Ruh hastalıkları kategorisinde değerlendirilen bipolar bozukluk, hastalarda risk taşıyan davranışlara neden olduğu için mutlaka tedavi gerektiren bir sağlık sorunudur. Hastaların ilişkileri, kariyerleri, kadar pek çok alandaki statülerine zarar verebilecek düzeyde bir hastalıktır. Manik depresif bozukluk veya manik depresyon gibi farklı isimlerle de anılır. "Ruh halindeki değişiklikler" olarak ifade edilir.
Manik; konuşkan, umursamaz, enerjik, aşırı düzeydeki hareketlilik gibi davranışların gözlendiği bir evredir. Bu davranışların ardından sinirlilik, ağlama, üst düzey kızma, kapana kısılma hissi ve öfke gibi nöbetler geçirilir. Hastanın ilk evrede geçirdiği duygulara zıt olan bu tür olumsuz duygular aslında her insanda görülebilen depresyonun da belirtileri arasındadır. Dolayısıyla hastalarda bipolar bozukluk olup olmadığını tespit etmek biraz zordur. Hekimin hastayı gerçek anlamda analiz etmesi ve bir sürece bağlı olarak sergilediği davranışları gözlemlemesi gerekir. Ayrıca tanının konulması aşamasında hasta yakınından ve hastanın bizzat kendisinden yaşam öyküsü ve hastalığa dair birtakım soruların cevapları da mutlaka dinlenmelidir.
Dünya üzerinde her 50 kişiden 1-2 kişisi bipolar rahatsızlığa yakalanıyor. 15-24 yaş arası gençler, hayat ve ruh hali karmaşası dolayısıyla daha fazla tehdit altındadır. Genellikle ergenlik döneminde başlar ve yaşamın ilerleyen dönemlerinde hastanın durumuna bağlı olarak devam edebilir. Duygu durumlarının yükselmesi ve ani olumsuz düşüşlerin devam etmesi hastalığın her geçen gün daha fazla ilerlemesine yol açabilir. Erkek ve kadın fark etmeksizin herkeste eşit olarak görülür. Hastalığın görülme riski ırk ve cinsiyete göre değişiklik göstermez.
Tıp biliminde bipolar bozukluğun kesin ve net nedeni bilinmez. Ancak yapılan birtakım araştırmalar hastalığın bazı bulgulardan kaynaklandığını ortaya koyar. Ruhsal sağlık problemi şeker, kalp veya akciğer gibi diğer hastalıklar gibi tıbbi bir sağlık problemidir. Hastanın beynini olumsuz yönde etkiler. Toplumda bazen hastanın kendini manik depresif davranışlara sürüklediği söylenir. Ancak bu tamamen yanlış bir bilgidir. Neticede kimse bilerek ve isteyerek bu rahatsızlığı yaşamak istemez.
Yapılan araştırmalar bipolar bozukluğun kalıtım yolu ile geçebileceğini ortaya koyuyor. Hastalığa yakalanan bireylerin en az bir akrabasında depresyon ve bu tür ruhsal problemlerin baş gösterdiği tespit edilmiştir. Ancak bireylerde henüz sorunlu olan genler belirli değildir. Dolayısıyla bu tür hastalıkları yaşan kişilerin gelecekteki çocuklarında bipolar bozukluk görülme riskine dair tam olarak bir oran söylenemez. Ayrıca alkol ve madde bağımlısı kişilerin de yaşamış olduğu duygu değişimleri ruhsal bozukluklara yol açabilir. Birinci derece yakın akrabalarında ruhsal bozukluk yaşanmış kişilerin bipolar bozukluk riski her zaman mevcuttur. Hastanın eğitim tarzı ve geçirmiş olduğu travmatik olaylar bipolar bozukluğun ortaya çıkışını hızlandırabilir.
Ruh hastalıklarının hemen hemen hepsinde olumsuz etki yaratan stres, bipolar bozukluk durumlarında da gözlenebilir. Örnek vermek gerekirse, doğum günü, parti gibi organizasyon geceleri aslında mutlu ve eğlenceli anlardır. Ancak herkes için bu durum geçerli olmayabilir. Bipolar hastaları telaşın hakim olacağını ve insanlara adapte olmakta zorlanacağını düşünerek bu gibi organizasyonlarda strese girebilir.
Boşanma, durmadan vardiyalı çalışma, mali sorunlar, aile etkenli çatışmalar ise özel yaşama özgü problem örneklerindendir. Dolayısıyla bu tür can sıkan sorunlar da yine bipolar bozukluk hastalığını tetikleyebilir. Ayrıca çok fazla stresli ortamlarda yaşanması farklı atak durumlarını da meydana getirebilir. Hasta bu tür atakların stresten kaynaklandığını ve normal zamanlarda stresli anların oluşmadığının farkındadır. Uykusuzluk, gece veya gündüz vakitlerinde durmadan hareket halinde kalmak da hastalığın oluşumunu etkileyen başlıca problemler arasındadır.
Toplumda her kişinin ruhsal anlamdaki bozukluklara yakalanma riski farklıdır. Evlenme, boşanma, hamilelik, ergenlik çağı ve okul bitirme gibi yaşamsal faktörler stresi doğrudan etkiler. Eğer hasta bu sayılan riskli durumlardan birkaçını yaşıyorsa ve başa çıkma imkanı yoksa depresif epizot ortaya çıkabilir. Kişinin hastalık eğilimi düşükse ancak çok stresli durumlarda hastalığa yakalanabilir. Hastalık eğilimi çok yüksek düzeyde olduğunda, en küçük stresli durumlarda dahi ruhsal çöküntüler yaşanabilir. Ancak eğilim normal düzeyde ise yüksek stres yoğunluğunda dahi ruhsal hastalıklarla mücadele edilebilir.
Bipolar bozukluk önceki stresli yaşantılar, duygusal zorlanmalar ile doğrudan bağlantılıdır. Geçmişte yaşanan birtakım stresli durumlar, ilerleyen dönemlerde daha riskli ve yoğun şekilde etkisini gösterebilir. Dolayısıyla keskin ve ağır stres yaşantıları gelecekte yüksek düzeyde kırgınlıklar yaratabilir. Kişinin beyin metabolizması, geçmişteki derin biyolojik yara izinden dolayı gelecekte daha hassas düzeyde etkilenir. Bu nedenle ruhsal yapısı da daha stresli hale gelir.
Bipolar bozukluğun araştırılmasında sadece stres ve genetik faktörlü etkenler yoktur. Çevresel ve biyolojik birtakım farklılıklarına bağlı olarak da bipolar bozukluk oluşabilir. Araştırmalar, mani ve depresyon halleri içerisinde olan kişilerin sosyal normları içselleştirdiklerini ortaya çıkarmıştır. Ayrıca özdeğer duygusunun yetersiz gelmesi de yine antropolojik etmenler arasındadır.
Hastalığa ait hassaslık düzeyi daha önceki olumsuz deneyimlerden etkilenebilir. Mani ve depresyon aynı zamanda içsel duygu durumlarının dengelenmesinde de önemli bir rol oynar. Mani, korku ve kaygı düzeyini öteleyerek kişide birtakım rahatlamalar sağlayabilir. Depresyon ise umutsuzluk veya intihar düşüncesi gibi olumsuzlukları bloke ederek hastaya destek olur. Dolayısıyla bipolar bozukluk nedenleri araştırılırken antropolojik etmenler de göz ardı edilmemeli ve mutlaka dikkate alınmalıdır.
Ataklar halinde seyreden bipolar bozukluk genellikle sinsi bir şekilde başlar. Manik nöbetlere kıyasla daha uzun sürelidir. Hastalığın belirtileri depresyon evrelerine göre farklılık gösterir. Yani ilk mani evresi ile son depresyon evresinde aynı belirtiler gözlenmez. Son evredeki ataklar ve belirtiler daha yoğun şekilde yaşanır. Manik ataklar ve taşkınlıklar en önemli bulgular arasında yer alır. Kendini yaralama, kesme ve olumsuz duygulara yatkınlık gibi birtakım komplikasyonlar oluşabilir.
Dikkat eksikliği, bipolar hastalığına yakalanan kişilerin her zaman yaşadığı bir sorundur. Sıradan bir işe bile odaklandıklarında uzun süre dayanamazlar. Hemen sıkılma ve bıkma gibi birtakım duygular içerisine girebilirler. Hastalığın ilk evrelerinden itibaren kendini gösteren belirti, tanının konulması konusunda da oldukça önemlidir.
Mental hastalıklar arasında yer alan bipolar bozukluk, ilerleyen evrelerde ciddi birtakım girişimlere sebebiyet verebilir. Bunların başlıcası intihar eğilimidir. Hasta, kendi ruhsal durumunu düşünerek sık sık sıkıntı yaşar ve çözülemeyeceği düşünerek intihara kalkışabilir. Zihinlerinde devamlı ölüm korkusu yatar. En küçük bir baş ağrısında dahi öleceklerini ve artık yaşamlarının sonunun geldiğini düşünerek ağlamaya başlarlar.
Hastanın kendisini endişeli, korkulu ve sıkıntılı hissetmesi başlıca bipolar bozukluk belirtileri arasındadır. Çünkü hastanın aklından sürekli olarak olumsuz düşünceler geçer. Olabilecek olumsuz olaylardan korkarak kaygılanır. Hastanın kendini kontrol edemeyeceğini düşünmesi endişe etmesinin en belirgin yanlarından birisidir.
Bipolar bozukluk geçiren hastaların ruh hallerinde devamlı olumsuz duygular gizlidir. Bu nedenle günün her saatinde veya geceleri melankolik tavırlar içerisinde olurlar. Melankolik ruh halini ayrıca keyifsizlik, isteksizlik, mutlu olmama ve ağlama gibi depresif ruh halleri de takip edebilir.
Depresyon atakları, hastalığın en belirgin belirtileri arasında yer alır. Dolayısıyla depresyonun bir parçası olan ve sık sık geceleri uykuyu bölerek yaşanan halüsinasyonlar da bipolar hastalığı sürecinde kendini gösterebilir. Kişi anlık olarak farklı duygu fırtınaları geçirir ve yaşananlara çoğu zaman kendisi dahi anlam veremez.
Ruhsal bozukluk hastalıkları arasında değerlendirilen bipolar, diğer psikolojik semptomlarla etkileşim halindedir. Yani hastanın geçmişte yaşadığı ruhsal hastalıklar veya psikolojik durumlar hastalığı doğrudan etkiler. Bipolar hastalığı, yıl içerisinde birden fazla semptom yaşanmasına sebebiyet verebilir. Major depresif ataklar, manik ve hipomanik rusal bozukluk şikayetleri bu semptomlar arasındadır. Yıl içerisinde 4'ten daha fazla sayıda atak nöbetleri görülebilir. Ancak ataklar hastayı artık koma düzeyine getirmişse hasta mutlaka hekim kontrolü altında olmalıdır.
Hastalığa yakalanmış olan kişilerin en büyük problemi uykudur. Gece ataklarına bağlı olarak az uyku yaşanması oldukça normaldir. Ancak bazı hastaların günlük uyku ihtiyacından da fazla uykuda vakit geçirdikleri de gözlenir. Uykuya dair problemlerin yaşanması psikolojik sorun olması dolayısıyla normal karşılanır. Az uyku zaman zaman hastanın güne daha yorgun ve halsiz başlamasına sebebiyet verebilir. Böyle durumlarda gün içerisinde belli saatlerde uyuyarak ihtiyacın giderilmesi tavsiye edilir.
Ruhsal açıdan etkileyen bipolar bozukluğun yanı sıra panik depresif haller, depresif ataklar ve hipmanik nöbetler gibi mental sorunlar mevsimlere bağlı farklı duygu değişimleri yaratabilir. Herkeste bu gibi belirtilerin gözlenmesi beklenmez. Ancak yaşanması durumunda da altında mutlaka bipolar bozukluk hastalığının olup olmadığı araştırılmalıdır. Örneğin, hastanın ilkbahar ve yaz aylarında kendisini son derece mutlu ve huzurlu hissetmesi, sonbahar aylarında da depresif ruh haline bürünmesi gibi.
Hastalığın ilerleyen vakalarına doğru kişinin sosyal yaşantısı da olumsuz yönde etkilenir. Meslek, kariyer, evlilik ve eğitim olumsuz etkilenen başlıca statü yaşantılarındandır. Hasta iş ilişkilerinde daha başarısız olabilir, verilen işi yerine getirmekte zorlanabilir, dikkatini toplayamayabilir veya verilen iş konusunda endişeli davranabilir. Arkadaş ortamlarında çoğu zaman içe kapanık olduğu için sıkılmaya başlayabilir. Dolayısıyla bu tip olumsuzlukların yaşanması durumunda asosyallik de baş gösterir. Zaman içinde içe kapanık durumlar yüzünden arkadaşlık ilişkileri de zarar görür.
Bipolar hastalığı yaşayan kişilerde birtakım ters duygular meydana gelir. Yani kişi aslında sevinmesi gereken bir durumda sevinmez. Aksine üzülüp hüzünlenmeye başlar. Güzel ve başarılı bir işten memnun olmazlar. Mizaçları değişerek farklı bir ruh haline bürünürler. Mutlu ve sevinçli hallerde sık sık depresif yatkınlık sergilerler. Üzülme ve sıkıntı gibi olumsuz durumlarda ise gülerek ve kahkaha atarak tepki verebilirler.
İnsanlarla ve çevre ile tamamen iletişimi kesmek anlamına da gelir. Hastaya soru sorulduğunda uzun bir süre soru soran kişinin yüzüne bakabilir. Alışılmışın dışında bir ruh haline girerek tepkisiz kalabilir. Tıp bilimine göre bu durum "katalepsi" ismiyle anılır. Ayrıca herhangi bir duygusal durumda da yine tepkileri oldukça zayıftır. Bakışlarla dahi bu tepkisizlik hali anlaşılabilir.
Ruhsal hastalığın tedavi şekli ve süreci hastalığın düzeyine göre belirlenir. Hastalık her zaman risk taşıyan bir sağlık problemi olduğu için kendinizde veya yakınınızda herhangi bir belirtiye rastladığınız taktirde mutlaka bir hekime başvurmalısınız. Çünkü sorunu görmezden gelmek daha da kötüleşmesine yol açabilir. Hekim desteği almadan bipolar bozukluk hastalığı ile yaşamı devam ettirme isteği kariyerden evliliğe kadar yaşamın pek çok alanını olumsuz yönde etkiler. Bu nedenle olabildiğince erken dönemlerde tanının konulması ve tanıya yönelik tedaviye başlanması her zaman faydalıdır.
Duygu durumunu dengeleyen ilaçlar, bipolar bozukluluğun başlıca tedavi yöntemlerindendir. Hastaların ayrıca daha huzurlu ve rahat uyuması adına da bazı ilaçlar reçete edilebilir. Duygu durumu dengeleyici ilaçlar; mani, hipomani, depresyon ve birtakım karma dönemlerinin hepsinde kullanılabilir. Diğer ilaç çeşitleri de antidepresanlar ve antipsikotiklerdir. Antidepresanlar sadece depresyon dönemlerinde önerilir. Antipsikotikler ise mani ve depresyon tedavisinde kullanılırlar.
Şiddetli depresyon hallerinde tercih edilen hayat kurtarıcı bir tedavi yöntemidir. Farklı antidepresan ilaç kullanımının yanı sıra tercih edilmesinde sakınca yoktur. Ayrıca gebelere ve yaşlılara da güven içerisinde uygulanabilir. Zaman zaman ilaç tedavisine yanıt vermeyen depresyon durumlarından da başvurulabilir.
Psikolojik hastalıkların geneli aslında hastanın tedavi sürecine bizzat katılımıyla tedavi edilir. Dolayısıyla bipolar bozukluğunun tedavisinde de hasta sorununu ve şikayetlerini kendi not ederek ve kendini dışarıdan birisiymiş gibi soyutlayarak ruh halini normal düzene getirebilir.
Hastalığın kısa sürede atlatılmasında yakın ve güvenilir kişilerden yardım almak da oldukça önemlidir. Bu nedenle yardım gruplarına katılınabilir veya güvenilir sırdaş bir arkadaş ile konuşulabilir. Hastalar bu dönemde karşı tarafa yük olduğunu düşünmemelidir. Hastanın arkadaşları, ailesi ve akrabalarından göreceği ilgi ve destek kendini iyi hissetmesine yardımcı olacaktır.
Çoğu bipolar bozukluk evresinde hastaneye yatmak gerekmez. Yani hastalık ilaç ve diğer psikolojik desteklere cevap verir. Ancak kişinin hastalığı intihar girişimi oluşturacak kadar ileri düzeyde ise hastane ortamında kontrol altında tutulması doğru bir karar olacaktır.
Psikolojik bozukluk esnasında yaşanan ani yükselişler hem hasta hem de hasta yakını için zor olan bir durumdur. Hastaya her zaman motivasyon vermek ve yanında olduğunuzu hissettirmek tedavinin kısa sürede olumlu sonuçlanması açısından büyük önem taşır.
Bipolar hastaları zaman zaman yakın çevresinde olan kişilere bağırabilir veya şiddet eğilimi gösterebilirler. Her ne olursa olsun tepkinizi koruyup yakınınızın hasta olduğunu unutmamanızda yarar var. Hastalığın seyri konusunda onu bilgilendirebilir ve yatıştırabilirsiniz. Anlattıklarını dinleyebilirsiniz.
Atak nöbetleri ile kendini gösteren hastalık kısa sürede geçebilecek bir sağlık problemi değildir. O nedenle bu aşamada her zaman sabırlı olunmalı ve bu sabrınızı hastaya da hissettirmelisiniz. Böylelikle hastanın yaşamını da belli bir düzene koyabileceksiniz.