Jonty Bloom
BBC Brüksel muhabiri
Belçika'da yeni hükümetin 250 gündür kurulamıyor olması ülke ekonomisini nasıl etkileyecek?
Bir yandan ülkedeki gündelik hayatın büyük ölçüde sürdüğü görülüyor. Vergiler toplanmakta, okullar eğitime devam ediyor, çöpler toplanıyor...
Ayrıca Belçika Merkez Bankası'nın yaptığı araştırma, Belçikalılar”ın ülkelerine duydukları güveninin yükseldiğini, 2007 şubat ayı oranlarına ulaştığını ortaya koyuyor.
Bu durumda "bir ülke hükümet olmadan da yaşayamaz mı?" sorusu akıllara geliyor.
Gündelik konularda bir sıkıntı yaşanmayabilir, zira devlet kurumları işleyişlerini sürdürüyor.
Ekonomik gelecek belirsiz Ancak uzun vadeli meselelerde, mesela ekonomik sorunların çözümleri konusunda, karar verilmesi gerektiğinde hükümet ihtiyacı görünür hale geliyor.
Belçika'nın yıllık ekonomik çıktısının neredeyse yüzde yüzünü oluşturan borçlanma tam da böyle hassas bir konu.
Belçika şu an Avrupa Birliği'nde kamu borçlarının oranı açısından en zor durumda olan üçüncü ülke.
Ülkenin adı İspanya, Portekiz, Yunanistan ve İrlanda'yla birlite anılsa da, bu ülkelerin tümü borçlanma sorununu aşma yönünde kararlar almış, uygulamaya koymuş durumdalar.
Belçika'da ise ekonomik önlemleri belirleyecek ve uygulayacak bir hükümet olmaması sorunun ertelenmesi anlamına geliyor.
Belçika Kralı geçici hükümetten kamu harcamalarını kesmesini istemiş olsa da, ulusal bir hükümetin yokluğunda borçlanmayı azaltacak radikal önlemlerin uygulanması pek de mümkün değil.
Uzlaşamayan iki toplum Ülkede hükümetin kurulmasını zorlaştıran temel mesele ise Belçika'da gittikçe birbirinden ayrılmakta olan Fransızca ve Flanca konuşan gruplar arasındaki husumet.
Belçika'nın kuzey kısmında yaşayan daha varlıklı Flanlar'la, güneyinde yaşayan Fransızca konuşan toplulukların kendi parlementoları ve karar alma organları var.
Her iki grup da, özellikle kendi dilini kullanma konusunda taviz vermemekte, diretmekte.
Böylece ülkenin ihtiyacı olan ulusal hükümet üzerinde bir türlü uzlaşma sağlanamamakta.