Geçtiğimiz bir yıl, Ben Fero’nun hayatını değiştirdi. Mahallemiz Esmer şarkısı ilk birkaç haftasında milyonlarca defa dinlendi. Onu Kimlerdensin ve 3 2 1 takip etti. Ve Şubat ayında da ilk albüm Orman Kanunları geldi. Ben Fero bu kısa sürede Türk hip hop dinleyicisinin her adımını takip ettiği, şarkılarını ezbere bildiği bir isme dönüştü.
Değişim, Ben Fero’nun hayatında yeni bir kavram değil. Doğduğu Almanya’dan üç yaşında Türkiye’ye gelen rapper, 18 yaşına kadar Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde yaşadı. Üniversite hayatı onu İstanbul’a taşırken askerlik de ona Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıttı. Bu hareketli hayatın sabit kalan temelinde ise hip hop var. Yaklaşık 15 yıldır dinleyerek, izleyerek, tarihini inceleyerek hip hop kültürünün içinde olduğunu söylüyor Ben Fero. Şimdi ise hip hop’ın Türkiye için yeni sayılabilecek sayfası trap müziğin öncülerinden.
Orman Kanunları albümünden Demet Akalın şarkısı için çektiği klip de Ben Fero'nun son bir yıldaki dönüşümünü devam ettiriyor bir bakıma. Demet Akalın'ın da yer aldığı klip, Ben Fero'nun artık popüler kültürümüzün kendine has ikonlarından biri olduğunu tescilliyor. Bu vesileyle onunla bir araya geldik ve kariyerinden NBA'e pek çok konuda sohbet ettik.
Mahallemiz Esmer klibini izlediğim zaman kendime güvenmeye başladım. Klibi çektik, bana gelen ilk versiyona baktıktan sonra, o anda öyle bir cümle kurdum.
İşe güveniyordum. Yaptığım işin arkasındaydım hep, ama isimsiz biri olmanın bana vakit kaybettireceğini ve bir yerlere gelebilmemin zaman alacağını düşünüyordum. Önümde benim gibi bir örnek yoktu, ne bekleyeceğim konusunda bir analiz yapamadım. Çok da düşündüğüm gibi olmadı, o yüzden mutluyum.
Kesinlikle. Çok plansız çıktım bu yola aslında. Önce Mahallemiz Esmer’i, sonra Kimlerdensin’i ve sonra da 3 2 1’i yayınladım. O sırada bakıyordum, dinleniyordu şarkılar. 'Talep var demek ki' diyordum. Yapıp yapamayacağım meçhuldü ama bir şekilde ayak uydurabilirdim, kendimi geliştirmek için çok çalıştım. Sonra da albümdeki şarkıları daha dinlerken bile iyi olacağını düşünmeye başladım.
Çok hafiflemiştim. Karnesini almış bir çocuk gibiydim. Şimdilik bana düşeni yaptım, demiştim. Helal olsun dinleyiciye de. Biraz argo olacak ama dinleyici maldan anlıyor, ben de en çok Biladerim İçin’i dinliyordum son zamanlarda. Albüm yayınlandıktan sonra da en çok o dinlendi.
Onu bir baskı olarak değil de sorumluluk gibi görüyorum. Zaten hayatta çok fazla negatif şey var, bunun sonu gelmiyor. Ben her zaman olduğum gibi rahat bir kafayla şarkılar yapacağım. Tabii ki teknik anlamda belirli bir seviyede olması lazım, ona da dikkat edeceğim.
Türkiye hip hop konusunda bir geçiş döneminde. 1999 yılından itibaren günde 6-7 saat hip hop müziği bir şekilde takip ediyorum. Ya dinleyerek, ya izleyerek, ya okuyarak, ya araştırarak… Birçok değişimine de şahit oldum. Amerika’da ne değişse Türkiye’ye 5-7 sene sonra geliyor. Avrupa’da ne değişse 3-5 sene sonra geliyor. O yüzden zamanla insanların bu duruma daha çok alışacağını düşünüyorum. Tabii ki ben de 20 yıl önceki albümleri dinliyorum. Ama güncel albümler kadar da çok dinlemiyorum.
Bunu dinleyici belirleyecek ama çok kolay geçeceğini düşünmüyorum. Daha sonra tabii ki alt dallar çıkacaktır. Dünyada da böyle bir eğilim başladı. Türkiye’de de birkaç sene daha böyle devam edeceği düşüncesindeyim.
Daha hızlı söylediğim verse’ler var. Kendi kısmımı daha hızlı söylediğim düet şarkılar var, onlar da yayınlandıkça göreceksiniz bunu. Trap yapmak aslında bazı noktalarda daha zor. Türkçedeki kelimeler çok uzun. Türkçe çok zor bir dil trap yapmak için. 'I-was-in-the-hood', bitti. Ama Türkçede kesmeniz gerekiyor. Ma-hal-le-de-yim. Bu hecelerin tek başına bir anlamı yok. O yüzden bir cümle kurabilmek için, çok seçici davranmam gerekiyor. Çok büyük anlamlar yüklemekten de bahsetmiyorum, bu konuda bazı insanlar bana sert geri dönüşler yapıyorlar.
Bana çocuksu geliyor. Ben 28 yaşında bir adamım. Peşinde olduğum, yapmak istediğim bir ton şey var. Bu sadece hip hop anlamında da değil. Ailemle, arkadaşlarımla yapmak istediğim şeyler var. Şöyle bir örnek vereyim. Bir insan bir hamburgerci açtığında 'burası iğrenç bir hamburgerci olmuş, kapatın burayı' demek çok doğru değil bence. Gidip hamburgeri yersiniz, 'eti biraz daha pişebilirmiş' diyebilirsiniz. Bu eleştiridir, saygı duyarım. O hamburgeri yemeden saydırıp gitmek neye dayanıyor?
Bana diss atan insanlar da beni şahsen tanımamış, dünya gözüyle beni görmemiş insanlar. Tanımadığınız biri hakkında ne kadar bilgi sahibi olabilirsiniz? Bu Ben Fero olsun, Ezhel olsun fark etmez. Kalbini, beynini ne kadar bilebilirsiniz? Bana göre olacak iş değil. Hiçbir zaman yapmayacağımdan da eminim. Diss atmak benim tarzım da değil, belki kişisel görüşlerimi söyleyebilirim. Diss atmam için de kişisel bir husumetimin olması lazım. Müzik, yeterli bir neden değil benim için.
Demet Akalın şarkısında 'hava kapalı' kelimeleriyle başladım her şeye. 'Hava kapalı, ama akalım…' Akalım kelimesinden sonra da Demet Akalın… Tamamen denk geldi.
Basketbola ilgim ayrı. Özellikle de NBA’e. Furkan Korkmaz’la tanıştım, baya’ iyi arkadaş olduk. Benim içerinden birine soracağım çok soru vardı. 'Abi kaç para alıyorsun?' gibi sorular değil. LeBron nasıl adammış, soyunma odasında neler oluyor gibi şeyleri merak ediyordum. Ben de Ben Fero oldum belki ama bu yaşıma kadar insanları hep gıptayla izledim. O yüzden bu gücümü onlarla tanışmak için kullanıyorum. Hayalimi yaşıyorum. Furkan Korkmaz’la basketbol oynamak yapabileceğim bir şey değildi. Profesyonel bir oyuncuyla normal bir insan arasında ne kadar fark var görmek istiyordum. Sağ olsun o da farkı gösterdi.
Benim hayatımda çocukluktan başlayan bir şey var. Okuldan sonra arkadaşlarıyla görüşen biri değildim. Asosyal sayılmazdım ama oturduğumuz yer yeni gelişmekte olan bir yerdi ve evler de birbirine uzaktı. Bağ var, bahçe var, iki tane de ev var. Öyle olunca kendimle çok vakit geçirdim. Hip hop’la da çok erken tanıştım. Bu nedenle de 'Şu dönem beni çok etkiledi' diyemiyorum, hepsinin etkisi olmuştur.
50 Cent benim idolümdü. Get Rich or Die Tryin’i çıkardığında 12 yaşındaydım. Yavaş yavaş aklım başıma geliyordu ve Türkiye’de internet de daha yaygınlaşmaya başlamıştı. O albüm çok etkiledi beni. TuPac’ın her şeyini çok dinledim ve beni gerçekten çok etkiledi. 50 Cent’in grubu G-Unit’i çok dinledim. Fabolous’ın Real Talk albümüne de çok değer veririm. Beni trap müziğe alıştıransa Future’un 2015’te yayınlanan DS2 albümü. Migos’un Culture I albümü de bana trap müziği kabul ettirdi. Ben de uzun zaman 'bu neymiş ya' yapmıştım, sevdim sonra.
DJ Khaled’in albümü çıktı yakın zamanda. Bilirsiniz, albümlerinde ünlü isimleri bir araya getirir. Yine baba isimler var. Onu dinledim. Migos’un yeni şarkısı Stripper Bowl çıktı daha bugün. Onu dinledim. Türkçe olarak da Ege Çubukçu’nun yeni şarkısı BADD’ trip’e çok sardım bu aralar. Sheck Wes, Offset ve Young Dolph da bu ara sıkça dinlediğim isimler.
Hem de çok. Keşke bu şarkı hiç olmasaymış da ben Türkçesini yapsaydım dediğim çok şarkı oluyor. Hatta bazen şarkıların bir kısmının söylenişini Türkçe yapıyorum. Trap müzikte hafif arabeske, nağmeli nağmeli söyleyişe de kaçıyor. O yüzden bazı şarkıların Türkçesiyle yıkarmışım diyorum.
Kevin Durant ve Klay Thompson’ın sakatlıklarının çok büyük rol oynadığının farkındayım. Ama bir sene de onlar şansızlık yaşasın. Kyrie Irving sakatlandı, Kevin Love sakatlandı, Spurs’te de Kawhi sakatlandı…
Şampiyonluk maçının olduğu gün de İzmir’de uyandım. Sabaha karşı 4 gibi sahneden yeni inmiştim. İzmir’de sabah 10 uçağına binip Ankara’da bir festivalde sahne aldım. Akşam İstanbul’a döndüm. Benimle birlikte çalışan arkadaşlarım yattı ama ben dayanamadım, izledim şampiyonluk maçını da.
Bence kalacak. Lakers’a gideceğini sanmıyorum. Golden State’e filan zaten gitmez. Duruversin işte, iyi bir takım var zaten. Şampiyonluğa rağmen eksiklerini de gördü takım sonuçta ve bu eksikler de kapatılacak muhtemelen. Ben olsam devam ederdim.
Aslında iki taraf için de kötü bir yanı yok takasın. Brandon Ingram her takımda oynayabilir. Josh Hart’tan en kötü ihtimalle iyi bir yedek olur. Lonzo Ball biraz fazla medyatik. Ben açıkçası böyle oyuncuları çok sevmiyorum ama kompakt bir oyuncu, şutunu da biraz geliştirmesi lazım. Üstüne Zion Williamson da var. Tabii ki ilk sezonunda Anthony Davis kadar iyi olamayabilir ama Zion da çok iyi oyuncu.