Atasözleri, genellikle kısa cümlelerdir. Bir anlam yoğunluğu vardır ve öğüt verirler. Deyimler ve birleşik fiiller ise, öğüt verme amacı gütmezler. Ancak tıpkı atasözleri gibi bir anlam yoğunluğu içerirler. Bu kelime grupları, belirli durumlarda çarpıcı anlamlarından yararlanmak üzere kullanılırlar. Bir o kadar ifadesi de böyle bir kullanıma sahiptir. Bir o kadar ne anlama gelir?
Bir o kadar Ne Demek? Bir o kadar TDK sözlük anlamı nedir?
- Bir o kadar TDK sözlüğe göre 1 farklı anlama sahiptir.
Bir o kadar TDK sözlük anlamı şu şekildedir:
- ne kadar varsa o kadar daha, bir katı, bir misli
Bir o kadar ile Kurulan Atasözleri, Deyimler ve Birleşik Fiiller
|
|
|
---|
bir ağaçta gül de biter diken de |
bir ağızdan çıkıp bin dile yayılır |
bir anaya bir kız, bir kafaya bir göz |
bir arpa boyu (gitmek veya yol almak) |
bir aşağı bir yukarı |
bir atımlık barutu olmak (veya kalmak) |
bir ayağı çukurda olmak |
bir ayak üstünde bin yalan söylemek |
bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek |
bir baba dokuz evladı besler, dokuz evlat bir babayı beslemez |
bir baltaya sap olamamak |
bir başa bir göz yeter |
bir bardak suda fırtına koparmak |
bir başka (olmak) |
bir baştan (veya uçtan) bir başa (veya uca) |
bir biçimine getirmek |
bir ... bir (veya bir de) |
bir bu eksikti |
bir çatı altında (olmak veya bulunmak) |
bir çekirdek geri kalmamak |
bir çiçekle bahar (veya yaz) olmaz |
bir çöplükte iki horoz ötmez |
bir çuval inciri berbat etmek |
bir dalda durmamak |
bir de |
bir dediği bir dediğini tutmamak |
bir dediği iki olmamak |
bir dediğini iki etmemek |
bir deli kuyuya bir taş atar, kırk akıllı çıkaramazmış |
bir deri bir kemik (kalmak) |
bir dikili ağacı olmamak |
bir dikiş kaldı |
bir dokun bin ah işit (veya dinle) (kâseifağfurdan) |
bir don bir gömlek |
bir dostluk kaldı! |
bir dönüm güzlük on dönüm yazlığa bedeldir |
bir dudağı yerde bir dudağı gökte |
bir düşüncedir (veya düşünce) almak |
bir el bir eli yıkar, iki el bir yüzü yıkar |
bir elini bırakıp ötekini öpmek |
bir elinin verdiğini öbür elin görmesin |
bir elin sesi çıkmaz |
bir eli yağda bir eli balda (olmak) |
bir elle verdiğini öbür elle almak |
bir elmanın yarısı o, yarısı bu |
bir fende kazık kakmak (veya çakmak) |
bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır |
bir fit bin büyü yerine geçer |
bir gömlek aşağı |
bir gömlek fazla eskitmiş olmak |
bir görüş bir kör biliş |
bir göz ağlarken öbür göz gülmez |
bir göz gülmek |
bir günden bir güne |
bir günlük beylik beyliktir |
... bir hâl almak (hâle girmek) |
bir hâl olmak |
bir hizaya gelmek |
bir içim su (gibi olmak) |
bir iğne bir iplik olmak |
bir ilke imza atmak |
bir inat, bir murat |
bir iş olmak |
bir işaretine bakmak |
bir işi başından kesmek |
bir iştir oldu |
bir kafada olmak |
bir kapıya çıkmak |
bir karıyla bir koca, dırdır eder her gece |
bir kaşık suda boğmak |
bir kazanda kaynamak |
bir kenara atılmak |
bir kenarda durmak |
bir kıza dünür düşmek |
bir kızı bin kişi ister, bir kişi alır |
bir kol çengi |
bir kolayını aramak |
bir kolayını bulmak |
bir koltuğa iki karpuz sığmaz |
bir korkak bir orduyu bozar |
bir koyundan iki post çıkarmak |
bir köşeye atılmak |
bir köşeye atmak |
bir köşeye çekilmek |
bir köşeye koymak |
bir köşeye oturmak |
bir köşeye sinmek |
bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır (veya dokunur) |
bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak |
bir kurşun atımı |
bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır |
bir noktaya kadar |
bir mum al da derdine yan |
bir olmak |
bir olmak |
bir o yana, bir bu yana |
bir papel (veya pul) etmemek |
bir pula satmak |
bir selam bin hatır yapar |
bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, sonunda yakalanırsın çekirge (veya üçüncüsünde avucuma düşersin çekirge) |
bir sıkımlık canı olmak |
bir söyle on dinle |
bir söylemek pir söylemek |
bir sözünü (veya dediğini) iki etmemek |
bir sürçen atın başı kesilmez |
bir şey anlamamak |
bir şey (veya şeyler) olmak |
bir şey sanmak |
bir şey söylemek |
bir şey yapmak |
bir şeye benzememek |
bir şeyler, bir şeyler |
bir tanem |
bir tarakta bezi olmamak |
bir tarafa bırakmak (veya koymak) |
bir taşla iki kuş vurmak |
bir tat, bin feryat |
bir tek |
bir tek atmak |
bir tepe yıkılır, bir dere dolar |
bir torba kemik |
bir tuhaflığı olmak |
bir tutmak (veya görmek) |
bir varmış bir yokmuş |
bir yakadan baş çıkarmak |
bir yastığa baş koymak |
bir yastıkta kocamak |
bir yaşına daha girmek |
bir yere kadar |
bir yemem diyenden kork, bir oturmam diyenden |
bir yiyip bin şükretmek |
bir yol tutturmak |
bir yolunu bulmak |
bire beş katmak |
bire bin katmak |
bire ... vermek |
biri bilmeyen bini hiç bilmez |
|