İSTANBUL (İHA) - Türkiye'de faaliyet gösteren beyaz et sanayicileri Avrupa Birliği'nden çıkacak ithalat iznini bekliyor. İznin çıkmasıyla Türkiye, Avrupa'nın beyaz et ihtiyacını karşılayacak ülkeler arasında ilk sıralarda yerini alacak.
Konuyla ilgili sektörü değerlendiren Banvit Genel Müdür Yardımcısı Ömer Görener, maliyetlerini dahi karşılayamayan beyaz et sanayicisinin sert rekabet şartlarına rağmen ayakta kalabilmek için mücadele verdiğini söyledi. Mevcut sıkıntılarının Avrupa Birliği'nden çıkacak beyaz et ithalatıyla son bulacağına inandığını belirten Görener, "Gerekli iznin çıkmasıyla beyaz et ihracatı bir yıl içinde üçe katlanabilir" dedi.
Avrupa Birliği Daimi Veterinerlik Komitesi'nin görevlendirdiği uzmanların Eylül 2003'te Türkiye'deki belli başlı beyaz et üreticilerinin tesislerinde denetim gerçekleştirdiğini hatırlatan Ömer Görener, "Hazırladıkları raporun olumlu çıkması halinde beyaz et üreticilerine Avrupa kapıları açılacak. Avrupa çeşitli ülkelerden yaklaşık 600 ile 800 bin ton arasında göğüs eti alıyor. Avrupa Birliği'ne en temel ihracat ürününü ise derisiz, kemiksiz göğüs eti oluşturuyor. Gerekli izinlerin alınması halinde, AB kapılarının açılmasıyla sektördeki yıllık yaklaşık 20 bin ton beyaz et ihracatının bir yıl içinde kolayca üçe katlanması mümkün olabilecek" diye konuştu.
HÜKÜMETTEN BEKLENTİLER Türkiye'nin ihracatının artması yönünde beyaz et sektörünün hükümetten beklentilerinin bulunduğuna işaret eden Ömer Görener, 2004 ve sonraki yıllarda da sektördeki en önemli canlanmayı, Avrupa Birliği'ne ihracat konusunda gerekli izinlerin çıkmasının yaşatacağını düşündüklerini söyledi. Görener, "Kanatlı etinde dünyada önde gelen bazı 'ithalat zonları' vardır. Avrupa Birliği ise bu zonların en önemlisidir, yılda yaklaşık 700 bin ton kanatlı etini dışarıdan almaktadırlar. Aldıkları ürünler ise ağırlıklı olarak göğüs eti ve türevleridir. Geleceğe dönük olarak da AB'nin ithalatçı konumunun devam edeceği kesindir. Tedariklerini büyük ölçüde Brezilya ve Tayland'dan biraz da Macaristan'dan yapmaktadırlar. Türkiye ise lojistik anlamda çok yakın olmasına rağmen bu potansiyeli maalesef kullanamamaktadır" dedi.
NELER YAPILMALI?
Avrupa Birliği'ne ihracatın artması için önemli adımların atılması gerektiğini belirten Görener, "Bazı ülkelere AB 'Duty Free Quota' (DFQ) uygulamaktadır. AB piliç göğüs eti hedef fiyatı kiloda 3.3 eurodur. Bu değerin altında olan tüm CIF bedelleri 2 çeşit vergi ile bu seviyeye getirilmektedir. Macaristan, Polonya, Şili gibi ülkelerin ciddi kotaları bulunmaktadır. Mesela, üretimi bizim yarımızdan az olan Macaristan'ın AB'ye kanatlı ihracat kotası 118 bin tondur. AB ile bir organik bağı olmayan Şili'nin bile 7 bin ton gümrüksüz mal sokabilme potansiyeli mevcuttur. Türkiye'nin de ikili görüşmelerde DFQ talebi olmalıdır, bu imkan ülkemiz kanatlı üretiminin AB'ye giriş ve yerleşmesini süratlendirecektir" dedi.
"MALİYETLER YÜKSEK" Sektörün çözülmesi gereken sorunları olduğuna işaret eden Ömer Görener, "Sektörde maliyetler yüksektir. Türkiye'deki tahıl girdilerimizin dünya fiyatları gibi olması lazım. Sonuçta bütün medeni ekonomilerde olduğu gibi hükümetimizin taban fiyat uygulamalarını bırakması ve vereceği tahıl sübvansiyonlarını da direkt destekleme ile bütçeden karşılaması gerekmektedir" diye konuştu.
İç piyasa ile ilgili görüşlerini aktaran Ömer Görener, Türkiye'de Gayri Safi Milli Hasıla ne kadar yükselirse, protein tüketiminin de o oranda artacaklarını düşündüklerini belirterek, "Servet ve nüfus bugünkü tüketimi oluşturmaktadır. Ülkemizde kişi başına GSMH arttıkça piliç tüketimi de artacaktır. Biz önümüzdeki 10 yıl içerisinde ülkemizdeki piliç eti üretiminin rahatlıkla 1.5 milyon tona ulaşacağını öngörüyoruz" ifadelerini kullandı.