Diyarbakır Müzesi başkanlığında Bismil ilçesinde yürütülen Körtiktepe arkeolojik kurtarma kazılarında günümüzden 12 bin yıl öncesine ait dokuma izleri bulundu.
"Ilısu Baraj Gölü Altında Kalacak Kültür Varlıklarının Kurtarılması" projesi kapsamında, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve DSİ'nin işbirliğiyle, Diyarbakır Müze Müdürlüğü başkanlığında, 2000 yılından bu yana devam eden kurtarma kazılarından Körtiktepe, tarihe ışık tutmaya devam ediyor.
Diyarbakır-Batman sınırında, Dicle Nehri ve Batman Çayı'nın kesiştiği yerde bulunan Körtiktepe'deki kazılarda günümüzden 12 bin yıl öncesinde bölgede dokuma yapıldığına dair kanıtlar bulundu. Kazıda iskelet ve kullanılan eşyalar üzerinde dokumanın incesinden, kalınına varıncaya kadar bütün evrelerini gösteren desen izleri ortaya çıkarıldı.
Körtiktepe kazı ekibi ve Dicle Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Vecihi Özkaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Körtiktepe'de bir çok ilkin örneklerine tanık olduklarını söyledi.
Sosyal yaşamı, somut, soyut dünyayı ilgilendiren bir çok kavramın Körtiktepe'de gelişmiş haliyle görüldüğünü belirten Özkaya, "Neolitik dönem, insanlığın uygarlığa adım attığı dönemdir. Bu yılki çalışmalarımızın doğrultusunda Körtiktepe, bilinenin aksine akeramik neolitik dönem, (neolitik dönemin önceki evresi) ikinci buzullanma dönemini izleyen dönemde, en erken yerleşim evresinde yerleşmiş bir kent" dedi.
Özkaya, Körtiktepe'nin bu dönemde tek başına olmadığını, Doğu Akdeniz dünyasında, Anadolu'nun güneydoğusunda, Orta Anadolu ve daha sonraki dönemlerde yerleşildiğini, bu dönemler içerisinde yerleşik düzene geçmiş merkezlerin varlığının arkeolojik olarak bilindiğini ifade ederek, beslenme ve barınma sorunlarını gidermiş insanların varlığının söz konusu olduğunu anlattı.
-Uygarlığın ilklerine tanıklık etti-
Körtiktepe'de farklı olarak, başlangıçta beslenme, daha sonra barınma ve sosyal yaşam, sosyal yaşamın gerekliliği olan sosyal kültürün doğuşu, inanç değerlerinin gelişmesi, en önemlisi bireysel beslenme ve modern dünyada algılanan tarzda bireysel yaşam tarzına geçildiğini anlatan Özkaya, şöyle konuştu:
"Bu dönemde toplu beslenme söz konusu ve bunların hiç birisi tarıma bağlı olmaksızın gelişmiştir. Bu değerlerin tamamı, insanlığın tarıma geçişi ile birlikte başladığı kabul edilirdi. Körtiktepe, bilinenleri zenginleştirmesi yanı sıra, bilinmeyenlere yeni yaklaşımlar ve Anadolu arkeolojisinin levant bölgesi, Doğu Akdeniz bölgesi yanındaki cılızlığını inkar etti, ortadan kaldırdı. Anadolu'nun kültür yarışında önemli bir yeri olduğunu, özellikle Dicle ve Fırat'ın suladığı Yukarı Mezopotamya topraklarında uyarlığın ilklerinin çekirdekten atıldığını göstermesi, ayrıca çağdaşlarına göre daha ileri düzeyde olması ki bu da şuna yorumlanır; o zaman acaba doğduğu yer mi- çok büyük bir iddia olmakla birlikte Körtiktepe, bunu büyük bir iddia olmaktan ziyade bir olasılık olarak gündeme getirmiştir. Bir çok alanda çalışmalarımız var. Bunların sonuçlarını bekliyoruz. Daha önce bunu söylemek mümkün değildi. Şimdi korkusuzca şunu söyleyebiliyoruz; Anadolu'nun güneyi, Mezopotamya'nın kuzeyi uygarlığın ilklerine tanıklık ettiği gibi lokomotiflik de etmiştir."
-Tekstilin geliştiğine ilişkin izler -
Körtiktepe'de tahıla ve su ürünlerine dayalı beslenmenin her türlüsü ile beslenme çeşitliliği ve estetik değerlerin geliştiğini, burada estetik değerlere çok fazla önem verildiğini belirten Özkaya, ölüler ile günlük kapların estetik bezeklerle donatıldığını kaydetti.
Özkaya, tekstilin de bu özelliğin bir parçası olduğunu ifade ederek, "Gördüğümüz, izlediğimiz kalıntılarını algıladığımız cesetler, iskeletler üzerinde kullandıkları eşyalar üzerinde algıladığımız tekstil örnekleri, tek düze, tek tip değil. Günümüzden 12 bin yıl öncesinde birden fazla teknikte dokuma yapılmış. İri, ince, hassas dokuma ve bütün bunların örnekleri var. Daha önceki dönemlerde de benzeri ürünler olmakla birlikte tek tip dokuma ve kaba dokuma, hasır örgüsü gibi bir dokuma söz konusu. Burada dokumanın incesinden, kalınına varıncaya kadar bütün evreler var. Gelişmişlik açısından ilklerin olduğunu söyleyebiliriz. Tekstilin geliştiğini ve birden fazla kalınlıkta dokuma yapıldığı aşikar. Çağdaşlarına göre dokuma türlerinin farklı ve çeşitli olması nedeniyle gelişkin" diye konuştu.
-"İskeletler bizimle konuşurlar"-
"Nesnelerin dili var, iskeletler bizimle konuşurlar. Yeter ki onlarla ilişki kurabilelim" diyen Özkaya, iskeletlerin korunma şekilleri, ölü gömme törenleri ve bunlarla ilgili uygulamaların tarih için önemli ip uçları verdiğini, bunların toparlandığı zaman yaşamsal dünyanın aynası olduğunu söyledi.
Özkaya, "İskeletlerin ve mezarlardan algıladığımız, yaşamsal dünyanın bütün inceliklerini, soyut ve somut olarak algılamamızı sağlamaktadır ki bu konuda tüm Ortadoğu dünyasında son 50 yılda elde edilen iskeletlerin yaklaşık 100 katı elimizde. Bizim mezarlar iyi konuşur ve mezarları konuşturmaya devam ediyoruz. Hiç bir akeramik neolitik dönem, Körtiktepe gibi bugüne kadar bütün Ortadoğu dünyasında aşama aşama, kültürel gelişimin her evresinde aşama aşama olarak veren ikinci bir yerleşik yok. Dolayısıyla bir çok sorunun çözümüne de ön ayak olmuştur" dedi.
Prof. Dr. Vecihi Özkaya, bugüne kadar Diyarbakır Müzesi'ne binlerce eser kazandırdıklarını ifade ederek, Diyarbakır'ın yeni müzesi tamamlandığında, Diyarbakır Müzesi'nin bilimsel turizme açılmasının en büyük lokomotifinin Körtiktepe ve Hilar bulguları olacağını sözlerine ekledi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz