Bel ağrısı herkesin hayatı boyunca en az 1 defa başına gelebilecek olan oldukça yaygın bir sağlık sorunudur. Hemen her yaşta görülen bel ağrısının en sık sebebi her zaman kas problemleridir. Düşünülenin aksine bel fıtığı, akut ya da kronik bel ağrısının nadir bir sebebidir. Yine bilinenin aksine beldeki herhangi bir problem, doğrudan belde bir ağrıya sebep olmadan kalçalarda, kasıklarda, uyluklarda, diz çevresinde ve bacaklarda ağrıya sebep olabilir.
‘Siyatik’ olarak da tabir edilen bel fıtığı, belden ya da kalçadan başlayıp topuğa ya da ayak parmaklarına yayılan uyuşma, karıncalanma, yanma ya da ağrı ile ortaya çıkabilir. Daha nadir olarak da etkilenen sinirin yerine bağlı olarak sadece kalçada, sadece bacakta ya da sadece ayakta şikayetler ortaya çıkar.
Özellikle orta yaşlı kişilerde akut ya da kronik bel ağrılarının en önemli nedenlerinin başında omurganın taşıyıcı eklemleri olan, tıpta “faset eklemler” olarak bilinen eklemler yer alır. Faset eklemler boyundan başlayarak kuyruk sokumuna kadar her seviyede sağda ve solda 2 tane olmak üzere yer alırlar ve omurganın ve dolayısıyla vücudun bütün yükünü taşırlar. Aynen diz eklemlerinde olduğu gibi faset eklemlerde de zamanla yıpranma, kireçlenme ve hasar meydana gelir. Bu durumda hasta sabah olan bel ağrısı, yataktan çıkmakta zorluk, kalçada ve belde tutukluk yaşar. Bazen birkaç adım atmakla ağrılar rahatlarken hasarın şiddetine bağlı olarak ağrı hiç geçmeyebilir. Akşam saatlerine doğru yorgunluğun artması ile ağrılarda şiddetlenme olabilir. Dinlenmek için yatağına giden hasta sırt üstü yatmakta zorlanır. Yatakta sağa sola dönmeye çalışırken genellikle bel ve kalça ağrısında şiddetlenme olur; hasta dönebilmek için bir yere tutunma ihtiyacı duyabilir.
Tanının konması için şikayetlerin dinlenmesi ve detaylı bir fizik muayene yeterlidir ancak genellikle MR görüntülemesi de yapılır ve bel kireçlenmesine eşlik eden fıtık, bel kayması vs gibi diğer problemler de tespit edilir. Tedavide ilk seçenekler fizyoterapi, spor ve egzersiz olarak sıralanabilir. Hastaların bir kısmı bu tür tedavilerle rahatlama sağlarken önemli bir kısım hastada kalıcı rahatlama olmayabilir. Bu hastalarda girişimsel tedaviler dediğimiz tedavi yöntemleri planlanabilir.
Bel kireçlenmesinde “altın standart” tedavi radyofrekans tedavisidir. Radyofrekans (RF) tedavisinde amaç; hasarlanan omurga faset eklemlerinin iyileştirilmesinin sağlanması, eklemlerin çevresindeki hasarlı dokuların da iyileşmesidir. Eklemlerde ve dokularda iyileşme sağlanamazsa ağrılarda kalıcı iyileşme sağlanması mümkün değildir.
RF tedavisi hastanede, ameliyathane şartlarında uygulanır. Günübirlik bir tedavidir; yani hasta sadece birkaç saat hastanede kaldıktan sonra taburcu edilir, hastanede kalmaz. İşlem yaklaşık 1 saat kadar sürer; MR ile tespit edilmiş hasarlı eklemlere röntgen cihazı ile görülerek özel üretilmiş iğneler ile girilir. RF jeneratörü denen özel bir cihaz ile özel iğnelerin bağlantısı yapılır, hasarın yeri tam olarak belirlenir ve o bölgeye işlem uygulanır. İşlemde düşük frekanslı radyo dalgaları kullanılır, bu nedenle radyofrekans olarak adlandırılır. Tıpta bir çok alanda başarıyla ve güvenle kullanılan radyofrekans, burada da başarıyla ve güvenle uygulanır. Hasarlı her ekleme tek tek müdahale edilir, gerekli durumlarda sinir kökü enjeksiyonu gibi ek işlemler de rahatlıkla uygulanır.
Bu işlemler lokal anestezi altında uygulanabilirken “sedasyon” olarak adlandırılan ve gece uykusuna benzeyen bir uyku hali de sağlanabilir. Bu sayede hasta hem hiçbir ağrı duymaz hem de ameliyathaneye girme korkusu yaşamaz.
Yetenekli ve deneyimli ellerde uygulanan bu işlemde herhangi bir ciddi komplikasyon görülme riski çok düşüktür. İşlemde anlık görüntüleme yapıldığı için kalıcı bir sinir hasarı gibi risk yok denecek kadar düşüktür.
İşlem uygulamasından sonra genellikle 1 gün ev istirahati yapılması yeterli olur, ertesi gün rahatlıkla ayağa kalkılıp günlük hayata dönülebilir. İyileşme yaklaşık 3. günde ortaya çıkar ve 15 günde maksimum seviyeye gelir. İşlemden yaklaşık 20 gün sonra kalıcı rahatlama, ağrılarda iyileşme ortaya çıkar. Bu tür işlemlerden sonra her zaman bel ağrısının tekrarlama riski vardır; öyle ki hiçbir bel problemi olmayan birisi bile belinden ciddi sakatlıklar yaşayabilirken tam olarak iyileşme olduktan sonra da eğer dikkatli olunmazsa herkeste olduğu kadar ağrılarda tekrarlama riski olacaktır. Düzenli egzersiz, kilo verme, fizyoterapi uygulamaları da bel sağlığını korumada yardımcı olacaktır. Ancak bu tür işlemlerde işlemin bir süresi yoktur; yani yapılan işlem belli bir süre sonra etkisini yitirmez ve ağrılar tekrar ortaya çıkmaz. Eğer işlemden sonraki süreçte ağrılarda tekrarlama olursa farklı dokulardan kaynaklanan farklı hasarlanmalar söz konusu olabilir.
Dr. Taylan Temel
drtaylantemel.com
Instagram: @dr.taylan.temel
Facebook: @dr.taylan.temel
Youtube:dr.taylantemel