Tüm dünya sizin etrafınızda döner, evren mutluluk şarkınıza eşlik eder. Arkadaşlarınıza yeni aşkınızı anlatırken gözlerinizin içi gülüyordur. Beyaz atlı prensini bulan her prenses gibi bulutların üzerinde dolaşır durursunuz. Sürekli görüşmek, paylaşmak, aşkınızı haykırmak istersiniz. Yakışıklı prensinizin de sizden kalır yanı yoktur tabii; o da adeta mutluluktan sarhoştur. Sizi el üstünde tutar, gözlerinizin içine bakar.
İlişkilerde ne oluyorsa, kadın kendini güvende, ilişkisini cepte hissetmeye başladığında olur! Peri masalınızın artık gerçek olduğuna inandığınızda, hatalar da birbiri ardına gelir. Her şeyin bir anda sonunun geldiği dünyada en büyük tuzak, aşkınızın ne olursa olsun bitmeyeceğini sanmaktır. Masallar küçük çocuklar içindir, öyle değil mi? Yıllarca emek verdiğiniz aşkın buhar olup uçmaması için, kadınların ilişkilerinde yaptığı hataları bilmekte fayda var!
Ne demiş Nil Karaibrahimgil: "Gülümse, erkekler pozitif kızları sever!" Ne yazık ki bırakın iki aşığın kavgasını, hastalık gibi çok daha ciddi problemlerde bile erkekler mutsuzluğu ve sürekli surat asmayı kaldıramıyor. Elbette, çok zorlandığınız anlarda hislerinizi, düşüncelerinizi maskelemeyin, içinize atmayın. Ancak sudan sebeplerle günlerce küs kalmayı da aklınızdan çıkarın. Sürekli surat asan, hiçbir şeyden mutlu olmayan ya da bir hata yüzünden günlerce keyif kaçıran kadınlar erkeklerin kara listesinde yer alıyor. Aslında çok da haksız sayılmazlar öyle değil mi? Hayat zaten yeterince zor, bir de siz erkek arkadaşınız için durumu daha da zorlaştırmayın.
Evet ne diyorduk, zorlaştırmayın! Seven insan kıskanır; ama kıskançlığın da bir sınırı, bir dozu olmalı. Eğer sürekli ensesinde olduğunuzu hissettirip, sizden bir saniye uzaklaşmasına izin vermezseniz, ondan temelli ayrı kalmayı göze alıyorsunuz demektir! Aşırı kıskançlık, karşınızdakinin kafasına poşet geçirmek gibidir, bir süre sonra havasızlıktan boğulmamak için sizden kaçması gerekir. Bu derecede kıskanmanız aynı zamanda bir özgüven problemine işaret olabilir. Kıskançlık yapayım derken, kendinizi sevgilinizin gözünde değersizleştirmeyin. Sevgilinizi birinden her kıskandığınızda, aslında istemeden onun da aklına bu ihtimali getirmiş oluyorsunuz.
Mümkünse herhangi bir konu sizi rahatsız ettiği anda dile getirin ve sorunu orada çözün. Tabii kelime sayınıza hayali bir üst sınır getirerek! Eteğinizde taşlar biriktirmek ve bir kavga anında hepsini birden dökmek yapabileceğiniz en büyük hatalardan. Erkeklerin önem vermedikleri ayrıntılar karşısında hafızaları oldukça zayıf, bu nedenle kadınların anlattığınız haklı ve gururlu destanlara "dırdır" ve "kafa ütüleme" gözüyle bakmaları da kaçınılmaz. Siz siz olun, problemleri büyüten kişi durumuna düşmeyin. Unutmayın; bazen sessiz kalmak, konuşarak anlatabileceklerinizden çok daha fazlasını anlatır.
Yapmayacağınız şeyle karşınızdakini korkutmaya çalışmayın; sürekli ayrılık resti çekmeyin! Karşı taraf restinizi görür ve "Ayrılalım!" derse ne olacağını hiç düşündünüz mü? Büyük ihtimalle sözünüzden dönemez, gurur yapar ve yok yere güzelim ilişkinizi bitirmek zorunda kalırsınız. Diğer ihtimal ise belki de daha acıdır. Deyim yerindeyse tükürdüğünüzü yalar, tehdidinizin ne kadar boş olduğunu ispatlarcasına ona geri dönersiniz. Mecbur kalmadıkça bu topa hiç girmeyin. Venüs'ten gelen naif varlıklar olarak kendinize yakışanı yapın ve sorunlarınızı tatlı dille çözmeye çalışın. Tehditle sorunların kalıcı olarak çözüldüğü ne görülmüş ne de duyulmuştur. Üstelik her ayrılık tehdidinde ilişkinizin gücünü eksiltir ve aranızdaki karşılıklı güveni biraz daha kırarsınız.
Aşırı şüpheci yaklaşmak ne kadar yanlışsa, sonsuz güvenmek de bir o kadar yanlış. "Uzun ilişkide kadın nasıl davranmalı?" sorusunun cevabı ipleri tamamen bırakmak değildir. Sadece ilişkinizde değil, tüm hayatınızda durumları biraz olsun sorgulamayı alışkanlık haline getirebilirsiniz. Saf aşık olmak da o kadar iyi bir fikir değil. Bir gözünüzü erkek arkadaşınızın üzerinde tutun, yakın arkadaşlarını tanıyın, siz olmadan nerelere gittiğini bilin. Tüm bu detaylar, birlikte hayat kuracağınız insan hakkında da size fikir verir. Sevgiliniz elbette yalanlar söyleyen biri değildir ancak yalan söylediğinde de yakalanacağını düşünerek sizden çekinmesini sağlamalısınız.
Erkek arkadaşınızın büyük ihtimalle zaten bir annesi var. Yoksa da; halası, teyzesi gibi anne yerine koyduğu biri vardır mutlaka. Yani sizin anneliğinize ihtiyacı yok, gerçekten! Sevgiliniz koruyucu annelik edin diye sizinle beraber olmuyor. Size ilk görüşte aşık olmasının nedeni de anaç bir tavuk olmanız değildi. Bunları ilişkiniz boyunca aklınızdan çıkarmayın. Kendinizi "Ne yedin, ne içtin, üşütme, hasta olma" gibi öğütlere fazla kaptırmayın. Hatta birlikte yağmurda ıslanın, üşütün, hasta olun! Sonuçta aşk böyle bir şey, arada yeri gelecek birbirinizin canını acıtacaksınız, fazla korumacılığın alemi yok! "İlişkide erkeğe nasıl davranmalı?" sorusunun cevabı herkese göre değişebilir ama nasıl davranmamanız gerektiğini mutlaka bilin. Sevgilinizi kaybetmek istemiyorsanız ona annesi gibi davranmayın.
Bir ilişkinin dinamiklerini unutup kişisel bakımınızdan vazgeçtiğinizde imparatorluğunuz da gerileme dönemine giriyor demektir. Bundan sonrası çöküş ve kapanış! Yeni başlayan ilişkide nasıl davranılmalı, nasıl giyinip nasıl görünmeli, bunu bütün kadınlar az çok bilir, ancak zaman geçtikçe ayna karşısında geçen süre azalmaya başlar. İlk günlerde kendinize gösterdiğiniz özen yerini dip boyası gelmiş saçlara, ojesi çıkmış ancak bir türlü yenilenmemiş tırnaklara bıraktığında; erkek arkadaşınızı sizden soğuduğu için suçlayamazsınız. İlişkiniz için kendinizden ve özgüveninizden vazgeçmeyin. Sonradan saçınızı süpürge ettiğiniz için vefa beklemektense siz en iyisi hiç saçlarınıza kıymayın.
Dört dörtlük giden ilişkilerin en büyük açmazı, kadında şöyle bir düşünceye sebep olmasıdır: "Her şey yolunda gidiyor işte, neden hemen evlenmiyoruz?". Bir kadının yaşına ve evlilik hakkındaki düşüncelerine göre, bu düşünce bir aylık ilişkide bile ortaya çıkabilir! Çok erken gelen birtakım taleplerle sevgilinizin gözünü korkutmayın. Karşı taraf da hayatını sizinle birleştirmeyi en az sizin kadar istemeli, mümkünse konuyu açan taraf siz olmamalısınız. O muhteşem gün gelip evlenme teklif ettiğinde, sevgiliniz cevabınızı heyecanla beklemeli. Irmağı itmeyin, akışına bırakın ve sevgili olduğunuz sürenin tadını çıkarın.