HDP Mardin Milletvekili ve Meclis'te Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu üyesi Prof. Mithat Sancar, 15 Temmuz'la ilgili ortada yanıtlanmayan sorular varken şüpheler karşısında Başbakan Binali Yıldırım ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın öfkelenerek hakaretler yağdırmasının kabul edilemez olduğunu söyledi.
“Ortada bu kadar önemli sorular varken, hükümet ve Cumhurbaşkanı kendilerinin darbeye ilişkin kurdukları hikâyeye kayıtsız şartsız inanmamızı bekliyorlar. Neden kabul edelim? Bu soruları aydınlatması gerekenler esas itibariyle hükümet ve ilgili devlet birimleridir” diye konuştu.
T24'ün haberine göre, Sancar, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun soru işaretlerini sıralayarak 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili Erdoğan ve hükümeti kızdıran "kontrollü darbe" değerlendirmesine ilişkin soruları yanıtladı.
"DARBE GİRİŞİMİNİ FIRSATA ÇEVİRMEK İÇİN OPERASYONLAR YAPILDI MI?"
Darbe girişimi gerekçe gösterilerek olağanüstü hâl (OHAL) ilan edildiğine dikkat çeken Sancar, “OHAL boyunca bu ülke ve devlet çok büyük sarsıntılar yaşadı. Yüz bini aşan insan kamudan ihraç edildi. Sayısız dernek, gazete ve yayın organı kapatıldı. Pek çok insan gözaltına alındı. Bu kadar güçlü, keyfi ve denetimsiz yetkiyi hükümet ve Cumhurbaşkanı OHAL sayesinde elde etti. Biz şimdi bilmek istiyoruz: Gerçekten OHAL'in temelinde yer alan bu darbe girişimini fırsata çevirmek için belli operasyonlar yapıldı mı? Tüm bu soruların yanıt bulması gerekiyor." ifadelerini kullandı.
"BİZİM İZLENİMİMİZ, BU DARBE GİRİŞİMİNDEN İKTİDARIN HABERİNİN OLDUĞU"
Sancar, şöyle devam etti:
"Darbe komisyonu çalışmalarına başladığında ben de bu konuda mevcut şüphelerimizi partimiz adına dile getirmiştim. Bizim izlenimimiz, bu darbe girişiminden iktidarın daha önceden haberinin olduğu ve bunu engellemek yerine harekete geçmelerini beklediği yönündeydi. Böylece iktidar, darbeciler harekete geçtiklerinde onları bastırmayı hedefleyen bir plan çerçevesinde hareket edebildi. Biz bu yönde bir tahminimiz olduğunu söyledik."
"GENELKURMAY BAŞKANI NEREDEYDİ?"
"Bu tahminimizi elbette tartışmak istiyoruz. Bunu çürütülmesini sağlayacak verilerin ortaya konmasını da elbette bekliyoruz. O nedenle çalışmalarımızı, olguları açığa çıkaracak ve bu izlenimimizi aydınlatacak şekilde yoğunlaştırdık. Tabii ki elimizde bunun için güçlü ve somut kanıtlar yoktu, ama ortada birçok soru işareti vardı. Bu soruların aydınlatılmaması halinde ifade ettiğim çerçevede kontrollü bir darbeyle karşı karşıya olduğumuz yönündeki şüphelerin daha da büyüyeceğini belirtmiştik. Sorularımız en başta 15 Temmuz günü ve gecesi tam olarak neler yaşandığını açığa çıkarmak üzerineydi. Genelkurmay Başkanı neredeydi?"
"BAZI KOMUTANLARLA PAZARLIK YAPILDI MI?"
"Kimlerle görüştü ve nasıl davrandı? MİT Müsteşarı neredeydi? Kimlerle görüştü ve ne yaptı? MİT Müsteşarı ile Genelkurmay Başkanı görüştüler mi? Görüştülerse nerede ve kaç saat konuştular? Bu sorulara verilecek cevaplar bizim için meselenin en kritik yanıydı. Çünkü ortada çeşitli iddialar dolaşıyordu. Mesela darbe girişimi başladığında ordu içindeki bazı komutanlarla iktidar arasında müzakereler ve pazarlıklar yapıldığı söyleniyordu. Acaba gerçekten bu pazarlıklar yapıldı mı? Şayet yapıldıysa, hangi çerçevede nelerin masaya yatırıldığını bilmek istiyorduk."
"DARBE GİRİŞİMİNDE ACEMİLİK GÖZLENDİ"
"Toplumda da bu soruları soran çok geniş bir kesim var. Çünkü darbe girişiminde birçok ‘acemilikler’ gözlendi ve halkta da soru işaretleri oluştu. İşin bir başka önemli boyutu da siyasi plan ve kadrolarla ilgili hiçbir bilgi ortaya çıkmaması oldu. Darbe komisyonunun çalışmaları boyunca biz bunu sürekli dile getirdik. Özellikle darbenin sadece subaylardan oluşan bir ekiple yapılmayacağını, bunun mutlaka bir siyasi hedefi ve siyasi bir planı olması gerektiğini vurguladık. Yurtta Sulh Konseyi denen grup adına okunan bildiride de bazı siyasi ve hedefler muğlak ifadelerle bile olsa dile getirilmişti."
"SİYASİ KADROLARIN KİMLERDEN OLUŞTUĞU SORUSUNA CEVAP ALAMADIK"
"Biz bu siyasi planın mutlaka aydınlatılmasını istediğimizi söyledik. İkincisi, darbe başarılı olsaydı, Bakanlar Kurulu veya Konsey gibi bir yapı mutlaka oluşturulacaktı. Sonrasında da bir Bakanlar Kurulu, Başbakan ve Cumhurbaşkanı (devlet başkanı olarak da adlandırılabilir) belirlenecekti, zira bütün darbelerde böyle oluyor. Bu darbe girişiminin siyasi planının ne olduğu ve siyasi kadrolarının kimlerden oluştuğu sorusuna hiç cevap alamadık. Hatta, komisyon çalışmaları bittikten sonra komisyon başkanı Reşat Petek, bir basın toplantısı düzenleyerek sorulan sorular üzerine 'darbenin siyasi boyutuyla ilgili bilgilere ulaşamadık' ifadesini kullandı."
"SADECE BİZ DEĞİL CHP VE MHP DE TALEPTE BULUNDU"
"Yakın zamanda Başbakan da benzer bir ifade kullandı. Böyle bir açıklamayı inandırıcı kabul etmek mümkün mü? Öte yandan biz 15 Temmuz günü neler yaşandığını aydınlatmak amacıyla en başta Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı'nı dinlemek istediğimizi söyledik. Görevdeki Milli Savunma Bakanı'nı o dönemde görev yapan diğer bazı bakanları dinlemek istediğimizi bildirdik. Sadece biz değil, CHP hatta MHP de bu talepte bulundu ve bize destek verdi. AKP'liler bu isimleri davet etmeyi ısrarla reddetti. Bu tavır karşısında neden sorusu ortada durmaya devam ediyor ve haklı olarak büyüyor."
"BYLOCK KULLANAN MİLLETVEKİLLERİ KİM?"
"Biliyorsunuz, ByLock kullanmak bu örgüte üye olmanın delili olarak kabul ediliyor ve insanları darbeyle ilişkilendirmek için bir gerekçe olarak sunuluyor. Kimlerin ByLock kullandığını devletin ilgili birimleri tabii ki araştırıyordur. Nitekim pek çok ihraç ve tutuklamada ByLock kullanıcısı olmak bir sebep olarak gösterildi. Bütün ByLock kullanıcılarının listesini yayınlamak zor olabilir, sıkıntı da yaratabilir. Ancak biz en azından başta milletvekilleri olmak üzere ByLock kullanan siyasilerin listesinin mutlaka açığa çıkarılması gerektiğini belirttik. Ortada AKP’den, CHP’den, diğer partilerden şu kadar milletvekilinin ByLock kullandığına ilişkin iddialar dolaşıyordu. Bizim bu talebimiz de yerine getirilmedi."
"ADİL ÖKSÜZ NEREYE GİTTİ?"
"Bir de Adil Öksüz meselesi var. Adil Öksüz Hava Kuvvetleri imamı olarak anılıyor ve Hava Kuvvetleri'nin de bu darbe girişiminin merkezinde olduğunu artık herkes biliyor. Adil Öksüz'le ilgili sorularımız hep boşlukta kaldı. Komisyon çalışmaları sırasında dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya bu mesele de soruldu, ‘Biz yakaladık sonra serbest bırakıldı bu bizim meselemiz değil mahkemelerin ve Adalet Bakanlığı’nın meselesi' gibi bir şeyler söyledi. Darbeyle ilişkili olduğu iddia edilen pek çok isim yakalanmışken Adil Öksüz yakalandığı halde neden serbest bırakıldı, nereye gitti, darbe girişimi öncesinde sırasında ve sonrasında tam olarak neler yaptı gibi sorular hâlâ cevapsız."
"KURDUKLARI HİKAYEYE İNANMAMIZI BEKLİYOR"
"Bu konulara ilişkin parça parça bilgiler sunuluyorsa da biz biz derli toplu bilgi istedik. Ortada bu kadar önemli sorular varken, hükümet ve Cumhurbaşkanı kendilerinin darbeye ilişkin kurdukları hikâyeye kayıtsız şartsız inanmamızı bekliyorlar. Neden kabul edelim? Bu soruları aydınlatması gerekenler esas itibariyle hükümet ve ilgili devlet birimleridir."
"BU KABUL EDİLEMEZ"
Bu sorulara tatminkar cevaplar verilmiyor ama şüpheler karşısında Başbakan ve Cumhurbaşkanı öfkelenerek hakaretler yağdırıyor. Bu kabul edilemez. Öyle hakaretle ve öfkeyle bu durumu geçiştiremezler. Ortada çok önemli ve ciddi bir mesele var. Darbe girişiminin ne kadarı iktidarın bilgisi dahilindeydi, ne kadarı değildi, bu darbe girişiminin çekirdeği olan subaylar hangi çevrelere mensuptu gibi soruların cevaplarının kamuoyuna tatminkar bir şekilde verilmesi lazım.
"KOMİSYON RAPORU NEDEN YAYINLANMADI?"
"Darbe Komisyonu çalışmalarını bitireli aylar oldu. Çalışmalara davet edilmesi gerekenleri davet etmediler, buna mukabil konuyla hiç alakası olmayan bir sürü insan komisyonda dinlendi. Böylece komisyon çalışmalarını sulandırdılar. Bu eksikliklere rağmen komisyonun bir rapor yazması gerekirdi, o rapor hâlâ ortada yok. Rapor yayınlanmadan diğer partilerin muhalefet şerhi yazma imkânı da yok. Bizim darbe komisyonu çalışmalarına ilişkin raporumuzu yazmamız için komisyon raporunun bize iletilmesi gerekiyor. Daha önce hazır olduğuna ilişkin bir taslak basına sızdığı halde, rapor neden hâlâ yayınlanmadı?"