HABER

Bir babadan çocuklarına mektup

Bugün Babalar Günü, her gündoğumunda yaptığım gibi pencereden gökyüzünü seyrediyorum; uçup giden kırlangıçları, bir dağılıp bir toplanan bulutları, düşlerimden serpilip havalanıveren ipsiz uçurtmaları

Bir babadan çocuklarına mektup

Ergür Altan / erguraltan@gmail.com

Canım Kızım ve Canım Oğlum,

Şimdi uyuyorsunuz anneniz ve siz; Babalar Günü`mü kutlayacaksınız gün içinde ve yine gözlerim dolacak vereceğiniz hediyelerdeki içtenliği duyumsayınca. Bazen rengarenk kağıtlara ruhunuzu kattığınız bir resim, bazen kendi emeğiniz bir kartpostal, bazen de, iki kardeş, el ele tutuşarak bağıra çağıra söylediğiniz bir şarkı...

Körpeciksiniz ikiniz de ve çoğu arkadaşınızın, çoğu akranınızın hüner sandığı, güç sandığı, övündüğü hiçbir şeyle övünmüyorsunuz.

Bilek güreşinde yenebileceğim hiç kimse yok; böyle bir güç gösterisine gerek de yok zaten. Satranç öğrenmek bana daha cazip geliyor mesela.

Tutuştuğum bir kavga ve dövdüğüm onlarca, yüzlerce insan olmadı ömrümde. Aşımı, suyumu paylaşıp da, nice canlarla kurduğum dostlukları anlatmak mutlu ediyor beni.

Çok hızlı koşabildiğimi, çok iyi futbol oynayabildiğimi söyleyemeyeceğim; kedilere olan sevgim ve büyüttüğüm çiçekler, umarım ardım sıra size emanet edebileceğim şeylerdir.

Siyasetten anlamayan bir babanızın olması sizi üzmüyor hiç; dünya üzerindeki tüm canların, tüm hayvanların, tüm nehirlerin kardeşliğini, birliğini ve özgürlüğünü savunuyorum. Bana ne mutlu ki, siz can parçalarım anlıyorsunuz babanızı.

Kendimize ait bir evimiz ve arabamız yok; özene bezene hazırladığımız kağıt kayıklarla deniz aşırı ülkelere yaptığımız masalsı yolculukların bizi gülümseten, umutlandıran sırlı zenginliğinin farkına varılamaması üzmesin sizi lütfen.

Annenizle bir yemek yapan, annenizle bir evi temizleyen ve annenizle bir ütüden nefret eden bir babanız var; biliyorum ki, yüreciğinizi ısıtıyor ve sıcacık yapıyor bakışlarınızı bu güpgüzel dayanışmamız.

Asgari ücretle çalışıyoruz ben ve anneniz. Evimizin kirasını ödeyemediğimiz zamanlar oluyor; borçlandığımız, dara düştüğümüz, ihtiyaçlarınızı karşılayamadığımız zamanlar…

Şunu unutmayın ki, annenizi ve sizi her zaman içime bastıracağım ben. Emekçi bir aileyiz biz; ayrımcılık bilmeyen, düşler kurabilen, bütün bolluğu içten bir gülüş olan can`dan izleriz.

“Baba, kitap okuduğun zaman kitap gibi kokuyorsun” demiştin canım kızım; benden geriye bir koku kalacaksa, kitap kokusu olsun o…

Gözleri az gören, ağır işiten ve koltuk değneğiyle yürüyen babana, “hiçbir arkadaşımın babası senin gibi masallar anlatmıyor çocuklarına, biz çok şanslıyız” demiştin canım oğlum; benden geriye bir servet kalacaksa, masallar kalsın gayrı.

Canım Kızım ve Canım Oğlum,

Bugün Babalar Günü ve her gündoğumunda yaptığım gibi pencereden gökyüzünü seyrediyorum; “bugün de gülümseyecek bana çocuklarım” diyorum, bugün de bana sarılacağınızı duyumsuyorum, bugün de sizinle gurur duyacağım ve bağrıma basacağım sizi.

Gökyüzünü seyrederken, babamın gülüşünü gördüm bulutların arasından; siz uyuyorsunuz ve ben kederimin içinde bir sevinç, sevincimin içinde bir keder, ağlıyorum...

Bir mektup yazdım siz çocuklarıma; birazdan sessizce odanıza girip masanızın üzerine bırakacağım bu satırları.

Mektubumu çoğalttım kendi içimde; bir örneğini, uzaklarda bir yerden yüreciğime doluveren babama yolluyorum...

En Çok Aranan Haberler