Hürriyet gazetesi yazarı Ayşe Arman'ın 'Beni öz annem sattı!' başlıklı bugünkü yazısı şöyle:
18 yaşına yeni girdi.İsmini veremiyorum, devlet korumasında. Yaşadıkları akıllara ziyan. Bir insan evladının, asla karşı karşıya kalmaması gereken bir durum. Öz annesi tarafından fuhuşa teşvik ediliyor. Bitmedi! Satılıyor! Defalarca. Bu anne-baba, daha büyük bir fuhuş çetesine bağlı çalışıyor. Ve kendi evlatlarını kurban vermekte bir sakınca görmüyorlar, aynı şekilde kız kardeşlerini de... Kız kardeş yani teyze kaçmayı başarıyor ama küçük kız ne zaman kaçsa, bir şekilde eve iade ediliyor. Çünkü bu ülkede yasalarda boşluklar var.
Anneden kaçıp polise sığındığında, yurda verildiğinde, baba gidip çıkarabiliyor. Kolluk kuvvetleri, “Annesidir, babasıdır!” deyip kızın şikâyetlerini ciddiye almıyor. Sonunda kız ne yapıp edip teyzesinin yanına kaçmayı başarıyor. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun desteğiyle, bakanlıktan yardım alınıyor, bu iki kadının kimlikleri, adresleri karartılıyor, başka bir şehre götürülüyor... Fakat sonuçta, bu iki kadını korumaya çalışan devlet öyle bir hata yapıyor ki, adreslerini, yaşadıkları şehri, yeni isimlerini, anneye ve onların bağlı olduğu çeteye iletiyor... Şimdi onlar bu çetenin tehdidi altında ne yapacaklarını bilemez halde bekliyor. Eğer başlarına bir şey gelirse, bunun sorumlusu kim olacak?
Kendini bize tanıtır mısın?
- 18 yaşındayım. Türkiye’nin güneyindeki bir ilde doğdum. Lise 2’ye kadar okudum sonra aldılar beni okuldan...
Nasıl bir aile...
- “Aile” demeye bin şahit ister. Anne-baba demeye de. Biz üç kardeşiz. Kardeşlerimin biri 16, biri 4 yaşında. Kardeşlerimi de bu insanlardan kurtarmaya çalışıyorum. Normal bir ev hiçbir zaman olmadı bizimki. Babam da, annem de alkol ve uyuşturucu kullanıyordu. Eve girip çıkanın haddi hesabı yoktu, erkekler, kadınlar, kavga, gürültü, şiddet, her türlü pislik. Daha açık söylemek gerekirse, genelev gibi kullanılan bir yerdi bizim ev...
Ve siz üç kardeş bu ortamda büyüdünüz, öyle mi?
- Evet. Sabit bir evimiz hiç olmadı. Evler sürekli değişiyordu. Ev sahipleri durumu fark ettikten sonra çıkarılıyorduk. Fuhuşun ortasında büyüyen çocuklardık. Annem ve babam, kendimi korumam gereken, bana kötülük yapabilecek insanlardı. Nitekim yaptılar da. Annem, babam beni sattı. Erkeklere pazarladı. Fuhuşa teşvik etti...
Sen ne zaman fark ettin bütün bu rezaleti?
- Küçük yaşlarda, annenizi başka bir adamla, babanızı başka bir kadınla görüyorsunuz. Kafanız karışıyor ama o yaşlarda neyin ne olduğunu çıkaramıyorsunuz. Daha sonra cinsellik hakkında bilgi sahibi olunca, durumun farkına varıyorsunuz. Resmen ahlaksızlık. Çünkü işin içinde para vardı. Sadece beni değil; annem, teyzemi de sattı.
Bu nasıl bir anne ya! Aklım almıyor! Nasıl yapar bunu!
- Para için her şeyi yaptılar. Onlar çukurda yaşayan insanlar. Fakat annem ve babam, bu zincirin sadece bir halkası. Daha büyük bir çetenin halkası. Onların bir önemi yok. Başlarında daha çok güçlü insanlar var. Kızlara tuzak kuruyorlar ve o kızlar, bir daha paçayı kurtaramıyor. Ben ve teyzem de bu durumdaydık.
Teyzen nasıl yanınıza geldi?
- Anneme, eşiyle sorunları olduğunu söylüyor, o da “Buraya gel, kafanı dinlersin!” diyor. Onu da fuhuş batağına çekiyorlar. Bir buçuk yıl boyunca zorla çalıştırıyorlar. Sonunda kaçtı, kurtardı kendini.
Peki hiç şikâyet etmediniz mi? Bir şey yapmadınız mı?
- Sözünü ettiğim ilçe, küçük bir yer. Ve bu çete her yere hâkim. Ben birkaç kere polise gittim, “Annem pazarlıyor” dedim. Sığınma evine koydular. Sonra babam geldi, “Ben onun vasisiyim!” dedi, beni aldı, geri eve getirdi. Her yerde bağlantıları var, kaçıp kurtulmak o kadar da kolay değil.
EVDEN KAÇMAK İŞE YARAMADI NE YAPTIYSAM FAYDA ETMEDİ...
Seni o batağa nasıl ittiler?
- 6. sınıfa giderken alkole ve sigaraya alıştırdılar. Beni kendi istediklerini yapmaya zorladılar. Kaçmak istiyordum, deniyordum, her seferinde eve iade ediliyordum. 14 yaşında, çok özür dilerim, regl olduğumu öğrenince, evde bayram havası esti. Annem, “Kadınlığa ilk adımını atıyorsun!” dedi. Çok erkekle yaşamın ne kadar güzel olduğunu anlattı. Başka başka erkeklerle birlikte olmanın ve bu yoldan para kazanmanın hem kolay hem de iyi olduğunu söyledi.
Sonra...
- E tabii kesinlikle kabul etmek istemedim. Onlar beni zorladı, ben itiraz ettim. Evden kaçmalar işe yaramayınca, intihar ettim. Ama hastaneye götürüp kurtardılar. Yani n’aptıysam fayda etmedi. Sonra beni çete başının yeğenine sattılar. Sonra bir başkasına. Öz annem, babam tarafından defalarca satıldım .
Bu anlattıkların korkunç. Teyzen ne oldu bu arada?
- O kaçmayı başardı. Başka bir şehirde yaşamaya başladı. Bir şekilde ben onu buldum ve ben de onun yaşadığı şehre kaçtım.
Dava açtınız mı?
- Tabii tabii, açmaz olur muyuz? Dava hâlâ devam ediyor. Ben zannettim ki, savcılığa gidersek, başımıza gelenleri anlatırsak, devlet bizi korur, suçluları cezalandırır. Ama öyle olmadı. İfade vermeye gidince, 18 yaşında olmadığım için yetiştirme yurduna alındım. Nasıl oldu anlamak mümkün değil, çete orada da başıma bela oldu. Geldiler, beni tehdit ettiler. “Seni cezalandıracağız!” dediler. Şaşırdım kaldım. Oradan da kaçıp, teyzemin yanına geldim. Çete tarafından sürekli takip edilmekten bir türlü kurtulamadık. Teyzem sonunda çareyi buldu. Yaşadığımız ildeki, baronun kadın hakları komisyonundaki avukatlara gittik, durumu anlattık. Avukat Halime ve Fatma Hanım, sağ olsunlar çok yardımları oldu, onların sayesinde Kadın Dernekleri Federasyonu bize sahip çıktı.
Şimdi durum ne?
- Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, can güvenliğimiz yok diye, bakanlıkla görüştü, bulunduğumuz yerden başka bir şehre götürüldük.
Devlet korumasıyla?
- Evet. Önce bir süre sığınma evinde kaldık. Sonra ev tutuldu, yeniden bir hayat kuralım. Kimliğimiz karartılmıştı. Evimiz, adresimiz gizliydi. Fakat şimdi yine bir felaketle karşı karşıyayız...
Nedir?
- Gizli adresimiz ifşa oldu. Çünkü devletin bana bağladığı bir yardım var. Beni arayıp bulmak yerine, beni fuhuşa zorlamakla şikâyetçi olduğum annemi arayıp, adresimi vermişler. Biz şimdi yine o çetenin tehdidiyle karşı karşıyayız. Üstelik artık nerede yaşadığımızı da biliyorlar. Şu hale bakar mısınız, devlet bizi bir taraftan korumaya çalışırken, bir taraftan da çetenin karşısında korumasız bırakıyor! Biz nereye kaçalım, ne yapalım? Devlet, sadece suçluları yakalamakla, onları cezalandırmakla değil, suçları engellemekle de görevli. Biz belki göz göre göre öleceğiz. Devlet de bunu engelleyecek hiçbir şey yapmıyor...