HABER

Bilgin'den Çukurova Grubu uyarısı

ANKARA (İHA) - Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, bankaları, kar marjlarını yükseltmek için mevzuat dışına çıkmamaları konusunda uyararak, "Çizdiğimiz sınırı sonuna kadar zorlayın; ama o sınırı geçmeyin. Tespit edersek elimizde çok çeşitli araçlar var ve bu araçların kullanımı geçmişe göre çok daha şiddetli olur. Bu uyarılardan sonra bunu görürsek sert tedbirlerini de alabiliriz, bu ceza olabilir, adli ceza da olabilir" dedi.

Bilgin, BDDK'da bir basın toplantısı düzenleyerek, Türk bankacılık sektöründeki gelişmeler ve hedeflere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Toplantının ikinci bölümünde gazetecilerin sorularını cevaplayan Bilgin, Finansal Hizmetler Kanun Taslağı'na ilişkin bir soru üzerine, taslağı kamuoyuna açarak çeşitli kesimlerden görüş aldıklarını söyledi. Yapılan eleştiriler doğrultusunda hazırlanan taslağın Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'e gönderildiğini belirten Bilgin, "Burada devrim niteliğinde pek çok hüküm var. Tüm tedbirler alındıktan sonra bir banka düzelmediyse bunun tasfiyeye tabi tutulması öngördüğümüz bir düzenlemedir. Bunu TMSF ile ortak düzenledik. Biz geçmiş yıllardaki 'batan bankalar, batan hayaller' tecrübesine dayanarak şuna inanmaktayız: Bankanın aktifi patronunken, pasifi devletin" dedi.
"31 Ocak tarihi, Çukurova Grubu'nun Yapı Kredi Bankası'na müşteri bulması için verilen son süre. Müşteri bulunamazsa ne olacak?" sorusuna Bilgin, 31 Ocak tarihinin önemli bir tarih olduğunu vurgulayarak, "Bu tarihte Çukurova Grubu'nun Yapı Kredi mülkiyetindeki yüzde 20 oranındaki Türkcell Holding hisselerini ve yüzde 3 oranındaki Türkcell İletişim hisselerini alma hakkı sona ermektedir. Biliyorsunuz Türkcell İletişi'me giden yol Türkcell Holding'den geçer. Türkcell Holding'e sahip olan Türkcell'i de kontrol eder" diye konuştu. Grubun, Yapı Kredi'nin satışıyla ilgili tek başına karar alacağı sürecin 31 Ocak'ta sona ereceğini hatırlatan Bilgin, şunları kaydetti:

"Ama bunu beceremezse bundan sonra TMSF ile ortak karar olmak zorunda. Ekim 2005'ten itibaren ise TMSF tek başına her türlü bankayı satma yetkisine sahip. Üçüncü husus ise, Aralık ayında grubun Yapı Kredi Bankası'na ödemesi gereken 100 milyon dolarlık bir tutar vardı. Bu üç hususu bir arada dengeleyip, 31 Ocak tarihini gözlemliyoruz. Küçük donmuş bir su birikintisi düşünün. Grup şu anda bu buzun üstünde yürümekte. Su birikintisinin ortasında buz çok ince olur. Biz grubun karşıya sağ salim geçmesini istiyoruz. Ama buz kırılırsa soğuk sulara gömülecek olan gruptur. Biz iyi niyetliyiz ve grubun da iyi niyetli olduğunu ve 31 Ocak'ı sorunsuz geçireceğini düşünüyoruz."

Bir soru üzerine, bankaların mevzuat dışına çıkmaması konusunda uyarılarını yineleyen Bilgin, karlılık ve hedeflerin gayet doğal olduğunu; ama bunun kendilerinin çizdiği sınırlar içinde olmasını istedi. "Hiçbir şekilde bizim bilmediğimiz aktif ve serbest görünen; ancak bir şekilde bazı sözleşmelerle yurtdışındaki bankalarla bağladığınız kağıtlarınız olmasın" diyen Bilgin, şöyle devam etti:

"Uyarımı devamlı yapıyorum. Çizdiğimiz sınırı sonuna kadar zorlayın; ama o sınırı geçmeyin. Tespit edersek elimizde çok çeşitli araçlar var ve bu araçların kullanımı geçmişe göre çok daha şiddetli olur. Biz bankalarımıza bir ağabey gibi yaklaşmaya çalışıyoruz. Bu uyarılardan sonra bunu görürsek sert tedbirlerini de alabiliriz, bu ceza olabilir adli ceza da olabilir."

BANKACILIK SİSTEMİ 10-15 YILDAN BU YANA İLK DEFA KREDİLERE, MENKUL DEĞERLERDEN DAHA FAZLA ÖNEM VERİYOR Bilgin, kredi kartının, para yokken değil, varken ya da para beklentisi varken kullanılması gereken bir araç olduğunu belirterek, "Vade yapısına bakmadan 18-20-24 ay kredi kartına taksit yapan bankalarımızın, bunu nasıl yaptıklarını ben otoritenin başı olarak anlamakta güçlük çekiyorum" dedi.

Bilgin, "Türk Bankacılık Sektöründe Gelişmeler, Bekleyişler ve BDDK" konulu basın toplantısında, 2004 yılının değerlendirilmesini yaparak, 2005 yılına ilişkin hedefleri açıkladı. Bankaların finans sektörü içindeki paylarının yüzde 92.4 seviyesinde olduğunu işaret eden Bilgin, bu oranın gelişmiş ülkelere göre oldukça yüksek olduğunu, önümüzdeki dönemde biraz düşse de bu ağırlığın devam edeceğini beklediklerini kaydetti. Bankacılık sektörünün GSMH içindeki payının yüzde 70'ler seviyesinde olduğunu ve bunun gelişmiş ülkelerde birkaç katına çıktığını belirten Bilgin, "Ancak önümüzdeki dönemde siyasi ve politik istikrarla birlikte bunun büyüyeceğine inanıyorum. Bu durum bankacılık sisteminin potansiyelinin yüksek olmasının haberini vermektedir" diye konuştu.

Türkiye ve AB'deki bankacılığa ilişkin bilgiler de veren Bilgin, kamu bankalarının payının Türkiye'de yüzde 33.3 seviyesinde bulunurken, AB'de yüzde 7.8 olarak hesaplandığını bildirdi. Bilgin, kamu bankası olan ülkelerde kamu bankalarının toplam sektör içindeki payının AB ülkelerinde yüzde 20'ler seviyesinde olduğunu vurguladı. Türk bankacılık sisteminin 10-15 yıldan bu yana ilk defa, kredilere, menkul değerlerden daha fazla önem verdiğini ifade eden Bilgin, bunun önümüzdeki dönemin en belirleyici bankacılık aktivitelerinden biri olacağını belirtti.

"AMACIMIZ BANKALARIN ÖNÜNÜ KESMEK DEĞİL" Finansal Hizmetler Kanun Taslağı'na ilişkin olarak bankacılık sektörü temsilcileriyle görüşmelerin devam ettiğini, muhtemelen gelecek ayın ortalarında kanun taslağını Bakan Şener'e arz edeceklerini kaydeden Bilgin, amaçlarının bankaların önünü kesmek olmadığını dile getirdi. Bankalarımız arasında olmayan standardın tüketiciye yansıdığına dikkat çeken ve kendilerine gelen şikayetlerin çok önemli bölümünün, kredi kartıyla ilgili farklı banka uygulamaları olduğunu belirten Bilgin, "Yapmak istediğimiz, sadece genel ilkeler koymaktır ve kartın kullanımına daha da teşvik edici düzenlemeler getirmektir" şeklinde konuştu. Türkiye'de de yaygın bir şekilde

kullanılan 'taksit kart' konusunu da değerlendirdiklerini belirten Bilgin, şöyle devam etti:

"Bu konuyu bir kanun maddesi haline getirmeye gerek yok. Çünkü esnekliği kaybedecek. Bir kere kullanılan maddelerin kredi kartıyla taksitlendirilmesine ilişkin birtakım düzenlemeler yapma gereği duyuyoruz. Ama bizim önem verdiğimiz, bankaların aktif kalitesinde şu an görülmeyen risklerin, iyi giden durumun ileride tersine dönmesini engelleyecek anlamda gerekli önlemleri almaktır. Kredi kartı, para yokken değil, varken ya da para beklentimiz varken kullanılması gereken bir araçtır. BDDK yakından izlemektedir. Bankaların bu anlamda aktif-pasif vade uyumu önemlidir. Bu vade yapısına bakmadan 18-20-24 ay kredi kartına taksit yapan bankalarımızın, bunu nasıl yaptıklarını ben otoritenin başı olarak anlamakta güçlük çekiyorum."

Bilgin konuşmasını, "Güçlü kurumlar kendilerine seçenek yaratırlar. Zayıf kurumlar ise, sunulan seçeneklerden birini seçmeye çalışırlar" sözleriyle bitirdi. Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Bilgin, bir soru üzerine, Kentbank ve Demirbank ile ilgili fiili ve hukuksal imkansızlık olduğunu gördüklerini, bunu da her iki tarafa ilettiklerini söyledi. BDDK'nın bağımsızlığıyla ilgili soruya ise Bilgin, "Şu anda bağımsızız. Hiçbir dönemle karşılaştırmayacak kadar bağımsızız" karşılığını verdi. Bilgin, medya patronluğu ve banka sahipliğiyle ilgili bir soru üzerine ise, gönderdikleri taslakta böyle bir maddenin olmadığını ifade ederek, bunun Avrupa'da medyayla ilgili kanunda yer aldığını söyledi.

Denetim ve murakıplara ilişkin bir soru üzerine, denetimin ve gözetimin kimsenin tekelinde olmadığını dile getiren Bilgin, kendi içlerinde de yeniden yapılanmaya gittiklerini, BDDK'daki 13 daire başkanının 5'inin murakıp kökenli olduğunu ve kurumundaki çalışmaların 'tıkır tıkır' yürüdüğünü sözlerine ekledi.

En Çok Aranan Haberler