HABER

Binali Yıldırım canlı yayında soruları yanıtladı

TBMM Başkanı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım: (4) - "Cumhurbaşkanımızın bir özelliği vardır; Sever, takdir eder ama teşekkürü içinden eder. Bu çok nadir bir şeydir ama takdir edilmek insanı çok mutlu ediyor" - "Bugün İzmir'in yüzde 60'ı, İstanbul'un yüzde 40'ı-50'si sağlıksız, depreme dayanıksız, imar yanlışlıkları olan yapılardan oluşuyor. İstanbul'da deprem dönüşümüne şiddetle ihtiyaç var. Bu kısmen yapıldı ama çok acil dönüşmesi gereken 30 bin yapı var" - "Kentsel dönüşümün gönüllü dönüşüm olması lazım. Hiç kimse istemediği bir dönüşüme zorlanmayacak" - "Eğer İstanbullu beni başkan olarak seçerse benim vaadim şudur; Plan tadilat değişiklikleri, benim meclisimde ilk gündem maddesi olmayacak. Yani ısmarlama, kişiye özel plan tadilatları yer almayacak"

İSTANBUL (AA) - TBMM Başkanı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, "Eğer İstanbullu beni başkan olarak seçerse benim vaadim şudur; Plan tadilat değişiklikleri, benim meclisimde ilk gündem maddesi olmayacak. Yani ısmarlama, kişiye özel plan tadilatları yer almayacak." dedi.

A Haber'de "Binali Yıldırım ile Özel" programına katılan Yıldırım, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la 70'li yılların sonundan başlayan yol arkadaşlıklarının bugüne kadar devam ettiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'la İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden, TBMM başkanlığına kadar olan sürede beraber çalıştığını ifade eden Yıldırım, şöyle konuştu:

"Görev sürem içerisinde önemli birkaç olay yaşadık. Bunlardan biri 40 gün geçtikten sonra 15 Temmuz hain darbe girişimi. Hemen arkasından başlayan anayasa değişikliği, parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçiş süreci. Halk oylaması. O arada PKK terörüyle, FETÖ ile mücadele, Afrin Harekatı, Fırat Kalkanı Harekatı ve ekonomide yapılan çok önemli işler. İki yılda belki de 20 yıla sığabilecek olaylar yaşadık. Ben hep o sürede şunu söylerdim: Ya bu ne biçim işmiş, ne biçim başbakanlık, keyfini süremedik. İki yılda başımıza gelen pişmiş tavuğun başına gelmedi. Bütün bu süreçlerde ve sonraki süreçte de Cumhurbaşkanımız hep bize güvendi, biz ona güvendik ve memleketin zor günlerinde omuz omuza vererek bu sıkıntıları aşmayı başardık. Bana duyduğu güvenden dolayı teşekkür ediyorum. Cumhurbaşkanımızın bir özelliği vardır; Sever, takdir eder ama teşekkürü içinden eder. Bu çok nadir bir şeydir ama takdir edilmek insanı çok mutlu ediyor."

Yıldırım, Cumhurbaşkanının takdir etmesiyle ilgili Marmaray'ın açılışında yaşadığı bir anısını şöyle anlattı:

"Açılıştan sonra kendisine (Recep Tayyip Erdoğan) bir hediye verdik. Hediye de Sultan Abdülhamid döneminde Üsküdar’dan Sirkeci’ye deniz altından Marmaray’ın 1904 yılında çizilmiş projesi. Fransızlara çizdirilmiş. Onun temsili projesinin tablosunu verdim, aldı sonra elimi tuttu çekiyor. Ben çekiyorum, o çekiyor, ben çekiyorum o çekiyor. 'Yav niye çekiyorsun, ver elini' dedi. 'Ne yapacaksınız efendim' deyince, 'Elini havaya kaldıracağım, teşekkür edeceğim' dedi. Çok alışık değiliz dedim. Sağ olsun Cumhurbaşkanımız çok çalışır, çalışmayı çok sever, rahatı hiç sevmez ama rahat edenleri de hiç sevmez. Onunla çalışmak çok keyifli ama bir o kadar da kolay değil."

- "Yedi tepeli İstanbul'a 7 tane eser yaptık Cumhurbaşkanımızla beraber"

Bugüne kadar 17 yıldır çeşitli görevlerle millete hizmet ettiğini hatırlatan Yıldırım, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın eksik kaldığını, İstanbulluların duası ve desteğiyle başarılı olurlarsa doya doya hizmet edeceklerini söyledi.

İstanbul'a neden talip olduğuyla ilgili de konuşan Yıldırım, şöyle konuştu:

"Neden İstanbul? İstanbul orta okul öğrencisi Binali'yi, Binali Yıldırım yapan şehirdir. Dolayısıyla bu şehre bir borcumuz var ve bu borcu ödememiz lazım. Bugüne kadar boş mu durduk? Yedi tepeli İstanbul'a 7 tane eser yaptık Cumhurbaşkanımızla beraber. Ankara'dan İstanbul'a gelen hızlı tren, üçüncü Boğaz köprüsü, Marmaray, Avrasya Tüneli, dünyanın en büyük havalimanı, İstanbul-İzmir Otoyolu ve Osmangazi Köprüsü, Kuzey Marmara Otoyolu. Bir de sekiz var, dünyanın en uzun köprüsü olan Çanakkale köprüsü ve o da 2022'de bitecek. Bu da İstanbul'u ilgilendiren bir proje."

AK Parti'nin 11 maddelik manifestosu içerisinde bulunan 'Yatay Şehirleşme' üzerine konuşan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yatay şehirleşmeden kastım, herkesin İstanbul'un manzaralarından istifade etmesidir. Şehircilik açısından yukarıya doğru yapılaşma komşuluk ilişkilerini de zayıflatıyor. Yüksek katlı bina ve sitelerde insanlar birbirlerini tanımıyor, birbirlerine gitmiyor. Aynı binada yaşıyor ama birbirlerine yabancılar. Mutlaka yatay yapılaşma ada bazında olacak ve adada yaşam alanları, yeşil alanlar, ulaşım konuları çözülecek. İstanbul'da var mı? Kısmen var. Maalesef kötü bir alışkanlığımız var, Türkiye'nin bütün büyük şehirlerinde önce büyük paralar harcayarak berbat ediyoruz sonra da yıkarak onu abad ediyoruz. Bu çok maliyetli bir iş, maalesef bunun önüne geçemiyoruz. Geçebilsek bugün İzmir'in yüzde 60'ı, İstanbul'un yüzde 40'ı-50'si sağlıksız, depreme dayanıksız, imar yanlışlıkları olan yapılardan oluşuyor. Kentsel dönüşüm denilen şey, İstanbul için depremsel veya dayanıklılık dönüşümü olarak anlaşılması lazım. İstanbul'da deprem dönüşümüne şiddetle ihtiyaç var. Bu kısmen yapıldı ama çok acil dönüşmesi gereken 30 bin yapı var."

Binali Yıldırım, kentsel dönüşüm konusundaki tartışmalara da değinerek, "Kentsel dönüşümün gönüllü dönüşüm olması lazım. Hiç kimse istemediği bir dönüşüme zorlanmayacak." dedi.

Tek tek bina dönüşümü yerine bir ada, bir mahalle dönüşümü yapmanın daha doğru olduğunu vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti:

"Aksi halde imar uyumsuzluklarını yaşama durumuyla karşı karşıya kalırız. Şehir planlamaları üzerinde en fazla durulması gereken konu. Yani, 'Aklıma geldi, ben binayı kafama göre yıkayım, imar değişikliği yapayım. Beş katlıysa 15 katlı yapayım.' Böyle bir plan anlayışını asla benimsemiyoruz. Eğer İstanbullu beni başkan olarak seçerse benim vaadim şudur; Plan tadilat değişiklikleri, benim meclisimde ilk gündem maddesi olmayacak. Yani ısmarlama, kişiye özel plan tadilatları yer almayacak. Daha bütüncül, uzun vadeye yayılı planlar olacak. Açık parsel bazlı plan değişiklikleri. Bu benim dediğimin başka türlü bir ifadesi. Bu haksızlık demek. Yani aynı mahallede bakıyorsunuz binalar yan yana dizilmiş, bir tanesi böyle kazık gibi yukarı doğru gitmiş. Ne oluyor, öbürlerinin hakkına tecavüz etmiş oluyor. Bunun olmaması lazım. Haksız kazanca da sebep. Bunlar oldu mu, oldu. İnsanın olduğu yerde maalesef hata da oluyor. Cumhurbaşkanımızın İstanbul için söylediği bir laf var, bunu dillerine doladılar, 'Efendim itiraftır bu' diye. Cumhurbaşkanımız da bir özeleştiri yaptı, bir tehlikeye dikkat çekti. Bütün belediyelerde oluyor bu."

(Sürecek)

En Çok Aranan Haberler