Bilim İnsanları Dayanışma Derneği (BİDDER), Gezi Parkı çevre düzenlemesine tepki olarak başlayan ve ülkenin çeşitli yerlerinde devam eden olaylarla ilgili, “Gösteri ve ifade özgürlüğü toplumun önemli dinamiklerindendir ancak bu hakkın kullanılması toplumu dinamitlememelidir” uyarısında bulundu.
31 Mayıs’ta Taksim’deki Gezi Parkı çevre düzenlemesine tepki ile başlayan ve ülkenin çeşitli yerlerinde devam eden olaylarla ilgili Bilim İnsanları Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu tarafından yazılı bir açıklama yapıldı. Açıklamada, vatandaşların devlet politikasını şekillendirmede eşit haklara sahip olduğu bir yönetim şekli olan demokrasi ile yönetilen toplumlarda bireyin ve toplumun kalkınması, huzurlu toplumsal hayat ve herkesin haklarına saygı gösterilmesinin esas olduğuna dikkat çekilerek, “Yönetim de toplumu oluşturan bireylerin özgür iradeleri ile kullandıkları oylarla seçilir. Bu yürütme erkini dengeleyen yasama ve yargı erklerinin de bulunmasıyla güçler ayrılığı esası gerçekleşmiş olur ve yönetim yapısı tamamlanır. Bu çerçevede Taksim’de başlayan olaylar tahlil edildiğinde yerel olarak İstanbul Belediye Meclisinin değişik siyasi görüşlere sahip bütün üyelerinin oybirliği ile aldığı bir çevre düzenleme kararına tepki gösteren gruba karşı yapılan ve hükümet yetkililerince de ‘aşırı’ olduğu kabul edilerek özür dilenen kolluk kuvvetlerinin müdahalesi sonrası gelişen olayların özellikle büyük şehirlerde bireylerin ve toplumun günlük yaşamını, hak ve özgürlüğünü engelleyen, kamu mallarına ve ‘çevreye zarar veren’ boyutlara ulaştığı görülmektedir” denildi.
“Gösteri ve ifade özgürlüğü toplumun önemli dinamiklerindendir ancak bu hakkın kullanılması toplumu dinamitlememelidir” denilen açıklamada, masum isteklerle başlayan gösterilerin, kanundışı gruplarının girmesi ve kışkırtmalar sonucunda herkesin kullandığı ortak alanları tahrip eden, kamu ve özel mallara zarar veren, esnafın ticaretini, vatandaşın günlük hayatını engelleyen boyutlara ulaştığına dikkat çekilerek şöyle denildi:
“Bu sebeple çevreci hassasiyetlerle başlayan bir hareketin kanundışı gruplarca mecrasından çıkarılarak çevreye ve insanlara zarar verir hale gelmesi, olayın masumiyetini kaybettiğini göstermektedir. Ayrıca kendilerini ‘Taksim’i savunanlar’ olarak tanımlayanların Taksim ile hiç ilgisi olmayan 3. köprü, 3. havalimanı, kürtaj gibi konuları dile getirmeleri ve yeniçeri tavrıyla ‘kelle istemeleri’ olayların çevre duyarlılığının ötesinde çok farklı boyutlarının olduğunu göstermesi bakımından manidardır. Duyarlı vatandaşlarımızın kendi taleplerini dile getirirken dikkatli ve ölçülü olması toplumu terörize etmeye yönelik kişilerin oyununa gelmemesinin yanında yürütme gücünü elinde bulunduran devlet ve hükümet yetkililerinin de güçlerini şefkate dönüştürerek kullanmaları toplumsal barışın sağlanması, ülkemizin birliği ve geleceği açısından önem taşımaktadır.
Özellikle gençlerimiz açısından bugünler hassas günlerdir. Gençlerimizin hayat rotalarını belirleyen ve eğitimlerinde önemli bir dönüm noktası olan lise ve üniversite sınavlarının yapılacağı günlerde bulunuyoruz. Bu sebeple yetkili yetkisiz herkesin daha serinkanlı şekilde nüfusumuzun yüzde 70’ini oluşturan gençlerimizin ve ülkemizin geleceğini düşünerek sağduyulu hareket etmesi gereklidir. Bir ‘turnusol kağıdı’ gibi bazı konuların netleşmesini sağlaması ve sivil toplum gücünü göstermesi bakımından iyi tahlil edilmesi gereken bu olayların başka çatışmalara sebebiyet vermeden sona ermesi ve küresel ölçekte güçlü bir aktör olan Türkiye’nin sivil toplum unsurlarıyla beraber huzurlu bir şekilde yoluna daha da güçlenerek devam etmesi dileğimizdir. Birlikteliğimiz en güçlü zenginliğimizdir.”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz