Son yıllarda ortaya çıkan bulaşıcı türleriyle en tehlikeli hastalıklardan biri olarak görülen gribin, bilinçsizlik ve yaşam şartlarıyla ilişkili olduğu belirtiliyor. Çok ağır tempoda çalışma, sigara ve alkol tüketimi, uykusuzluk, stres ve beslenme yanlışlıkları ve gıdalar içindeki katkı maddelerinin vücut direncini düşürdüğünü ifade eden uzmanlar, bunun da gribe çabuk yakalanılmasını sağladığına dikkat çekiyor. Ayrıca, vücut direncinin bozulmasıyla zatürree, orta kulak iltihabı ve sinüzit gibi hastalıkların da ortaya çıktığı ifade ediliyor.
Samsun Sağlıklı Yaşamı Destekleme Derneği (SAYMER) Başkanı ve Özel Mediva Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Nimet İğci, hastalıkla mücadelede yanlışlıklar yapıldığına dikkat çekti. İğci, gelişigüzel tedavi yöntemlerinin sağlığa zarar verebileceğini kaydetti. Etkili bir aşının, grip virüsünün, çok cinsinin bulunması ve devamlı huy değiştirmesi sebebiyle bulunamadığını söyleyen Uzm. Dr. İğci, ‘’Grip, virüslerle bulaşabilen, salgınlar yapabilen, belli yaş gruplarında ölümle dahi sonuçlanabilen, yan etkileri olabilen, sekel bırakılabilen bir enfeksiyon hastalığıdır. Onun için hastalık gelmeden önce önlenmesi büyük önem taşır. Gribin çok cinsli olması, mikrobunun devamlı huy değiştirmesi sebebiyle ömür boyu bağışıklık sağlayabilen bir aşı yapılamıyor. O nedenle mevcut aşılar kısa ömürlüdür. Koruyucu özelliği ileri yaşlarda azalmakta olup yapılması gerekiyorsa her yıl yapılmalıdır.‘’ dedi.
SAYMER Başkanı İğci, aşının, risk grubundaki sağlık personeli, öğretmenler, askerler, emniyet güçleri ve çok sık seyahat edenler hariç herkese yapılmasının gerekli olmadığını söyledi. İğci, 65 yaşın üzerindeki yaşlılar, 6 ayın üzerindeki çocuk yaş grubu ve doğuştan kronik kalp, böbrek hastalığı, astım hastalığı olanlara ve bağışıklık sorunu olanlara grip aşısının yapılmasının ise faydalı olacağını vurguladı. Gribin geçmesi için yanlış uygulamalar yapıldığına dikkat çeken İğci, ‘’Antibiyotik kullanımının gribe karşı bir yararı yoktur, hatta zararı olabilir. Halsizlik, iştahsızlık, kırgınlık, eklem ağrıları, ateş, öksürük gibi belirtiler varsa belirtiye yönelik tedaviler yapılabilir. İlaçların yanında destek tedaviler uygulanabilir. En güzel destek tedavi istirahattir. Bol sıvı alınması, taze meyve sebze tüketilmelidir. Gerekli görülürse anti viral ilaçlar kullanılabilir. Yapılan yanlışlıklardan birisi de griple nezlenin birbiriyle karıştırılmasıdır. Grip, çok ciddi bir hastalıktır. Soğuk algınlıklarından ayırt edilip ciddiye alınmalıdır. Bir de gribin bulaşmaması konusunda hassas değiliz. Gelişmiş toplumlar toplu yerlerde bulunmuyor, dışarı çıkmıyor. Temizliğe önem veriyorlar ama biz de bu davranışları pek göremiyoruz. Gribe yakalan bir kişi rahatlıkla sinemaya gidebiliyor, tokalaşabiliyor, birbirine sarılabiliyor." şeklinde konuştu.
Grip ile yaşam şartları arasında bağ olduğuna da değinen Uzm. Dr. İğci, ‘’Her hastalık gibi grip de iş verimini düşürüyor. Bu anlamda insanlar iş veriminin düşmemesi için çabuk ayağa kalkmak istiyor. Çok ağır tempoda çalışmalar, sigara, alkol, uykusuzluk, stres ve beslenme hataları, gıdalar içindeki katkı maddeleri vücut direncini düşürmeye başladı. Bu da hastalığın çabuk kapılmasına neden oluyor. Vücut direncinin bozulmasıyla zatürree, orta kulak iltihabı ve sinüzitle çok karşılaşıyoruz.‘’ ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz