından oldukça riskli.

BEL ÇEVRENİZE DİKKAT EDİN

Sağlıklı bir kalbe giden yollardan biri de bel çevreniz! Amerikan Kalp Derneği’nin verilerine göre; bel çevresinin erkeklerde 102, kadınlarda 88 cm’yi geçmesi (Batı’da erkeklerde 94, kadınlarda 80 cm) kalp hastalıkları açısından risk anlamına geliyor. Kalp hastalıkları erkeklere yönelik hastalık gibi algılansa da, kadınları da çok yakından ilgilendiriyor. Araştırmalar kadınlarda damar sertliğine bağlı ilk bulguların 30’lu yaşlarda çıkmaya başladığını, menopoz sonrası da riskin arttığını gösteriyor.

HİPERTANSİYON İLACINIZI AKSATMAYIN

Hastalar özellikle hipertansiyon ilaçlarını “vücuda daha zararlı” söylemlerine inanarak doktora danışmadan kendi başlarına bırakabiliyor. Oysa gerek hipertansiyon ilacını düzenli almamak, gerekse ilacı bırakmak tehlikeli sonuçlara neden olabiliyor. Bu nedenle ‘hipertansiyon bana bir şey yapmaz!’, ‘genç yaşta ilaç bağımlısı mı olacağım!” şeklinde tehlikeli inanışlarla bırakmayın ve düzenli alın.

DÜZENLİ VE TEMPOLU YÜRÜYÜN

Hareketsiz bir yaşam tarzına sahipseniz hele de baharla birlikte bu zararlı yaşam biçiminize son vermenin tam zamanı. Fiziksel aktivite azlığı ve gün boyu masa başından kalkmadan çalışmak kalbimiz açısından büyük risk oluşturuyor. Kalbin en büyük düşmanlarından olan hareketsizlikten uzak durun; haftada en az 3 gün ve 45 dakika mutlaka düzenli ve tempolu yürüyün.

KOLESTEROL İLACINIZI KESMEYİN

Prof. Dr. Sinan Dağdelen, yapılan bilimsel çalışmalarda kolesterol yüksekliğinin kalp ve damar hastalıklarının en önemli nedenlerinden biri olarak gösterildiğini belirterek “Kötü kolesterol olarak bilinen LDL’nin düşürülmesi için beslenmeye dikkat etmek tek başına yeterli değildir. Hastanın, hekim tarafından kendisine yazılmış kolesterol ilacını kendi başına kesmesi yanlış ve tehlikelidir” diyor.

AKDENİZ TİPİ BESLENMEYE GEÇİN

Kalp ve damar dostu besinlerden oluşan Akdeniz tipi beslenmeye geçin. Yağlı, tuzlu, kızarmış ve hazır yiyeceklerden uzak durun. Haftada iki gün kızartma olmamak kaydıyla balık yemek, mevsim sebze ve meyveleri tüketmek, kırmızı etten uzak durmak, salam-sucuk-sosis gibi işlenmiş et ürünlerinden ve hamur işlerinden kaçınmak önemli. Günün yoğun koşuşturmacası içerisinde fast-food ürünlerin pratikliğine kanmayın. Zeytinyağı, kırmızı üzüm, domates gibi besinler kötü kolesterolün azalmasına yardımcı oluyor.

STRESİ YÖNETMEYİ ÖĞRENİN

Modern çağın vazgeçilmezi stresin azı faydalı, aşırısı zararlı. O zararlardan biri de kalp sağlığı üzerindeki olumsuz etkisi. Kişi strese ne kadar teslim olursa kalp ve damarlarının maruz kaldığı stres de o derece fazla oluyor, organları daha erken yaşlanıyor. Buna karşın neredeyse stressiz ve gergin geçmeyen gün olmadığından, önemli olan stresi kontrol altına almayı başarmanız, bunun için de stresin sizi yönetmesine fırsat vermeyip sizin stresi yönetmeyi öğrenmeniz.

AŞIRI KİLONUZDAN KURTULUN

Modern çağın tehlikeli hastalığı obezite, başlı başına önemli hastalık olup ömrü kısaltmakla birlikte kalpten kansere dek birçok ciddi hastalığa da neden oluyor. Bu nedenle vücut kitle indeksine göre aşırı kiloya sahip olanların mutlaka tedavi olması ve ideal vücut kilosuna kavuşması gerekiyor.

SİGARAYI BIRAKIN

Prof. Dr. Sinan Dağdelen “Yapılan bilimsel çalışmalara göre, sigara tek başına kalp damar hastalıklarından ölüm riskini önemli ölçüde artırıyor. Erkeklerde günde 1-14 sigara ile risk 1.7 kat; günde 25’in üzerinde sigara içenlerde 2.6 kat daha yüksektir. Kadınlarda 1-14 sigara ile risk 1.9 kat; günde 14-24 sigara ile 4.3 kat ve 25 sigaranın üzerinde 5.4 kat artmaktadır. Pasif içicilik de riski önemli ölçüde artırmaktadır. Buna karşın, içerisinde 4 binden fazla zararlı madde bulunan sigaranın bırakılması ile kardiyovasküler risk, bir yılın sonunda yüzde 50 azalmakta, 10 yılın ardından da koroner risk giderek kaybolmaktadır” diyor.

CHECK-UP YAPTIRIN

Prof. Dr. Sinan Dağdelen, vücudumuza dakikada yaklaşık 5 buçuk litre kan pompalayan, hayati öneme sahip kalbimize her yıl düzenli check-up’ı ihmal etmemek gerektiğini belirterek “Genetik risk faktörü olanların 30’lu, genetik risk faktörü olmayanların 50’li yaşlardan itibaren check-up olması hayat kurtarıyor. Efor testi, ekokardiyografi gibi yöntemlerle kalp hastalıklarını tespit ederek erken müdahale ve tedavi etme şansı buluyoruz” diyor.

En Çok Aranan Haberler