İstanbul Defterdarlığı, Sulukule olarak bilinen Hatice Sultan Mahallesi’nde, Hazine’ye ait 264 metrekarelik bir arsayı 667 bin lira bedelle satışa çıkardı. Arsanın metrekaresine 2 bin 552 lira fiyat biçildi. Bir emlak sitesinde 17 Eylül 2010 tarihinde, “Fatih Sulukule’de satılık arsa” başlığıyla yer alan ilanda şöyle denildi: “İstanbul Defterdarlığı, Sulukule olarak bilinen Fatih Hatice Sultan Mahallesi’ndeki bir arsayı ihale ile satışa çıkardı. Büyüklüğü 264 metrekare olan arsanın tamamının Hazine’ye ait olduğu açıklanırken, tahmini bedel olarak 667 bin lira, geçici teminat olarak da 133 bin 400 bin lira istendi. İstanbul Defterdarlığı, açık artırma usulüyle satışı yapılacak olan taşınmazın ihalesini 15 Ekim 2010 tarihinde gerçekleştirecek.”
500-800 liraya aldılar
Roman vatandaşların Sulukule’deki arsaları ise bundan yaklaşık 1.5 yıl önce, Fatih Belediyesi tarafından başlatılan kamulaştırma çalışmaları sırasında metrekaresi 500-800 lira arasında değişen fiyatlarla alınmıştı. Arsa spekülatörleri de devreye girmişti. Kentsel yenileme alanı adı altında bölgede aralarında tarikat şeyhi, vekil oğlu, işadamları ve meclis üyelerinin de bulunduğu yeni sakinler için Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından lüks konut inşasına başlanmıştı. Bölgeden çıkarılan Roman vatandaşların bir kısmı yine TOKİ’nin inşa ettiği, şehre uzak Kayabaşı’ndaki konutlara yerleştirilmiş; konut taksitlerini ve elektrik-su paralarını ödeyemeyen vatandaşların çoğu bu haklarını yine haraç mezat satarak şehirdeki akrabalarının yanına dağılmıştı. Bu gelişmeler üzerine tartışmalar büyümüştü.
Davalar sürüyor
SULUKULE’de oturdukları binalar yıkıldıktan sonra arsaları için belediye tarafından biçilen kamulaştırma bedelini beğenmeyen Romanların açtığı davalar devam ediyor. Fatih Asliye Hukuk Mahkemesi’nde devam eden davalarda, mahkemenin atadığı bilirkişiler kamulaştırma bedelinin, metrekaresi 1200 lira olarak belirledi ve belediye bu bedel üzerinden kamulaştırma yapıyor. Bu bedele Roman vatandaşlar az, Fatih Belediyesi fazla bulduğu için itiraz etti. Söz konusu ihalenin, Sulukuleli bir grup vatandaşın başvurusunu kabul eden AİHM’deki davada delil olabileceği bildiriliyor.