HABER

"Ben gazeteci vurmuş adamım"

14 yaşındaki kız çocuğuna cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla yargılandığı davada dün tahliye olan Vakit Gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez dün akşam kanalda canlı yayına çıkarak hakkındaki iddiaları yanıtladı. Üzmez'in yayın süresince spikere hakarete varan sözler sarfetti. Bursa'nın Mudanya ilçesinde 14 yaşındaki kız çocuğuna cinsel taciz iddiasıyla yargılandığı davada dün tahliye olan Vakit gazetesi Yazarı Hüseyin Üzmez (76), bir televizyon kanalında canlı yayına çıkarak hakkındaki iddiaları yalanladı. İşte kendisine soru sormaya çalışan spikere oldukça ağır sözler sarfeden Üzmez ile spiker arasında canlı yayında yaşanan diyalog:

Spiker: Sayın Üzmez, küçük yaşta bir kıza cinsel istismar suçlamasıyla tutuklandınız. Aile önce sizi suçladı, sonra şikayetini geri aldı ve bugün serbest kaldınız. Ancak dava hala devam ediyor. Bir de sizden dinleyebilir miyiz efendim?

ÜZMEZ: Ne dinleyeceksiniz.

SPİKER: Neden gözaltına alındınız? Neden tutuklandınız? 6 aydır cezaevindesiniz. İddialar var, ifadelerde değişiklikler var.

ÜZMEZ: Ben size sorayım eğer dediğiniz gibi olsaydı ben çıkmazdım. Son dilekçemde de dedim ki ben şimdi beraat istemiyorum. Sizin işiniz Bektaşi'nin işine döndü.

Bektaşi Kur'an-ı Kerim'de içkili vaziyette Kur'an'a yaklaşmayın ayetinin öbür tarafını okumuyor namaza yaklaşmayın, bunu Kur'an yazıyor diyor. Sizin ki Bektaşi hesabı doğruyu istiyor musunuz? Doğruyu istiyorsanız doğruyu söyleyeyim.

SPİKER: Biz size soruyoruz efendim sizin hakkınızda bir suçlama sözkonusuydu. Dava açıldı. Siz tutuklandınız bunlar yaşandı. 6 aydır cezaevindesiniz biz de size sizin ağzınızdan sizin doğrular, gerçekler dediklerinizi dinlemek istiyoruz.

ÜZMEZ: Cezaevinde değilim. Şu anda bir iskelenin üstünde kahvehanede oturuyorum. Eğer dedikleriniz olsaydı cezaevinde oturuyor olurduk. Şimdi memleketin bir çok şerefli ordu komutanlığı yapmış insanların hepsi milletin şerefini omuzunda taşımış göğsünde taşımış o insanlar suçlu vaziyette cezaevlerinde yatıyorlar. Böyle şeyler olduğu sürece bu ülkede gerginlik azalır mı? Lütfen işi kendiniz kurcalamayın, yargıya güvenin, yargıya bırakın. Yargıda olan bir şey hakkında söz söylemeyin suçtur.

SPİKER: Efendim, bizim kurcaladığımız bir şey yok. Aile şikayette bulundu. Siz de tutuklandınız. Son anda ifadeler değişti. Neler değişti?

ÜZMEZ: Hayır yalan benim hakkımda kimse şikayette bulunmadı.

SPİKER: Kimse sizin hakkınızda şikayette bulunmadı mı?

ÜZMEZ: Hayır hayır bunların hepsi yalan...

SPİKER: O zaman neden siz tutuklandınız ve 6 ay cezaevinde kaldınız?

ÜZMEZ: Bir takım şeyler olmuş. O kadıncağıza iftira mı edilmiş...Doğru mudur, yanlış mıdır ben onu bilmiyorum kardeyim. Hep oraya bakıyorsunuz. Hiç mi ben

boynumu oynatmayacağım yahu cendereye sokmayın bizi.

SPİKER: Sayın Üzmez, 14 yaşındaki kızın ifadeleri var, annesinin ifadeleri var sonra bu ifadeler son anda değişiyor. Siz bunlara yalan mı diyorsunuz?

ÜZMEZ: Hayır değişme diye bir şey yok..Kız Hüseyin abinin, Hüseyin amcanın eli dahi değmedi bana diyor. Ben kızı sadece gittiğim zaman gördüm.

SPİKER: Sayın üzmez bunlar ifadeler değiştikten sonraki boyutu. Bu ifadeler niye değişti efendim. Öncesinde neden bunlar yaşandı siz neden 6 aydır tutuklusunuz?

ÜZMEZ: İfadelerin değişmesi diye bir şey yoktur ortada. Gerçekler ortaya çıkmıştır. İfadelerin değişmediği için Allah'a şükrediyorum. Kızı hemen gözaltına aldılar. Kız

hemen resmi bir kurumda gözetim altına alındı. Böyle olunca kimse ona gidipte şunu de bunu de diyemedi. Düşmanlarımızın önündeki set kapandı.

Onun için ifade değiştirme diye bir şey yok. Şikayet diye de bir şey yok.

SPİKER: Anladığım kadarıyla bir komplodan bahsediyorsunuz. Daha önce de bunu söylemiştiniz size bir komplo yapıldığını. Kim size neden komplo yapmak istiyor?

ÜZMEZ: Hz.Peygamber diyor ki şöhret bir afettir. Şöhretli insanlar her zaman bir tehdit altındadır. Siz duymadınız mı İstanbul' da Karaköy rıhtımında bir SAS komandosu bir binbaşı bir serseri tarfından bıçaklandı ve öldürüldü. Siz bunu bilmiyor musunuz?

SPİKER: Efendim bunun bizim konumuzla hiçbir alakası yok. Biz şu anda devam eden dava hakkında konuşuyoruz

ÜZMEZ: Devam eden dava hakkında konuşmak bir suçtur. Suç işliyorsunuz şu anda. Ben sizi ikaz ediyorum.

SPİKER: Avukatınız sizin kulağınıza birşeyler söylüyor, bunu görüyoruz. Biz davanın gidişatını etkilemek için bir şey söylemiyoruz. Biz bir yorum da yapmıyoruz. Size soru soruyoruz.

ÜZMEZ: Ne sorusu soruyorsunuz? Siz yargıç mısınız? Siz savcı mısınız? Kimsiniz siz hem de sesinizi ayarlayın. Nezaketli olun. Size cevap vermek zorunda değilim.

Aklınızı başınıza toplayın. Sözümü kesmeyin benim. Ben keserim yoksa..

SPİKER: Hüseyin Üzmez. Biz size söz hakkı verdik zaten bu yüzden yayındasınız.

ÜZMEZ: Aman ne büyük lütufta bulunmuşsunuz, bana söz hakkı vermişsiniz.

SPİKER: Efendim lütfen sakin olun sizinle konuşmaya devam edelim. Bizim amacımız sizinle tartışmak değil.

ÜZMEZ: Tartışamazsınız ki zaten tartışamazsınız. Çünkü gerçekleri söylemiyorsunuz.

SPİKER: Biz burda sadece soru soruyoruz. Başka bir iddiamız olamaz. Gazetecilik görevimizi yerine getiriyoruz habercilik yapmaya çalışıyoruz.

ÜZMEZ: İhbarda bulunuyorum. Suç duyurusunda bulunuyorum. Yarın bir savcı yakanıza yapışırsa size kimse arka çıkmayacaktır. Göreceksiniz suç işleyeceksiniz bir de sesinizi ayarlayın. Siz savcı değilsiniz. Ben sizin hiçbir şeyinize inanmıyorum. Tamamen yalan üzerine bina ediyorsunuz, doğruyu dinlemeye de sabrınız yok.

SPİKER: Lütfen olayı kişisel bir tartışmaya dönüştürmeyelim. Siz bizim sorularımızı yanıtlamak için yayına çıkmadınız mı? Efendim biz hiçbir şey söylemiyoruz ki savcının hazırladığı iddianame hakkında konuşuyoruz

SPİKER: İfadeler hakkında konuşamazsınız, dava hakkında konuşamazsınız.

ÜZMEZ: Bugün bir şey söyledim. Sayın Reis-i cumhur yasal haklarına dayanarak beni affetse ben kabul etmem. Afla çıkmam benim için güya kanun değiştiriyormuş iktidar. Böyle bir kanun değişikliğiyle ben yine çıkmam. Çünkü ben suçsuzum. Ben beraat edeceğim. Ben Türkiye'de hakimler olduğuna inanıyorum. Türkiye'nin yargısı var, savcısı var, polisi var bilmem nesi var siz kimsiniz de bir gazete titri ile ortaya çıkmışsınız. Ortada konuşup duruyorsuz, kendinizde hak buluyorsunuz. Suç işliyorsunuz, Sizi ikrar ediyorum ve suç duyurusunda bulunuyorum. Sizi uyarıyorum. Biz Allah'tan başka kimseden korkmayız. Korku hissinin de ne olduğunu ben çocukluğumdan beri bilirim. Ona göre bana bu şekilde muamele edemezsiniz. Eğer yüreğiniz varsa bir televizyonda açık oturuma çıkalım konuşalım sizin gibilerin çoklarını yere serdim ben.

SPİKER: Hüseyin bey, Biz sizinle açık açık konuşmaya çalışıyoruz. Biz size sorduğumuz soruya cevap almaya çalışıyoruz. Benim size tek sorduğum soru ilk sorum olayı sizin ağzınızdan dinlemek istediğimizdi. Lütfen birde biz bize olayı anlatabilir misiniz dedim.

ÜZMEZ: Ben o ifadeleri mahkemede verdim mahkemede onu doğru bulduğu için beni tahliye etti. Ben ne zaman ki mahkum olursam eğer bu suçttan beraat etmez isem o zaman gelin, o zaman konuşalım dedim.Beratimi istemiyorum dedim. Avukatınız varsa gönderin dosyaya baksın.

SPİKER: Sizin küçük kızla evlenmek istediğinizi söylemiştiniz. Sizin ifadelerinizde bunlar yeralıyordu. Bunlar doğru mu? Eğer doğru ise 14 yaşındaki kızla siz neden evlenmek istediniz ?

ÜZMEZ: Bak burda da işi saptırıyorsunuz. Eğer bir kız reşit olmuşsa bizim inançlarımıza göre o kız evlenebilir söylediğim budur Allah'ın emri de budur. Biz tabiki İran'da değiliz, Arabistan'da da değiliz. Türkiye Cumhuriyeti'ndeyiz. T.C vatandaşı olarak ta iftihar ediyoruz

SPİKER: 14 yaşındaki bir kızın kendi isteğiyle evlenmesi söz konusu değil. Tabii ki TC yasalarına göre bunu karıştırmayalım

ÜZMEZ: Efendim tekrar ediyorum. Ben sağırım ama siz benden de sağırsınız. Ben diyorum ki bizim inançlarımıza göre akılbali olan regl olan bir kız artık reşittir. İnancımıza göre böyledir. Biz Türkiye Cumhuriyeti'ndeyiz. Eğer demokrasiyse bu benim inanmadığım demokrasiyse demokrasi bu değil. Bu birtakım azınlığın çoğunluğa tahakkümü oluyor. Olamaz bu

SPİKER: Olamayan nedir efendim?

ÜZMEZ: Olamaz dediğim şudur. Azınlık çoğunluğa tahakküm edemez zaten demokrasinin en büyük tenkitlerinden birisidir bu. Demokrasi çoğunluğun diktatöryasıdır derler. Biz de tam tersi oluyor.

SPİKER: 14 yaşındaki bir kız çocuğunun evlenmesine hukukumuz izin vermiyor.

ÜZMEZ: Evet biz de ona riayet ediyoruz

SPİKER: Siz 76 yaşındasınız ve 14 yaşındaki bir kız çocuğuyla evlenmek istiyorsunuz bu sizce doğru mudur?

ÜZMEZ: Ben inançlarıma göre konuşurum. Ben inancıma bakarım. Bana göre bir tek hakikat vardır Allah'ın kitabı, resullahın sünneti... Gerisi fasa fiso yalan ayaklarımın altında.

SPİKER: Yani siz T.C yasalarını tanımıyor musunuz?

ÜZMEZ: Tanıyorum elbette tanıyorum. Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşıyorum.Ama Türkiye Cumuriyeti benim inaçlarıma müdahale edemez. Laiklik bu değildir. Biz laikliğe de karşı değiliz. Biz sadece laikliğin Türkiye deki uygulamasına karşıyız. Türkiye de laiklik dinsizlik şeklinde uygulanmıştır. İşte bu mesele bu kadar basit.Siz kiminle konuştuğunuzun farkında değilsiniz. Tabii inancıma göre evlenebilirim. Ama evlenmedim işte evlenmiyorum ne diyorsunuz. illa beni yatağa koymak mı istiyorsunuz? Benim sağdıçım mı olacaksınız?

SPİKER: Olur mu sayın Üzmez

ÜZMEZ: Olmazsa öyle konuşma. Öyleyse evlenseydim evlenirdim kimse seni şikayet etmezdi.

SPİKER: Siz küçük kızla evlenmek istediğinizi söylemediniz mi?

ÜZMEZ: Hayır efendim. Hayır inancımıza göre evlenilebilir. Çünkü reşit dedim. O kadar yapmadık Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşıyoruz. Kanunları çiğnemeye niyetimiz yok. Ben sizi davet ediyorum sizin krallarınızı da davet ediyorum gelin bir tv de tartışalım.

SPİKER: Efendim zaten şu anda bir televizyonda canlı yayında tartışıyoruz.

ÜZMEZ: Sizinle tartışmam. Sizinle tartıştım. Sizin şeyinizi tarttım. Biliyorum sizde bir kere hitabet nezaketi bile yok. Siz nasıl konuştuğunuzun farkında değilsiniz. Benim karşımda savcı gibi hakim gibi konuşuyorsunuz. Buna sizin hakkınız yok.Yarın namuslu vazifesini bilen hepsi namusludur o namuslu insanlardan birsavcı kulağınıza yapışırsa kimse sizi kurtaramaz sizi ne televizyonunuz ne de bu kafanız kurtarır. İkaz ediyorum sizi ve suç duyurusunda bulunuyorum

SPİKER: 6 aydır neden cezaevindesiniz?

ÜZMEZ: Bunu avukatım söylesin. Ama ben şunu söyleyeyim. Bugün 6 ay cezaevinde bulunmak mesele değildir. Asıl mesele cezaevine girmemekdir. Oraya girmek mutlaka şerefsizlik demek değildir. Bazı yanlış uygulamalar vardır.Bu ülkeye hizmet etmiş insanların şerefini sırtlarında taşımış insanların cezaevinde yatmasını siz uygun buluyormusunuz ben uygun bulmuyorum.

SPİKER: Cezaevinden çıktığınız anda nefsime kırgınım dediniz neden?

ÜZMEZ: Öyle birşey dediğimi hatırlamıyorum ama nefsimle iftihar etmiyorum. Nefis insanı kötülüğe sürükleyen yaratılıştır insanın içinde kötülüğü gösteren bir meyildir. O meyilden hepimiz şikayetçiyiz. Allah bizi nefsimizin esaretinden kurtarsın. Nedir yani nefsinden şikayet etmekte mi yasak.

Hüseyin Üzmez, Müslüm Gündüz ile ortaya çıkan görüntüleriyle ilgili olarakta "Müslüm benim dostum Müslüm dünyanın en dürüst insanıdır en namuslu insanıdır siz ne zannediyorsunuz" dedi.

Üzmez, spikerin "Günah benim kime ne sözünden ne anlamamız gerekiyor buna bir açıklık getirebilirmisiniz" sorusuna ise "Onu sizin bana sormamanız lazım. Sizin bu konuda bilgisiz olduğunuz ortaya çıkıyor . Ben hukukçuyum. Hukuk fakültesini de birincilikle bitirdim. Biraz dikkatli konuşun benimle. Yani ne demek günah benim kime ne. Ben günah işleyeceğim günah tabiki benim olacak" diye konuştu.

Üzmez daha sonra stüdyoya telefonla bağlanan ilahiyatçı Arif Aslan'dan özür diledi. Bu arada söze karışan spiker Nazlı Tolga'ya "gazeteci mazeteci dinlemiyorum. Programın başından beri konuşuyorsunuz. Ben vaktiyle gazeteci vurmuş adamım" dedi

Üzmez, spiker Nazlı Tolga'nın "gazeteci Ahmet Emin Yalman'ı vurdum dediniz bu sözlerinizden gazeteci vurmakla övündüğünüzü anladım. Bununla övünüyor musunuz" sözlerine "Allah'tan korkun yahu hayatımın yarısı gitti o yüzden.Gazeteci vurdum kaderi ilahiye bakın ki bende gazeteci oldum" dedi.

En Çok Aranan Haberler