ANKARA (ANKA)- Ankara Barosu Başkanı Vedat Ahsen Coşar, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan imzasıyla Adalet Bakanlığı'na gönderilen bir yazıyla bazı bilirkişilerin yargıç yerine Maliye Bakanlığı tarafından görevlendirmesinin öngörüldüğünü açıkladı.
Coşar bu durumu Anayasal düzenin bugünü ve geleceği açısından son derece tehlikeli olarak değerlendirdi. Coşar yaptığı yazılı açıklamada, bilirkişilerin tayini konusunun Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası tarafından belirlendiğini ve yasayla "davanın taraflarının ittifak edemememeleri halinde bilirkişinin doğrudan yargıç tarafından atanacağının hükme bağlandığını anımsattı.
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan imzasıyla Adalet Bakanlığı'na ve Adalet Bakanlığı tarafından da savcılara gönderilen genelgeyle, "Bilirkişi talep yazılarının; Maliye Müfettişi, Hesap Uzmanı ve Kontrolör gibi merkez denetim elemanın görevlendirilmesine ilişkin olması durumunda doğrudan Maliye Bakanlığı'na; Milli Emlak ve Muhasebe Denetmeni görevlendirilmesine ilişkin olması durumunda ilgili Defterdarlıklara; Vergi Denetmeni görevlendirilmesine yönelik olması durumunda ilgili Vergi Dairesi Başkanlıklarına" gönderilmesinin istendiğini açıkladı.
Bilirkişiyi yargıç değil ben seçerim
Genelgenin "bilirkişiyi yargıç değil ben seçerim" mantığıyla hazırlandığını savunan Coşar, "Genelge, çok açık biçimde Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası'nın 276'ıncı maddesiyle Anayasamızın 9'unvu ve 138/2'inci maddeleri hükümlerine ve yürütmenin yargıya müdahalesi niteliğinde olmakla da 'kuvvetler ayrılığı' ilkesine aykırıdır" dedi.
Coşar açıklamasında şunları belirtti:
"Üst düzey yöneticilerinin tamamı yargıç ve savcı statüsünde olmakla, hepimizin ortak güvencesi olan hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı gibi üstün değerlerin korunmasında en fazla duyarlı olması gereken ve yanısıra Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası'nı yürütmekle de yükümlü bulunan T.C.Adalet Bakanlığı yetkililerinin, T.C.Maliye Bakanlığı'nın anılan genelgesini iade etmek yerine, tüm yargıç ve savcılara göndermesi, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı adına gerçekten üzücü, anayasal düzenin bugünü ve geleceği yönünden de son derece tehlikelidir."