İSTANBUL (İHA) - Olağanüstü bir flora ve fauna zenginliğine sahip Türkiye, bitki örtüsü açısından ılıman iklim kuşağında yer alan en zengin ülkelerden biri durumunda. Ülkede bugüne dek tespit edilebilen bitki türü sayısı 9 bin 500, ki bunun üç binden fazlası sadece Türkiye'ye has tür. Oysa, tüm Avrupa kıtası florası toplam 12 bin türden ibaret. Doğal zenginlikler açısından da ayrıcalıklı bir yere sahip olan Türkiye'nin dağları, ormanları, kıyıları, stepleri, tarım alanları ve sulak alanları, 450'ye yakın kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Üstelik bunların 23'ü, nesli dünya ölçeğinde tehlike altında olan çok nadir türler.
İHA muhabirinin derlediği bilgilere göre, çok sayıda irili-ufaklı akarsuyun şekillendirdiği Türkiye coğrafyasının çarpıcı özellikleri var: Kıyı şeridinin uzunluğu 8 bin 200 kilometre, öte yandan tüm ülkenin ortalama yüksekliği bin 100 metrenin üzerinde. Uçsuz bucaksız ladin ve köknar ormanları, biraz güneyde kendilerini bozkır/yarı-çöl iklimine bırakıyor. Çok sayıdaki sulak alanlar, geniş tatlı su bataklıklarından dünyanın en tuzluları arasında yer alan tuz göllerine uzanan çeşitlilikte bir yelpaze oluşturuyor.
FLORA VE FAUNA ZENGİNLİĞİ Bu çeşitlilik, beraberinde olağanüstü bir flora ve fauna zenginliği getiriyor. Türkiye, bitki örtüsü açısından ılıman iklim kuşağında yer alan en zengin ülkelerden biri. Ülkede bugüne dek tespit edilebilen bitki türü sayısı 9 bin 500, ki bunun üç binden fazlası sadece Türkiye'ye has tür. Oysa, tüm Avrupa kıtası florası toplam 12 bin türden ibaret. Memeliler ve deniz canlıları açısından da durum aynı: Nesli dünyada tükenmeye yüz tutmuş Akdeniz Foku'nun Akdeniz'deki en büyük popülasyonu Türkiye kıyılarında. Kurt, boz ayı, yaban domuzu, tilki, çakal, geyik, dağ keçisi gibi daha yaygın memeli türlerinin çok önemli popülasyonlarını barındırıyor Türkiye ovaları, dağları ve ormanları.
Ancak, bu genel flora ve fauna tablosunda Türkiye'yi en vazgeçilmez kılan canlı grubu kuşlar. Ülkenin dağları, ormanları, kıyıları, stepleri, tarım alanları ve sulak alanları, Batı Palearktik'te kaydedilen toplam kuş türlerinin yaklaşık yüzde 75'ine karşılık gelen 450'ye yakın türe ev sahipliği yapıyor. Üstelik bunların 23'ü, nesli dünya ölçeğinde tehlike altında olan çok nadir türler.
İlkbaharda Afrika-Avrupa yönünde, sonbaharda ise ters yönde gerçekleşen büyük göçlere katılan milyonlarca kuşun büyük bölümü Anadolu toprakları üstünden uçuyor. Çünkü Anadolu, kuşlar için denizler üzerindeki büyük bir köprü konumunda. Bu göç, özellikle İstanbul ve Çanakkale boğazlarında ve Doğu Karadeniz vadilerinde yoğunlaşıyor.
LEYLEKLERİN GÖÇ ZAMANI Dünyanın herhangi bir ülkesinden gelen tabiat sever için Türkiye, eşi bulunmaz güzellikler ve heyecanlar sunuyor. Düşünün bir kez, İstanbul gibi büyük bir kentte göğe baktığınızda, dakikalar boyu sürebilecek ve on binlerce leylek veya kartalın gerçekleştirdiği göçe şahit olabilirsiniz. Bu tecrübeyi yaşamak için en uygun zaman nisan-mayıs ve ağustos-eylül ayları. Özellikle, Çamlıca ve Sarıyer tepeleri, sizi kuşlara daha çok yakınlaştıran çekici noktalar.
TEPELİ PELİKANLAR
İstanbul'a sadece iki buçuk saatlik mesafede bulunan, Bandırma yakınlarındaki Türkiye'nin ilk milli parklarından Kuş Cenneti Milli Parkı, Kuş Gölü (diğer adıyla Manyas Gölü) kıyısında küçük bir söğüt ormanından ibaret. Ancak bu küçücük alanda yaşayan kuşların sayısı, şaşılacak derecede yüksek. Söğütlüklerde yuva yapan büyük kuş türleri kaşıkçı, alaca balıkçıl, gece balıkçılı, küçük ak balıkçıl, gri balıkçıl, çeltikçi, karabatak ve küçük karabatak. Dünyada nesli yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan tepeli pelikanlar, bu alanda insan eliyle yerleştirilmiş platformlarda yuva yapıyorlar.
Ege kıyılarında ise özellikle iki delta büyük dikkat çekiyor. İzmir'in sadece 25 kilometre kuzeybatısında körfez girişinde yer alan İzmir Kuş Cenneti (diğer adları Gediz Deltası veya Çamaltı Tuzlası), barındırdığı flamingo kolonileri ile ünlü. Burada ziyaretçiler için gezi parkurları ve gözlem kuleleri var.
İzmir'in daha güneyindeki Büyük Menderes Deltası, Ege Bölgesi'nin en büyük ve kuşlar açısından en önemli deltası. Güneşli bir ilk yaz sabahı erkenden deltanın kuzey kıyılarına yapacağınız ziyarette karşılaşabileceğiniz manzaralar unutulacak gibi değil. Durgun sular üzerinde tek hareketlilik flamingolarda, balıkçıllarda ve pelikanlarda. Tabii bir de yüz yıllardır aynı geleneksel yöntemler ile avlanan balıkçılarda.
GÖKSU DELTASI'NDA 331 KUŞ TÜRÜ Akdeniz kıyısındaki Göksu Deltası, bugüne dek Türkiye'de en çok kuş türünün görüldüğü alan. 331 kuş türü belirlenmiş yapılan gözlemlerde. Bu eşi az bulunur zenginlikteki delta, yılın her döneminde farklı ve ilginç kuşlara ev sahipliği yapıyor. Ak kuyruklu kartal, şah kartal, büyg domuzu, tilki, çakal, geyik, dağ keçisi gibi daha yaygük orman kartalı gibi nadir ve çok büyük yırtıcı kuşlar, kış aylarında turnalar ve farklı türlerden on binlerce ördekle birlikte mesken tutar deltayı. Üreme zamanında ise deltada yuva yapan dikkuyruk, yaz ördeği ve saz horozu burayı dünya çapında dikkat çeken bir sulak alan yapmaya yetiyor.
İrili ufaklı çok sayıda gölün bir arada bulunduğu Göller Bölgesi, Ege, Akdeniz ve İç Anadolu bölgelerinin ortasında yer alıyor. Burada Türkiye'nin en büyük doğal tatlı su gölleri olan Eğirdir ve Beyşehir gölleri var. Buna karşılık sodalı ve tuzlu olanlar var: Burdur Gölü, Acıgöl. Bu sulak alanlar, özellikle kış aylarında barındırdıkları yüz binlerce ördekle dikkat çekiyor. Bunlardan en önemlisi dikkuyruk. Burdur Gölü, bazı yıllarda kışın tek başına bu kuşun dünya popülasyonunun yüzde 70'e yakınını barındırıyor.
FLAMİNGO YATAĞI, TUZ GÖLÜ
Bir diğer büyük sürpriz İç Anadolu'da. Kurak ve bozkırlarla kaplı bir bölge olmasına rağmen, İç Anadolu bir sulak alanlar cenneti. Eskiden deniz olan bu bölge, Toros Dağları'nın oluşması sonucunda zamanla bugünkü halini almış. Bölgenin en çukur yerinde kalan, denizden arta kalan son parça olarak niteleyebileceğimiz Tuz Gölü, dünyanın en tuzlu göllerinden ve bu özelliği sebebiyle çok büyük sayıda flamingoya ev sahipliği yapıyor.
Karadeniz Bölgesi yemyeşil ormanlarla kaplı sarp dağları ile meşhur. Doğu Karadeniz dağlarının ıssız ve kuytu köşeleri huş tavuğu ve urkeklik gibi nadir türlere ev sahipliği yapıyor. Zoru seven kuş gözlemcileri için biçilmiş kaftan bu dağlar.
NADİR KUŞ TÜRLERİ
Dağlar ve yüksek platolarla kaplı Doğu Anadolu ve bereketin simgesi iki nehir (Fırat ve Dicle) ve kollarının şekillendirmesine rağmen yarı-çöl özellikleri gösteren Güneydoğu Anadolu'nun her bir köşesi başka sürprizlerle dolu. Kuşlar açısından ülkenin bu en az bilinen bölgelerine yapılacak bir seyahatte Kafkasların, Hazar'ın, Ortadoğu'nun ve Batı Asya'nın çok sayıda nadir türüne rastlamak mümkün. Nesli dünya ölçeğinde tehlike altındaki boz kirazkuşu, doğu kirazkuşu, boz alamecek, çöl serçesi, büyük kaya sıvacıkuşu, dağ mukallidi gibi ötücüler, bunlara sadece birkaç örnek. Fırat'ın üzerindeki Birecik'te ise bugün sadece, kafeslerde yetişmiş olan "evcil" kelaynakları görmek mümkün.