İkinci Dünya Savaşı yıllarında Sovyetler Birliği ve Nazi Almanya’sı arasında tansiyon yüksekti. Kızıl Ordu için Leningrad ciddi bir önem taşımaktaydı. Savunmayı sürdürmek isteyen Sovyetler Birliği’nin tek savunma hattı ise Ladoga Gölü’nden geçiyordu. Ladoga Gölü’nün donmasıyla birlikte bu nokta daha kritik bir önem taşımaya başladı. Çünkü silah ve mühimmat taşımı da bu donan gölün üzerinden sağlanıyordu. Bu mücadele sürecinde Leningrad halkı yeterli erzağa ulaşamadığı için açlıkla başbaşa kaldı. Açlık ve sefaletle boğuşan halk kaynatılmış deri kayışlarından çorba yapıp içiyor ya da kedi ve köpeklerin donmuş cesetlerinden alınan etlerle besleniyordu.
9 Ağustos 1942 akşamında ise Leningrad halkı cephe hattına hoparlörlerin yerleştirildiğini gördü. Sonrasında ise bu hoparlörlerden bir müzik sesi duyulmaya başlandı. Soyvetler Birliği top atışını keserek müziğin tamamen duyulmasını sağladı. Ayrıca cephedeki askerlerin radyodan yayınlanacak şarkıyı dinlemelerini istedi. Hopörlerden Şostakoviç’in 7. Senfonisi dinletildi. Bu besteyi çalan orkestradaki herkes açlıktan ölmek üzere olan halkın müzisyenlerinden oluşuyordu.
Konser orkestra şefi tarafından önceden kaydedilen bir bildirinin okunmasıyla başlıyordu. Bildiride, “Yoldaşlar! Şehrimizin kültürel tarihinde yer alacak büyük bir olay gerçekleşmek üzeredir. Birkaç dakika içinde, harikulade vatandaşımız Dmitri Şostakoviç’in ‘Yedinci Senfoni’sini duyacaksınız. Kendisi bu müthiş besteyi düşman Leningrad’a delicesine saldırdığı esnada yapmıştır… Faşist domuzların bütün Avrupa’yı bombaladığı ve Avrupa’nın da Leningrad’ın sonunun geldiğini düşündüğü esnada. Ama bu performans ruhumuzun, cesaretimizin ve savaşa hazır olduğumuzun şahididir. Dinleyiniz, yoldaşlar” sözleri yer alıyordu.
Konser başlamadan önce ise orkestranın üç üyesi açlıktan hayatını kaybetmişti. Şef Eliasberg orkestranın diğer üyelerini konser başlamadan önce tek tek bir araya toplamıştı. Onları gören halk ise göz yaşlarını tutamıyordu. Hoparlörlerden yayılan müzik ise savaş psikolojisini yenilgiden alıp daha dirençli bir hale sürüklemişti. Yarattığı muhteşem ortam işgale karşı gerçekleştirilen büyük direnişin en önemli simgelerinden biri haline gelmişti. Tam 872 gün süren Alman kuşatması ise Nazilerin bölgeden çekilip kaybetmesiyle 27 Ocak 1944’te sona erdi.