YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Bir Olmak Diri Olmak

Van Depremi örneği ile S.T.K.ları yetersiz, insanların dağınık olduğu toplumlarda hak talebinin güçlüğü üzerine düşünceler.

“Ağacı seyreden ormanı göremez.”

Atasözü

Ormanı seyreden de doğal olarak ağacı göremez.

İnsan bulunduğu konuma göre eşyaya ve olaylara, insanlara, sorunlara, çözümlere ve başka her şeye bazen çok yakından, bazen normal bir mesafeden bazen de uzaktan ya da çok uzaktan bakar.

Hep yakınında gördüğü ve özelliklerini bildiği insanları, eşyaları, durumları iyi bilir. Onlarla ilgiyi sorunları görür ve vicdanından başka şeylerin, farklı olumsuz değişkenlerin etkisi altında değilse en doğru çözümleri de önerir.

Biraz uzağında ama görüş mesafesinde olan şeyler için de yarı yarıya sağlıklı tanılar koyabilir, yarı yarıya doğru çözümler teklif edebilir.

Çok uzağında olan sorunları görmekte de, doğru çözümler önermekte de güçlük çeker. Ancak bir ara güç, bir aracı, bir mercek ya da duyularına hitap eden başkaca bir uyarıcı onu hem haberdar eder hem de mümkün doğru çözümler anlamında bilgilendirir.

Ülkemizin değişik bölgelerinde ve yerlerinde yaşanan ve toplumla devleti ilgilendiren sorunları doğrudan yaşayanlarla onları ancak uzaktan izleme şansı olanların yaklaşımları doğal olarak farklı olacaktır. Bu iki kesim arasında kendi kişisel çıkarlarını hep ön planda tutan sesi, soluğu güçlü kişilerin yönlendirici etkinlikleri başlamışsa, yani birileri aşağıdaki seslerin yukarıdan duyulmasını engelleyecek şekilde parazit yapmaya başlamışlarsa aşağıdakiler başka şeylerden yakınır, yukarıdakiler farklı sorunları çözmeye yönelir.*

Sonuçta Van depreminde olduğu gibi kendi çıkarlarını her şeyin üstünde görenlerin kimi talepleri zorlama yol ve yöntemlerle yerine getirilirken yukarıya sesini bir türlü duyuramayan aşağıdaki gerçekten ihtiyaç sahiplerinin sesi kalabalıklarda kaybolur. Çözüm olarak ortaya konanların az da olsa bir kısmı gerçekte sorunu sadece derinleştirir. Evi gerçekten oturulamaz hale gelen, defalarca çeşitli şekillerde başvuruda bulunan, durumu ile ilgili video bir yerel gazetenin internet kayıtlarına geçen, iki aya yakın süre, güçlü bir dayı bulup yaslanmaksızın AFAD'ın kapısını aşındıran Ümran Hanım “hafif hasarlı” ilan edilen evi nedeniyle TOKİ konutlarında hak sahibi bile olamazken başkalarının bugün bir kısmı yasal kovuşturma nedeni olan haksız talepleri karşılanmış olur.

Ormanı seyretmek durumundaki üst düzey yetkililer ağacı göremezler. Ağacı göremedikleri için ağaçla ilgili kendilerine “yetkili kanallardan” ulaşan, sağlık durumu test edilmemiş bilgilerle hareket etmek durumunda kalırlar. Elbette onlar o bilgilere göre çözümler üretirken tamamen iyi niyetlidirler.

Van depremi hasar tespit süreçleri ile ilgili olarak devletimizin ülkenin dört bir yanından görevlendirdiği uzmanların sayısı sorunun vaktinde ve doğru tespitini sağlayabilecek yeterlilikte değildi. Uzmanların özellikle birinci hasar tespit sürecinde kullandıkları araç gereçler yetersizdi. İnsanların evleri ve apartmanları ile ilgili kararları bir kurul ya da grup değil genellikle bir ya da iki kişi verdi. Bizim siteye gelen ekibin elinde sıva altındaki çatlağı teşhis etmeye yarayacak bir çekiç bile yoktu.

Tam emin olmamakla birlikte bu uzman kişilerin yoğun iş baskısı nedeniyle uzun zaman ailelerini göremediklerini ve bu durumun iş verimini düşürdüğünü de tahmin ediyorum.

Hasar tespit ekipleri çalışmalarını izleyen kimi ev sahiplerinin telkinlerinden ve taleplerinden kendilerini kurtaramadı.

Hasar tespitinde yetkili kişiler özellikle Bayram Oteli olayından sonra sorumluluk almamak adına temkinli davranarak kayıtlarına teşhislerinden farklı hasar düzeylerini yazmak durumuna kaldılar.

Bir şehir ahalisini oluşturan vatandaşların bir bölümü devletimizin farklı düzeylerde yapmayı vaat ettiği katkıları dikkate alarak çoğu zaman aynı sitede ya da apartmanda birlikte yaşadıkları diğer insanların taleplerine tamamen kulak tıkayarak, sorunlarını görmezden gelerek kendi öz çıkarlarına en uygun seçeneği öne çıkarabilmek için ne gerekiyorsa yaptılar.

Daha önceki yazılarımda da dile getirdiğim gibi daha etkili uzmanlar, kurullar daha iyi incelesinler diye itiraz dilekçesi verdiğim evimin bulunduğu site hakkında teknik ve aletsel hiçbir inceleme yapılmadı, karot ölçümü gerçekleştirilmedi ama hasar düzeyi dört blok için de “hafif”ten, “orta”ya çıkarıldı. Benim sitemin dört blokuyla ilgili kararda yapılan bu radikal değişiklik çok sayıdaki başka binalar için de yapıldı. Bütün bu değişiklikler bile birinci hasar tespitinin ve hatta ikincisinin de çok sağlıklı olmadığını kesin olarak gösterdi.

Bütün bunlar yaşanırken bir iki ideolojik çıkıştan başka toplumsal sağlıklı tepkiler ortaya çıkmadı.

Kendilerine haksızlık yapıldığını düşünenler, yeminle haklarının yenildiğini anlatanlar, sessiz gözyaşlarını içlerine akıtanlar, haklılar ve haksızlar bir araya gelemediler. Legal ve doğru toplumsal tepkilerle ağacı görmekte güçlük çeken üst düzey yetkililere; ormana bakmakta olanlara, ormanda gerçek bir yangın olduğunu ifade edemediler.

Van AFAD bu yoğun süreç boyunca kendine göre doğal ve yasal olanını yaptı. Önce pek çok itiraz sahibine “yasal itiraz süreleri sona ermiştir, yapacak bir şey yoktur” yanıtları gönderdi. Sonra yoğunlaşan tepkiler üzerine işin peşini bırakmayanların bir kısmının itirazlarını yeniden inceletti. Bir kısmına ise tamamen gözlerini ve kulaklarını kapatarak direndi. Bu anlamda benim BİMER aracılığıyla yaptığım iki başvuru da, hasar tespit listeleri üzerinden gönderdiğim bilgi talebim de diğer pek çoğu gibi yanıtsız kaldı.

Bu sürecin ortaya çıkardığı en önemli toplumsal hastalıklarımızdan biri örgütsüz bir toplum yapısına sahip olduğumuz gerçeğidir.

Cumhuriyet tarihi boyunca çeşitli bahanelerle ve çeşitli şekillerde korkutulmuş, yıldırılmış toplum kesimleri en doğal haklarını talep etmek için bile bir araya gelemez olmuşlardır. Son dönemlerde gerçekleştirilmiş yasal düzenlemelerle sağlanmış olan psikolojik ve kurumsal destekler ülke genelinde ve özellikle bölgemizde yeterli sayıda iyi niyetli, yapıcı, doğru sivil toplum kuruluşlarının kurulup sorumluluklar üstlenmelerine ne yazık ki yetmemiştir. Yaşadığımız doğal felaketin ve bölgesel sorunlarımızın da bu durumu etkilediklerini söyleyebiliriz.

Facebook üzerinden açtığım “Van Depremi Hasar Tespiti Mağdurları” grubu sadece 12 kişi tarafından beğenilmiştir. Durumun vahametini tespit açısından belki bu arada bunu da ifade etmekte yarar vardır.

Benim tepkilerime benzer kişisel tepkiler ortamın kalabalığında kaybolup gitmiştir. Ormanın yöneticileri ağaçların arasında olanları ne yazık ki tam olarak teşhis edememiş büyük bir özveriyle devletin bütün olanaklarını seferber ettikleri, ellerinden geleni yaptıkları halde umulan tedaviyi tam olarak gerçekleştirememişlerdir.

*

Şimdi bizim evimiz diğer yüzlercesi gibi güçlendiriliyor. Evlerimizde oturma şansımız yok. Bir ayı aşkın süre önce apartman toplantısı yapıp yetkili kıldığımız arkadaşlarımızın işi verdikleri güçlendirme firması ruhsat, izin işleri var, proje kayboldu, bulundu diyerek perde duvar yapılmak üzere yıktığı duvarlarımızı bekletiyor. Sözleşmeye 120 iş günü olarak yazılan ancak bir iki ayda bitirileceği söylenen çalışmaların bayram sonrası hız kazanacağını söyleyenler de var, yıl sonuna kadar bitirilemeyeceğini söyleyenler de.

Temmuz ayının sonu itibariyle Van depremzedeleri olarak kalmakta olduğumuz kamu tesislerinden çıkarıldık.

Şu anda emaneten kaldığımız konteynırları ne zamana kadar elimizde tutacağımızı bilemiyoruz.

Çocukların okullara kayıt olmaları gerekiyor.

Sorunlarımızın bir an önce çözülmesini, evlerimizin güçlendirme ve onarımlarının tamamlanmasını bekliyoruz.

Öte yandan bir minibüste karşılaştığım vatandaşın on iki nüfusu olduğunu, yıkım emri verilmiş müstakil evi nedeniyle kendisine sağlanan TOKİ'ye kayıt hakkını kalabalık oldukları için kullanmadığını söyleyerek devletin kendilerine başkaca bir katkı sağlayıp sağlamayacağını sorduğunu da belirtmekte yarar görüyorum. Anladığım kadarıyla o durumda olan çok sayıda afetzede de var.

Bir yurttaş olarak devletimizin aşağıdan gelecek doğru bilgilere göre en uygun çözümleri en kısa zamanda sağlayacağını ümit ediyorum.

Ve elbette yapıcı sivil toplum kuruluşları bakımından zayıf bir toplum olduğumuzu ifade ederek bireyleri doğru amaçlar için bir araya gelmeye çağırıyorum.

Dipnot:

*

Elbette bu etkileşimin tam tersi de doğrudur. Yani yukarıdakilerin aşağıdakilere bildirmek istedikleri de yine bu niyetleri farklı aracılar ile onların kontrolündeki araçlar tarafından çarpıtılarak aşağıya gönderilebilir. Bu kez de yukarıdakiler yerine aşağıdakiler sağlıklı bilgiye ulaşamaz, sağlıksız değerlendirmeler yapmak durumunda kalırlar.

23/08/12

11:30:51

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler