Tarih içerisinde üretilen içeceklerin en eskisi olan bira, arkeolojik araştırmalara göre ilk defa M.Ö. 10000 yılı civarında keşfedilmiştir. Büyük ihtimalle bir tesadüf sonucu, buğday çorbasının mayalanması yoluyla, Ortadoğu civarında keşfedilen bira, o dönem insanlarının yerleşik hayata geçtiklerinin göstergesidir. Çünkü bira üretmek için tahıla yani arpa ve buğdaya ihtiyaç vardır. Bira, başta Sümer ve Mısır uygarlıkları olmak üzere Ortadoğu coğrafyasında, yaygın şekilde tüketilmiştir. III. Ramses döneminde ise bira, içerisine bal eklenerek, ilaç niyetine kullanılmıştır. O dönemlerde günlük hayatta ve bazı meyveler veya tatlandırıcı gıdalar ile birlikte tüketilen bira, dinsel törenlerde de kullanılmaktaydı.
Orta Çağ dönemi ve sonrasında ise bira, Kuzey Avrupa’nın en fazla tüketilen içeceği haline gelmiştir ve biranın esas yurdu da Kuzey Avrupa ve civarı olmuştur. Ayrıca, 14. yüzyıl öncesine kadar genellikle evlerde imal edilen bira, 14. yüzyıl sonrasında birahane oluşumunun ortaya çıkması ile birlikte, fabrikasyon üretim ile imal edilmeye başlanmıştır. Böylece kalitesi artan bira, en fazla tercih edilen ve tüketilen bir alkollü içecek halini alarak, günümüze kadar ulaşmıştır.
Biranın imal edilişi ülkeden ülkeye farklılıklar göstermektedir. Bira yapımında öncelikle arpa yüksek sıcaklıkta filizlenme yöntemi ile malt haline getirilmektedir. Daha sonra kavrularak rengini alan bira, sıcak saf su ile harmanlanır. 1 litre bira elde etmek için, yaklaşık olarak 6-7 litre suya ihtiyaç vardır. Bira yapımındaki en son aşamada ise, 200’den fazla aromatik kokuyu içeren şerbetçi otu eklenmektedir. Sonra da, bira mayası yüksek sıcaklıktayken bira içerisine eklenmektedir. Biranın yoğun olması isteniyorsa 3-5 gün, sarı olması isteniyorsa da 7-10 gün boyunca fermantasyon (mayalanma) sürecinin devam etmesi gerekmektedir.
Alkol oranı düşük bir içki olan biranın 100 gramı 42 kcal kaloriye sahiptir.
100 gram bira içerisinde bulunan diğer besin bileşenleri ve değerleri şöyledir;
Biranın kadınlar için günlük limiti en fazla 330 mililitre ve erkekler için ise, 660 mililitredir.
Zamanla bağımlılık oluşmasına neden olan biranın, aşırı miktarda tüketilmesi halinde birtakım zararları vardır. Fakat son yıllarda yapılan bazı araştırmalara göre, bira aşırıya kaçılmadan, düzenli olarak tüketildiğinde birtakım faydalar sağlayabilmektedir. Tabi bu konu hakkındaki çalışmalar yetersizdir ve hala devam etmektedir. Buna göre, biranın faydaları şu şekildedir:
İçeriğinde bulunan besinler sayesinde bira, saç sağlığına iyi gelebilmektedir. Bakımsız ve sönük saçların canlandırılmasına yardımcı olduğu düşünülen biranın, saç kırıklarına iyi geldiği ve saçın parlak bir görünüme kavuşmasını sağladığı tahmin edilmektedir. Hatta bazı araştırıcılara göre bira, birçok kimyasal içeren şampuanlardan daha faydalıdır. Buna göre, saçlar bira ile yıkanıp, kendiliğinden kuruması beklenmeli ve daha sonra da temiz su ile durulanmalıdır.
Harika bir cilt bakımı sağlayan bira, özellikle de “dark” türünde olduğunda daha da etkilidir. Buna göre, banyo suyuna ya da küvete eklenen bira, hem suyun hem de cildin yumuşamasına yardımcı olmaktadır. Sadece yarım saat kadar, bira eklenmiş su içinde durmak, cildin yatıştırılıp, rahatlamasına olanak sağlayacaktır. Ayrıca bu şekilde, ciltteki toksin maddeler de yok olacaktır.
Bazı araştırmalar göre, aşırıya kaçılmadan tüketilen bira, midede ülser oluşumunu engellemekte ve mideyi kansere karşı korumaktadır. Fakat eğer zaten ülser ya da gastrit gibi herhangi bir mide rahatsızlığı söz konusu ise, bira tüketilmemesi daha sağlıklı olacaktır. Çünkü böyle bir durumda biranın faydası değil, aksine zararı dokunacaktır.
Yine yapılan bazı araştırmalara göre, aşırıya gidilmeden dozajında içilen bira, ileriki yaşlarda oluşabilecek, yaşlanmaya bağlı bunama ve unutkanlık gibi mental sorunların gelişmesi riskini azaltabilmektedir. Tabi aşırıya gidilmesi halinde, biranın zararlı olacağı aşikardır.
Her gün düzenli olarak ve uygun dozajlarda içilen biranın, tip-2 diyabet gelişmesi riskini azalttığı ve bu hastalığa karşı koruduğu düşünülmektedir.
İçeriğinde bulunan antioksidanlar sayesinde bira, uygun ve yeterli miktarda içildiğinde, ilerleyen yaşlarda ortaya çıkabilecek olan göz sorunlarının önlenmesine yardımcı olabilmektedir.
Düzenli ve çok fazla miktarlarda olmamak kaydıyla içilen biranın, böbreklerde taş oluşumu riskini azalttığına dair bilimsel araştırmalar mevcuttur.
Ekosistem içinde hayati bir öneme sahip olan arılar, çoğu zaman pikniklerin ve yaz aylarında sofraların davetsiz misafiri olarak rahatsızlık verebilmektedirler. Bu nedenle de, arılar son derece rahatsızlık verici canlılar haline dönüşebilmektedir. Üstelik bazı kişilerin de arı sokmasına alerjileri olabildiğinden, arıları öldürmeden onlardan kurtulmak oldukça önemlidir. Buna göre, birkaç adet bira kutusunun ağzı açılıp, masanın uzak bir bölgesine yerleştirilmesi arıların kovulması açısından etkili olabilmektedir. Arılar bira kutularına doğru yöneldikleri için, onlardan kurtulmak mümkün olacaktır. Fakat, sonradan unutup da bu kutulardan bira içmemeye özen göstermek gereklidir. Aksi takdirde, arılar tüm ağız ve boğaz bölgesini sokabilirler.
Eğer evde çiçek büyütme ya da bahçede çiçek veya herhangi başka bir bitkinin yetiştirilmesi gibi durumlar söz konusu ise, bira çok iyi bir yardımcı olacaktır. Aynı zamanda bir gübre olarak da kullanılabilen bira, bitkiler için gerekli olan minerallerin sağlanması açısından önemlidir. Buna göre, arta kalan biralar ya da bir kutu bira, bitkilerin dibine döküldüğünde toprak bunu hemen çekecektir ve böylece bitki de nasibini alacaktır. Fakat dikkat edilmesi gereken husus, birayı bitki dibine normal çiçek sular gibi dökmemek. Hafif hafif azar azar dökülmesi gereken bira, aksi halde bitkinin boğulmasına neden olacaktır.
Bira, önerilen miktarın üstünde tüketildiği takdirde insan sağlığına ciddi oranda zarar verebilir, onarılamaz düzeyde tahribat yaratabilir. Biranın zararları aşağıdaki gibi listelemek mümkündür: