Beşiktaş'ın bu duruma düşmesine neden olan olayların yaşandığı dönemde başkanlık koltuğunda oturan kişinin Türk Futbolu'nun en önemli görevinde bulunduğu sırada cezanın gelmesi ironiktir. UEFA, Disiplin Kurulu, ardından da Tahkim Kurulu aracılığıyla Beşiktaş'ı mahkum ederken herhalde bu detayın farkındadır. Onlar da Türkiye'nin her alanda olduğu gibi futbolda da ne kadar garipliklerle dolu bir ülke olduğu gerçeğinin farkına varmışlardır. Kaldi ki, Beşiktaş yine aynı kişi başkanlığında yapılan hesaplardaki usulsüzlük nedeniyle Avrupa Kupaları'na geçen sezon da gidememişti. Şike soruşturmasında adı geçen ve UEFA'da dosyası bulunan Serdal Adalı'nın son Beşiktaş kongresinde başkan adayı olup, üstüne üstlük 2 bine yakın oy alması da bir o kadar düşündürücüdür.
Süper Lig'de yeni sezon her takım için yeni umutlar demek. Beşiktaş da 2013/2014'e mabedi İnönü'den uzaklarda giriyor. Artık kendisiyle özdeşleşmiş bir statta olamamak tabiki siyah-beyazlılar açısından olumsuz bir koşuldur. Ama futbolun sahada oynandığı gerçeği de kaçılınmazdır. Kara Kartal'da teknik direktörlük görevine gelen Slaven Bilic vizyonu olan, genç ve dinamik bir teknik adam. İlk sezonunda şampiyonluğun kolay olamayacağını söyleyecek kadar da dürüst. Yani tam Beşiktaş'ın istediği cinsten. Tek dezavantajı tek kulüp deneyimi olan Lokomotiv Moskova'daki başarısızlığı. Beşiktaş geride kalan sezonlarda kulübede istikrarı bir türlü tutturamadı. Hırvat çalıştırıcı bu açıdan Beşiktaş için büyük bir şans. Futbol direktörlüğü görevine getirilen Önder Özen ile birlikte uyumlu bir şekilde çalışırlarsa siyah-beyazlıları güzel günler bekliyor demektir.