Van Gölü'nde çok çarpıcı görüntüler geldi. 3 bin 710 kilometrekarelik yüzey alanıyla dünyanın en büyük sodalı gölü olan Van Gölü'nde küresel iklim değişikliğinin etkisiyle su kaybı devam ediyor. Göldeki su kaybının yaşanması, suyun dibindeki mikrobiyalitlerin ortaya çıkmasına neden oldu.
Göl tabanından çıkan tatlı sulardaki kalsiyum ile göl suyundaki karbonatın birleşmesiyle çökelme oluyor. Ve bu çökelmede siyanovakteler faaliyete başlayarak mikrobiyalit denilen organosedimenter yapıları meydana getiriyor.
Van Gölü’ndeki bu yapılar, dünyanın en büyük mikrobiyalitlerini oluşturuyor.
Doğa fotoğrafçısı Murat Doğan, "Geçen yıl fotoğraf çekmek için suya girmek zorunda kaldık. Bu sene maalesef abartı olmasa 1 buçuk metre su çekildi. Su çekilince mikrobiyalitlerin tamamı gün yüzüne çıktı. benim boyum 1,80, mikrobiyalitler de 1,60 santim var" dedi. (İHA)
Van Gölü'nün efsanesi, Urartu Krallığı dönemine kadar uzanmaktadır. Efsaneye göre, Urartu Kralı'nın sevdiği eşi ölümcül bir hastalığa yakalanmıştı ve bu hastalığın tedavisi için özel bir suya ihtiyaçları vardı. Kral, bu suyu bulmak için sefer düzenledi ve sonunda Van Gölü'nü keşfederek, kraliçesini iyileştirdi. Bu olaydan sonra, Van Gölü'nün sularının sağlık ve şifa verici olduğuna inanılmaya başlandı ve böylece Van Gölü efsanesi doğmuş oldu. Ayrıca, efsaneye göre, Kraliçenin suya düşmesinden sonra gölün derinleştiği de söylenmektedir. Bu efsane, zamanla Van Gölü'nün doğal güzellikleriyle birleşerek, bölgenin önemli turistik yerlerinden biri haline geldi