Beyin kanseri, beyinde tümör oluşumuna bağlı olarak ortaya çıkan ciddi bir hastalıktır. Bu tümörler kol ve bacaklarda güçsüzlük hissine, konuşma ve görme bozukluklarına, son derece şiddetli baş ağrılarına ve kusma gibi belirtilere sebep olabilir. Ağır bir hastalık olması ve ciddi bir tedavi süreci gerektirmesi sebebiyle bu belirtilere rastlamanız halinde hiç vakit kaybetmeden nöroloji ya da beyin cerrahisi bölümündeki doktorlara görünmeniz gerekir. Beyin kanseri belirtileri ve evrelerini sizler için detaylı bir şekilde ele aldık.
Beyin kanserine işaret edebilecek çeşitli belirtiler vardır. Bu belirtilere sahipseniz, vücudunuza dair şüpheleriniz varsa mutlaka bir doktora başvurup sıkıntılarınızı aktarmalı ve bu belirtilerin neye işaret ettiğini öğrenmeniz önemlidir.
Beyinde oluşan kötü niyetli tümöre bağlı olarak ortaya çıkan beyin kanserinin en yaygın ve önceden görülen belirtisi, şiddetli ve kolay kolay dinmeyen baş ağrılarıdır. Bu ağrılar genelde sabahları daha şiddetli olur ve öğleye doğru hafifler. Egzersiz yapmanız, eğilip kalkmanız ya da öksürmeniz halinde baş ağrınızın şiddeti daha da artabilir.
Beyin kanserinin yaygın belirtilerinden bir diğeri de mide bulantısı ve buna bağlı olarak meydana gelen kusmalardır. Bu belirtiler de çoğu zaman sabahları kendilerini gösterirler. Hastalığın ilk aşamalarında da rastlanıldığı için şiddetli baş ağrısıyla beraber mide bulantınız varsa bu durumu ihmal etmeyip doktora görünmeniz yararınıza olacaktır.
Tümörün büyümesiyle beraber uyuşukluk ve halsizlik gibi belirtiler ortaya çıkabilir ve buna bağlı olarak daha fazla uykuya ihtiyaç duyabilirsiniz.
Beyin kanserinin biraz daha ilerleyen evrelerinde gözde birtakım bozukluklar meydana gelir ve net görememeye başlarsınız. Nesneler dalgalanıyormuş gibi görünür, çift ya da tünel görme gibi durumlarla karşı karşıya kalabilirsiniz. Bununla birlikte konuşmakta güçlük çekmeye başlayabilirsiniz.
Beyin kanseri yüzünden bacak, kol ve ellerde titreme görülebilir. Vücut genelinde nöbetler halinde de kendini gösterebilen bu titremeler dışarıdan da çok rahat gözlemlenebilir. Bununla birlikte kaslarda da seğirme meydana gelir. Eğer tümör başarılı bir şeklide tedavi edilirse titreme ve seğirme problemleri yüksek ihtimalle ortadan kalkar.
Evrelerin ilerlemesi ve tedavinin başlamaması durumunda unutkanlık ortaya çıkar, genel bilgilerin bile hatırlanması güçleşir.
Vücudun belli kısımlarında felçler oluşur, bazı uzuvları hareket ettirmek neredeyse imkansız hale gelir.
Beyin kanseri iyice ilerledikten sonra süresi değişiklik gösteren bilinç kayıpları ortaya çıkabilir. Genelde bu evre en sert belirtilerin görülmeye başlandığı dönemdir.
Beyin kanserinin farklı evreleri ve her evrenin de farklı sonuçları vardır. Bu yüzden "Beyin kanseri hastası kaç yıl yaşar?" sorusuna tek bir cevap vermek de mümkün değildir. Evrelerin yanı sıra tedavi uygulamaları, yaşam kalitesi, kalıtımsal faktörler gibi birçok sebep beyin kanseri yaşam süresini etkiler.
Birinci evre: Hastalık henüz başlangıç aşamasındadır ve genelde baş ağrısıyla kendini göstermeye başlar. Erken teşhisin sağlanması ve ameliyat sonrasında terapi uygulamaları ile iyileşme süreci hızlandırılmaya çalışılır ve hastalar genelde 12 seneden daha uzun yaşarlar.
İkinci evre: Pek erken teşhis sayılmasa da yine de ameliyat ile tedavinin mümkün sayıldığı evre ikinci evredir. Baş ağrılarına ilave olarak yorgunluk ve kusma belirtileri de görülür. Tedavi yöntemine ve bedenin durumuna göre değişiklik göstermekle beraber hastanın yaşam ömrü 12 yıla kadar uzatılabilir.
Üçüncü evre: Hastalığın ilerlemeye başladığı dönemdir. Unutkanlık, hafif felç, baş ağrısı, bilinç kaybı gibi belirtiler vardır. Kol ve ayaklara hükmetmek zorlaşır. Bu evreden sonra yaşam ömrü genelde 16 aydır.
Dördüncü evre: Kanserin en tehlikeli boyutta olduğu dönemdir. Üçüncü evredeki belirtilere görme kayıpları, anlama yetersizliği, el ve ayakların büyümesi, dengede duramama gibi belirtiler de eklenir ve yaşam süresi ortalama 14 aya düşer.
Bu yöntem ile beyne yerleşmiş olan ve ulaşmanın çok kolay olmadığı tümörler tespit edilir ve açılan küçük bir kesiğin içerisinden verilen ışık sayesinde tümör hakkındaki patolojik bilgiler gün yüzüne çıkarılır.
Tümörün türüne ve boyutuna göre farklı operasyonlar düzenlenebilir ve tümör alınıp bölge temizlendikten sonra ameliyat tamamlanır. Riskli bir operasyon olsa da başarılı sonuçlanması halinde kanserin negatif etkileri ortadan kalkacaktır.
Radyoterapi adıyla da bilinen ışın terapisi hem ameliyat öncesi hem de sonrasında uygulanabilir. Bu tedavide gamma, proton ve X ışınlarından faydalanılır. Radyoterapi ile beyindeki kanser hücrelerini yok etmek ve çoğalmalarını önlemek amaçlanır. Eğer tümörün çapı 3 cm'yi geçmemişse ve çoğalma ihtimali yoksa ameliyata gerek duyulmaksızın ışın tedavisiyle iyi huylu tümörler yok edilebilir. Kötü huylu tümörleri her zaman tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmasa da radyoterapi ile etkilerini azaltmak mümkündür.
Devam sürecindeki tedavi yöntemlerinden biri olan kemoterapide ağız veya damar yoluyla vücuda kanser hücrelerini öldürücü ilaçlar aktarılır. Kana karışıp bütün vücutta dolaşan bu ilaçlar kanser hücreleriyle savaşır.
Kanser tedavisinin sonunda ruhsal ve bedensel yorgunluk, depresif durum gibi birçok negatif etki oluşabilir. Rehabilitasyon süreci sayesinde hastanın fiziksel ve ruhsal yorgunluğu ortadan kaldırılmaya çalışılır. Grup terapileri ile aynı dertten muzdarip olan kişiler bir araya getirilerek umutsuzluğun ortadan kaldırılması da amaçlanır.
Beyin kanserine yol açabilecek birden fazla durum vardır. Bunların bazılarından kaçınmak mümkün olabilirken genetik gibi nedenlerden kaçınmak mümkün olmamaktadır.
Birçok hastalık gibi beyin kanserinde de genetik faktörler önemli bir etkendir. Eğer aile geçmişinizde bu kansere yakalananlar varsa, genç yaşta beyin kanseri olma ihtimaliniz ne yazık ki diğer insanlara kıyasla daha yüksektir.
Hayatın her alanında radyasyonla karşılaşıyor olsanız da fazla radyasyona maruz kalmak birçok kanser türünün oluşumuna zemin hazırlar. Uzun vadede çok fazla telefonla konuşmak, fazla radyasyon içeren aletlerin yanında korumasız bir şekilde vakit geçirmek hastalığın oluşumunu tetikleyebilir.
Bağışıklık sistemi hastalıklarla mücadelede ve vücuda zarar veren bakteri ve virüslerin etkisini yok etme konusunda en büyük yardımcıdır. Eğer herhangi bir sebeple bu sistem bozulmaya ve zayıflamaya başlarsa vücudunuz hastalıklara açık hale gelir. Ayrıca bağışıklık sistemi bozukluğu yaşıyorsanız omurilik ve beyin bölgenizde lenfoma görülme ihtimali de artar.
Kimyasal maddelere maruz kalmak ya da bu maddelerle fazla etkileşime girmek beyin kanseri riskini artıran faktörler arasında yer alır.
Hastalığın risk faktörleri arasında cinsiyet de bulunur. Erkekler kadınlara kıyasla bu hastalığa daha sık yakalanırlar.
Genelde yaşı ilerlemiş kişiler beyin kanserine yakalanır, fakat hastalığın gençlerde ya da çocuklarda da görüldüğünü söylemek mümkündür. Öyle ki sekiz yaşından küçük çocuklarda lösemiden sonra en sık rastlanan hastalıktır.