HABER

Bitlis Eren Üniversitesi’nde '28 Şubat Darbesi ve Türkiye' konulu panel düzenlendi

BİTLİS Eren Üniversitesi (BEÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından ‘28 Şubat Darbesi ve Türkiye’ konulu panel düzenlendi.

Özcan ÇİRİŞ/BİTLİS, (DHA)- BİTLİS Eren Üniversitesi (BEÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından ‘28 Şubat Darbesi ve Türkiye’ konulu panel düzenlendi. BEÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen panele, Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Zeki Argunhan, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet Demirtaş, Prof. Dr. Sabir Rüstemli, öğretim üyeleri, öğrenciler katıldılar. Panelin açılış konuşmasını yapan Rektör Vekili Prof. Dr. Zeki Argunhan, sosyal, siyasal, inanç ve tarih açısından etkileri çok derinden hissedilmiş olan bir sürecin değerlendirmesinin yapılacağını belirterek şöyle konuştu: "28 Şubat süreci için bin yıl devam edecek denildi. Süre açısından belki yanılmış olsalar da, bu sürecin etkisini halen yaşıyoruz. Türk siyasi tarihinin karanlık sayfalarında yerini alan ve postmodern darbe olarak nitelendirilen 28 Şubat, bildiğiniz gibi 1997 yılının Milli Güvenlik toplantısının üzerinden tam 22 yıl geçmiş. Ama biz halen bu konuları konuşuyoruz. Alışılagelmiş darbelerden farklı olarak 28 Şubat, İslam düşmanı bütün kesimlerin seferber edildiği, icrasında özellikle sivillerin etkin rol oynadığı, bir darbe olarak nitelendirilmektedir. Bu dönemin Cumhurbaşkanının, muhalefetinin, medyanın, sendikaların, üniversite yönetimlerinin, çeşitli sivil toplum kuruluşlarının işbirliği ile İslami kesime yönelik adeta bir cadı avı başlatılmıştı. Ankara’da tanklar yürütülmüştür. Bu dönemde kamusal alanda dindarlara yönelik baskı ve zulüm uygulanmıştır." 'SİVİLLERİN İÇİNDE OLMADIĞI BİR HAREKETİN BAŞARIYA ULAŞMASI MÜMKÜN DEĞİL' Panelin Moderatörlüğünü yapan Rektör Yardımcısı Pof. Dr. Mehmet Demirtaş ise 28 Şubat darbesinin bir diğer sonucunun da toplum katmanlarını alabildiğe tahrip etmesi olarak nitelendirerek, şunları konuştu: "28 Şubat darbesinin toplumun katmanlarını tahrip etmesinin sebebi, sivillerin bu darbenin içerisinde olması ve üniversite yönetimlerinin de destek vermesidir. Yani üniversite yönetimlerinin, rektörlerin cübbelerini giyerek sokağa çıkarak orduyu darbeye davet ettiği bir süreçten bahsediyoruz. Hiçbir darbede böyle bir durum söz konusu olmamıştır. Bizim kuşak gözünü 1980 darbesi ile lise yıllarında açtı. Ancak onun etkisini 28 Şubat darbesinden daha az hissettik. 28 Şubat darbesinin etkileri o günden bu yana asla değişmeden belki daha sinsi bir suretle devam ederek geldiğine şahit olmaktayız. Sivillerin içinde olmadığı bir hareketin başarıya ulaşması mümkün değildir. İster gayrı meşru hareketlerde ister meşru toplumsal olaylarda arayın, bu böyledir. O dönemde Fetullahçı Terör Örgütü liderinin 28 Şubat’ın mimarlarından Çevik Bir’i kutsayan mektuplarına şahit olduk. Ve yine bu şahsın 'Başınızı açmanızda hiçbir mahsur yoktur. İslam buna cevaz veriyor' şeklindeki ifadelerini ibretle izledik. 'Şarap içebilirsiniz. Kırmızısı daha iyidir. Ordu evlerine gidin şarabınızı rahatlıkla için. Yeter ki işinizden olmayın, mevkinizi koruyun’ yaklaşımı toplumu dejenere eden bir model olarak, bir proje olarak uygulandı. Ve bugünlere geldik." Panel, öğretim üyesi Dr. Zeki Uçar, Dr. Nadir Çomak ve Dr. Yusuf Çınar'ın sunum yapmasıyla devam etti.

En Çok Aranan Haberler