Yapılan son araştırmalar ve uzmanların değerlendirmeleri, dünya genelinde güçlü bir yapay zeka tabanlı gözetlemenin altını çiziyor. Carnegie Uluslararası Barış Vakfı’nın raporuna göre en az 75 ülke akıllı şehir / güvenli şehir platformları (56 ülke), yüz tanıma sistemleri (64 ülke) ve akıllı polislik (52 ülke) dahil olmak üzere gözetim amacıyla yapay zeka teknolojilerini kullanıyor.
GELİŞMİŞ DEMOKRASİ ÜLKELERİ VATANDAŞLARINI İZLİYOR
Rapor, kamuya açık şekilde veri paylaşan toplam 176 ülkenin durumu incelenerek hazırlandı. Sistemlerin satışında pazarı ağırlıklı olarak ABD’li ve Çinli şirketler ellerinde tutuyor. Rapora göre aralarında ABD, Almanya, Fransa’nın da bulunduğu “gelişmiş demokrasi” ülkelerinin yüzde 51’i vatandaşlarını aktif olarak takip ediyor.
Yüz tanıma sistemleri ve diğer gözetleme teknolojilerinin yaygınlaşması, “terörist saldırılara ve diğer tehlikelere karşı koruma sağladığı” gerekçesiyle temellendirilse de tepki çekmeye devam ediyor.
SİSTEMLER GİDEREK YETENEKLİ HALE GELİYOR
Ancak sistemlerin giderek karmaşık ve yetenekli hale gelmesi; örneğin insan istihdamına gerek duymadan videoları anlık olarak analiz eden, kimlik tespiti yapabilen, “potansiyel suçluları” izleyebilen yapay zekanın kullanılmaya başlanması, bu gerekçenin çok daha ötesinde bir takip politikasına işaret ediyor.
SİSTEMLER IRKÇI YAKLAŞIMLAR SERGİLİYOR
Sistemlerin ırkçı yaklaşımlar da sergileyebileceği belirtiliyor. Bu endişelerin yanı sıra gözetleme yoluyla elde edilen bilgi ve görüntülerin güvenilirliği de tartışma konusu. Pek çok ülkede herhangi bir düzenleme bulunmazken, var olan yasal düzenlemeler ise muğlak ve yetersiz olarak değerlendiriliyor.
Avrupa Birliği’nin Genel Veri Koruma Yönetmeliği, ABD Kaliforniya’nın Tüketici Gizlilik Yasası ile Kanada’nın Kişisel Bilgilerin Korunması ve Elektronik Belgeler Yasası’nda, 29 değişkenin ortak temalara göre analizi, bu düzenlemelerin yetersiz olduğunu ortaya koydu.