Ülkemizde son yıllarda beyin tümörlerinin tedavisinde çok ciddi ilerlemeler yaşanıyor. Öyle ki; tümörlerin daha iyi tanınmasını sağlayan nöroradyoloji ve nöropatoloji bilim dallarında yaşanan hızlı gelişmelere, anestezideki gelişmelerin de eklenmesi beyin cerrahisinin etkinliğini daha da artırıyor. Günümüzde beyin cerrahisi ameliyatlarının çoğunluğu mikroskop kullanılarak mikrocerrahi yöntemiyle yapılıyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Kenan Koç, “Endoskopik ameliyatların beyin cerrahisinde kullanımı da son yıllarda giderek yaygınlaşmaya başladı. Endoskop 2 mm kalınlığında, çalışılacak alanda ışık sağlayarak ve alandaki görüntüyü bir monitöre aktararak ameliyata olanak sağlıyor. Mikroskopik yöntemin aksine endoskopun kullanıldığı ameliyatlarda daha küçük kemik açılımı ile ameliyatları yapabiliyoruz.” diyor.
Endoskopik yöntemin ameliyat esnasında cerraha daha yakın ve daha geniş görüş açısı imkanı sağladığını, bunun özellikle beynin alt bölümünde yerleşen lezyonlar için çok önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kenan Koç, yöntemin çoğunlukla iyi huylu tümörler için kullanıldığını belirterek “Beynin ön alt bölümü ve klivus dediğimiz bölgelerine doğrudan endoskopik ameliyat yapabiliyoruz. Büyük tümörlere de endoskopik ameliyatlar yapılıyorsa da, beyin dokusunda ödeme yol açan çok büyük hacimli tümörlerde, ameliyatta mikroskobu da kullanmamız gerekebiliyor.” diyor.
Özellikle beynin alt bölümünde yerleşen lezyonları tamamen endoskopik yöntemle burun girerek endoskop yardımıyla ameliyat etmenin günümüzde mümkün olabildiğini vurgulayan Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Kenan Koç, bu yöntemin faydalarını şöyle anlatıyor: “Sadece gerekli olan sınırlı kemik açılım ile hastanın ameliyat edilmesi, ameliyatın başlangıçtaki açılış ve kapanış sürelerini azaltırken, cerrahın bütün dikkatini tümörde yoğunlaşmasını sağlıyor. Lezyona doğrudan ulaşım ve açılış ile kapanış sürelerini kısaltması komplikasyonları da azaltıyor. Süre olarak klasik yaklaşımlardan daha kısa sürelerde yapılan burun içinden endoskopik ameliyatların asıl avantajı, tümöral lezyonlara doğrudan ulaşarak, beyin dokusuna daha az dokunulmasını sağlaması. Beyin dokusunu tümörü çıkardıktan sonra ameliyatın sonuna doğru görüyoruz. Standart yöntemlere göre ameliyat yeri komplikasyonları (enfeksiyon, kanama) daha düşük oluyor. Hasta konforu ve iyileşme süreci daha kısa sürede ve daha rahat gerçekleşiyor.”
Ameliyatta uygulanacak yöntemlerin, hastanın hangisine uygun olup olmadığına bakılarak belirlendiğini belirten Prof. Dr. Kenan Koç, diğer yöntemin de; kaş üzerinden kozmetik 3 cm’lik bir kesi ile küçük bir kemik pencere açarak beyin ön alt bölümde yerleşen tümörlerin ameliyatı olduğunu söylüyor. Prof. Dr. Kenan Koç “Bu ameliyatta endoskop ve mikroskop beraber kullanılmaktadır. Minimal invaziv diye tanımlanan, beyin dokusuna daha az zarar veren bu ameliyatta, tümöre yakın yapılan küçük kesi, ameliyat sonrası hızlı iyileşme ve iyi kozmetik sonucu sağlamaktadır. Bu ameliyatlarda çoğu hasta 3 gün hastanede kalmaktadır. Komplikasyon gelişimi durumunda (sıvı kaçağı, enfeksiyon, kanama vb) yatış süresi uzayabilmektedir. Hastalar bir haftalık sürede normal günlük yaşantılarına dönmektedirler.” diyor.
Günümüzde artık cerrahi olarak ameliyathane altyapılarının teknik olarak güçlendiğini, ameliyat mikroskobu, endoskopik sistemler, nöronavigasyon, ameliyat sırasında ultrasound, nöromonitarizasyon ve uyanık ameliyat tekniklerinin artık beyin cerrahisi ameliyathanelerinin standardı haline geldiğini belirten Prof. Dr. Kenan Koç “Cerrahi bilgi, deneyim ve beceri ile ameliyatların etkinliği artmakta, komplikasyon oranları düşmektedir. Hiçbir teknik araç beyin cerrahının yerine geçmediğinden, beyin cerrahı bütün teknik araçları bilgi ve becerisine ekleyerek iyi sonuçları elde etmektedir. Ameliyathaneye ek olarak iyi sonuçlar ekip çalışması ile mümkündür. Anestezi, Radyoloji, Patoloji, Onkoloji, Yoğun bakım birimleri ekibi tamamlamaktadır.” diyerek multidisipliner yaklaşımın şart olduğuna dikkat çekiyor.