Ağca'nın cezaevinden tahliyesi bir dönemin karanlık sayfalarını yeniden açtı. Oral Çelik'le daha önceki görüşmemizde İpekçi suikastını da sormuştum. Söze, "İlk kez doğrusunu anlatıyorum" diyerek başlamış ve şunları söylemişti: "Abdi İpekçi'ye yönelik 3 suikast girişimi oldu. Üçüncüsünde hayatını kaybetti. İşin ortasındayım ve detayları bende saklı. İlk iki suikastı gerçekleştiremeyen arkadaşlar Bedri Koraman'a yöneldi. Silah tutukluk yapınca vazgeçtiler. "
**DOĞRULADI**
Ağca'nın tahliyesinden sonra Bodrum Torba'da yaşayan Bedri Koraman'a telefonla ulaştık. Koraman'a en yakın arkadaşı Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi'nin öldürülmesine ve bu suikasten yaklaşık 2.5 ay önce 17 Kasım 1978'de kendisine yapılan silahlı saldırı girişimini sorduk. Koraman, Oral Çelik'in itirafını "Ben vurulsaydım. Abdi'ye gelmezlerdi. Kendimi mesul gibi hissettim. Ölseydim Abdi yaşaşacaktı. Çok garip bir duygu" diyerek değerlendirdi. Koraman, neler yaşandığını şöyle anlattı: "Etiler'de oturuyorum. Dost ziyaretinden dönerken eve yaklaştığımız sırada karanlıkların içinden ince cılız bir adam çıktı. Tabancayı alnıma dayadı. Kıpırdayamadım. Tetiğe dokundu. Çat diye bir ses çıktı. Silah patlamadı. Şarjörü doldurmak için silahı aşağı indirdi. Şoktan çıkıp üzerine atladım. Elini tutmaya çalıştım. Kabzayı kafama vurdu. Aşağıya yuvarlandık. Sonra kaçtı. Hastanede Abdi, bana Hasan Pulur'u gönderdi. Pulur 'Abdi bu olayı gazetede büyütelim mi küçük mü verelim' diyor dedi. Canıma kastedilmişti, sormalarını yadırgamış ve ağırıma gitmişti. Sonra 3 sütuna koydular. Şimdi düşünüyorum. Abdi belki de hatanın cezası olarak öldü. Manşete koysaydı beni, Milliyet vartayı atlatacak, Abdi'ye gelmeyeceklerdi. Belki de sonra düşündüler: 'Adamı küçük gösterdiler. Demek ki adam bu gazetede büyük değil. İpekçi'yi vuralım' dediler ve sonunda Abdi'yi vurdular. Beni öldürselerdimanşetten verilecekti ve Abdi'ye gelmeyeceklerdi. Böyle ironik bir durum var. Sonra 1 Şubat'ta Abdi'yi vurdular. Canımın kurtulduğuna bile sevinemedim."