YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Ben Giderim Batum'a

Türk vatandaşlarının nüfus cüzdanı ile ziyaret edebildikleri Gürcistan'ın güzel giriş şehri Batum izlenimleri.

Bu yaşıma kadar hiç pasaportum olmadı. Pasaportsuz olarak ve sadece iki kere yurt dışına çıktım.

İlk çıkışımda Suriye sınırında askerlik görevimi yapıyordum. Resmi bir konu için Suriye’nin köyüne gidip dönmüştüm. İkinci çıkışım da geçtiğimiz günlerde bir Pazar sabahı Gürcistan’a, Batum’a oldu.

Karadeniz’in yeşilin bütün tonlarını içeren, kolay doyulamayan manzaralarını seyrederek, tünellerden geçerek, rahat bir yolculukla vardık Sarp Sınır Kapısına. Biz gelmeden önce kimlik bilgilerimizle sınırdan içeriye girmemizi sağlayacak belgeler düzenlenmişti. Bu yapılmamış olsa oradaki bir bürodan bir ya da iki TL karşılığı bu belgeyi hemen alacaktık zaten.

Nüfus cüzdanlarımız ve bu belge ile giriş kuyruğuna girdik. Kuyruk hayli kalabalıktı. Her milletten insan vardı. Neyse ki birkaç yerden aldıkları için yaklaşık yarım saat civarında bekleyince sıra geliyordu.

Türkiye’yi geçtikten sonra bir de Gürcistan tarafında kuyruğa girdik. Sıra ile kuyruktakilerin belgelerini inceliyor, resimlerini çekiyor ve içeri alıyorlardı. O kuyruk da yarım saatten biraz fazla sürdü. Sınırı geçtikten sonra araçlarımızın gelmesini bekledik bir süre. Karşı tarafta birkaç döviz bürosu, bakkal gibi bir iki yer vardı. Paralarının bizimkinden az miktarda değerli olduğunu gördüm. Para birimlerinin adı bizimkine benziyordu. Lari kullanıyorlardı. 100 TL karşılığında 89 Lari aldım. Oğlum Emir benden 1 Lari alarak bakkal kadından ilk alışverişini yaptı. Aldığı şey Türk malı bir paket cipsiydi. Daha sonra şehirdeki döviz bürolarında kurun biraz daha uygun olduğunu kapı önlerindeki kur tablolarından öğrendim. Orada 100 TL’nin karşılığı 91 Lari idi.

Sınırdan geçtikten sonra kısa bir yolculuk bizi Batum’a ulaştırdı. Sınırdan hemen sonra yolun kenarında kafe, bar, pansiyon türü yerler olduğunu fark ettim. Belli ki sınırdan sadece eğlenmeye gelenlerin bir kısmı daha içeriye girmeye gerek görmüyorlardı. Yol boyu evler, bahçeler de vardı.

Otobüslerimiz bizi önce Batum şehrini kuşbakışı görebileceğimiz bir tepeye götürdü. Manzara gerçekten görülmeye değerdi. Güzel güneşli bir bahar günü olduğu için her taraf yemyeşildi. Şehir, liman, deniz çok güzeldi. Bana vaktiyle Kadifekale’den seyrettiğim İzmir’i anımsattı.

Günlerden Pazar olduğu için sahile yakın olan çarşıda az sayıda insan vardı. İçlerinde basit giysiler bulunan kimi dükkânlar, bazı küçük lokantalar açıktı. Karadenizli yurttaşlarımızın orada lokanta işlettiklerini gördük. Böylece bir kısım arkadaşımızın domuz eti endişesi bitti.

Önce şehir içinde biraz gezdik. Kültür Merkezlerini, Tiyatrolarını, kimi heykellerini gördük. Oldukça yüksek ve lüks otellerle yine lüks bir iki kumarhane de gördüklerimiz arasındaydı. Sahile bir yere değişen ve gelişen Gürcistan’ı temsil eden yüksek cam kaplı, üzerinde Gürcü dilinin 33 harfi bulunan bir kule inşa etmişlerdi. Kültür Merkezinin önünde de kocaman iri yarı bir adamın kocaman bir heykeli vardı . Bu da yine Gürcistan’ın gücünü sembolize ediyormuş.

Deniz kenarında oldukça büyük, temiz ve derli toplu bir park vardı. Sahil boyunca uzayan bu parkın içinde çeşit çeşit ağaç, çeşit çeşit çiçek bulunuyordu. Batum Nikâh Dairesi de bu parkın içindeydi. Günlerden Pazar olduğu için yeni evlenen çiftlerin biri girip biri çıkıyordu. Konuklar şık ve bayanların çoğu dekolte kıyafetliydi.

Kilisede bir düğünden çıkan çift limuzinle gitmişti, burada da nikâh salonundan çıkan bir başka çiftin güzel süslenmiş bir faytonla orayı terk ettiğine tanık olduk.

Yemeği Türk lokantalarında yedik. Fiyatlar aşağı yukarı Türkiye’deki gibiydi.

Yemekten sonra dağıldık. Ben daha çok insanları, çarşı pazarlarını merak ediyordum. Rehberimiz bize Batum’da Türkiye’deki gibi büyük alışveriş merkezlerinin olmadığını, Pazar günü olduğu için de çoğu dükkânın kapalı olduğunu söylemişti.

Şehrin merkezinde bulunan bir caminin avlusunda Batum’lu Türklerle bir süre konuştuk. Bir tanesi köyde otuz dönüm yeri olduğunu ama boş kaldığını, sürüp işleyecek birilerini bulması halinde değerlendirebileceğini söyledi. Aydınlık yüzlü yaşlı, güzel insanlardı.

Ben şehrin merkezinden biraz uzaklaşınca kendimi insanların ve açık dükkânların olduğu bir caddede buldum. Farklı şeylerin bir arada satıldığı dükkânlarla sebze ve meyve satıcıları vardı. İki satıcı meyve sattıkları bir arabanın üzerinde kâğıt oynuyorlardı. Dükkânların çoğunda kadın satıcılar vardı. Bir ikisiyle İngilizce anlaşmaya çalıştım ama olmadı. Semt çarşısı gibi yerdeki orta halli insanların yabancı dil bilmediklerini düşündüm.

Batum’da eski binaların yanında yenileri yükseliyor. Özellikle sahile yakın kesimlerde ciddi bir yenilenme dikkat çekiyor. Komünizm döneminden kalma çok sayıda ve birbirinin benzeri yüksek apartman var. Onlar öncelikle konut sorununu halletmek fikriyle yapıldıklarından dış görünüşlerine özen gösterilmemiş. Oysa yeni yapılarda görünüşe de önem veriliyor.

Sahile yakın yerlerde yirmi kata ulaşmış binaların yapımı sürüyordu. Türk firmalarının inşaat sektöründe önemli bir payı bulunuyormuş.

Rehberimiz ısrarla Batum’a Amerika’nın ve kumarhanelerin el attığını, hızlı bir yenilenme olduğunu söyledikten sonra belki de on yıl içinde artık bizi pasaportla bile buraya sokmayacaklarını iddia etti.

Dönüş yolunda yeniden önünden geçtiğimiz ters yapılmış yapı da ayrı bir alemdi. Binanın çatısı yerde temeli havadaydı. Öyle bir tasarımla yapılmıştı. Görmedik ama içi de öyleymiş. Yani tavan yerde, taban havadaymış. Masalar, sandalyeler tavana monteli, avizeler de tabanda yani.

Bir günlük gezimiz yine uzun zamanlarımızın gümrüğün iki kapısında geçtiği kuyruklardan sonra noktalandı. Gümrük ve kuyruklar da ilgisi insan olan biri için yabana atılacak yerler değildi. Sınır kapısından giriş – çıkış yapan çok sayıda ve çok farklı kültürlerden insanların hangisiyle, hangi konuda konuşursanız konuşun yeni ve farklı şeyler öğreniyordunuz.

Bir günlük gezi öyle bir yer için kesinlikle yetersizdi. Tadımlık bir gezi olmuştu.

Siz de niyetlenirseniz üzerinde TC Kimlik Numarası yazılı düzgün bir nüfus cüzdanı ile Sarp’tan Gürcistan’a gidebilirsiniz.

Bana garip gelen ve gümrükten çıkışta bilinmesi gereken bir kısıtlama çocuklarla ilgili olandı. Eğer yanınızda çocuğunuzu yurt dışına çıkaracaksanız mutlaka hem annenin hem de babanın bulunması zorunlu görülüyor. İkisinden sadece biri varsa çocuğun çıkışına izin verilmiyor. Geçmişte ebeveynlerden sadece biriyle giden çocukların bir kısmı (toplam içinde yüzde kaça tekabül eder bilmem ama) diğer ebeveynden kaçırılmış olduğu için böyle bir önlem var.

11 Mayıs 2012 Cuma

22:51

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler