Adilcevaz ilçesinde kısa film çekimleri sırasında dronla çekilen görüntülere takılan mikrobiyalitleri fark eden Cumali Birol, Bandırma 17 Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı’ya çektiği fotoğrafı gönderdi.
Bitlis Eren Üniversitesi’nde düzenlenen sempozyuma katılmak için bölgede bulunan Prof. Dr. Mustafa Sarı, sempozyum sonrası beraberinde Van Yüzüncü Yıl Üniversite Su ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Dr. Mustafa Akkuş ve mikrobiyalitleri fark eden Cumali Birol ile bölgede inceleme yaptı. Van Gölü altında yaptıkları dalış sonrası bölgedeki mikrobiyalitlerin aynı olduğu tespit edildi.
Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Bandırma 17 Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, burada dünyada belki de eşine benzerine az rastlanır ancak bir doğal yapının doğal oluşumun yanında bulunduklarını söyledi. Uzun yıllardır Van Gölü mikrobiyalitleri ile ilgili açıklama yaptıklarını ifade eden Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Van Gölü'nün altında her yıl ağaç gibi yukarıya doğru büyüyen yapılar var. Biz bunlara mikrobiyalit diyoruz. Daha iyi anlaşılsın diye de Van Gölü mercanları diyoruz. Ama bunların mercanla bir ilgisi yok, bunlar mikrobiyalitler. Bu mikrobiyalitler gölün altından çatlaklardan çıkan kalsiyum ve zengin suların etrafında ve siyano bakterilerin valtlerin toplanmasıyla oluşmaya başlıyor. Göl karbonatlar yönünden zengin, sudan da kalsiyum çıkıyor. Kalsiyum karbonat çıktığında kireç taşı ve kalkerler oluşmaya başlıyor, silikatlar oluşmaya başlıyor ve katman katman yukarıya doğru büyüyor. Bununla ilgili sevgili Tahsin Ceylan hocamla beraber geçmiş yıllarda detaylı çalışmalar yapıp sizlerle ve kamuoyu ile paylaşmıştık. Bugün burada şu anda yanında durduğumuz yapı ise hiç hayal edemeyeceğimiz bir şey. Nedir bu?” dedi.
“VAN GÖLÜ 6 BİN 500 YIL ÖNCE BU SEVİYEDEYDİ"
Bu karada gördükleri mikrobiyalit fosiller bunlar bu seviyeye yaklaşık olarak 6 bin 500 yıl öncesi önceki Van Gölü'nün seviyesi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Yani Van Gölü şu andaki seviyesinden daha da üstündeydi. Yaklaşık 6 bin 500 yıl önce ve o dönemde oluşmuş olan mikrobiyalitleri görüyoruz. Bu mikrobiyalitler, fosilleşmiş Van Gölü çekildikten sonra üzeri toprakla kaplanmış ancak Van Gölü'nün su seviyesi düştükçe bu vadi oluşmuş ve bu akan sular bu vadiyi sürekli olarak oymuş. Bunun sonucunda da mikrobiyalitler ortaya çıkmış. Şimdiye kadar neden dikkatimizi çekmedi? Şimdiye kadar hiç böyle bu kadar yoğun bir mikrobiyalit fosille karşılaşabileceğimizi hiç hayal etmedik doğrusu. Ama 2 hafta önce ekibimizin bir parçası Cumali Birol, Van Gölü'nde dalış yaptıktan sonra oradaki gördüğü yapılarla ilgili bilgi verdi. Sonra da benzer yapıları burada gördüğünden bahsetti ve dün itibariyle gelip gördük ki evet suyun altındaki yapıların birebir aynısı burada fosilleşmiş. Önemi ne bunların?” dedi.
“BURADA BİNLERCE YILLIK BİLGİ SAKLANIYOR"
Bunların şimdi içinde binlerce yıllık bilgiyi sakladığının altını çizen Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Fosillerin üzerinde yapılacak bilimsel araştırmalar bu bölgenin hayvan varlığı, bitki varlığı, iklimi ile ilgili bir sürü bilgiyi saklıyor. Bu bilgiler şimdi bu fosillerin içinde ve zaman içerisinde bilim bunları ortaya çıkaracak. Diğer taraftan Van Gölü'nün su seviyesinin çok yukarılarda olduğunu biz biliyoruz bilimsel olarak. Ama halkın bunu görmesi anlaması için en net, en güzel kanıt burada. Diğer taraftan Van Gölü mikrobiyalitleri işte suyun altında insanlara ancak sınırlı ölçekte çekim yapabildiğimiz su altı görüntüleri ile gösterebiliyorduk. İşte burası çıplak gözle görebileceğimiz mikrobiyalitlerin karadaki hali. Bu muhteşem yapıların İnşallah hızlı bir şekilde korumaya alınması ve bu bölgenin kum ile bir turizm destinasyonu haline getirilmesi gerekiyor. Bir taraftan insanlar dalacaklar su altında mikrobiyalitleri görecekler, sonra çıkacaklar aynı yapılar bu vadi içinde görecekler” dedi.
Buranın yaklaşık olarak 2 kilometre uzunluğunda bir yer olduğunu ifade eden Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Her taraf gördüğünüz gibi vadinin iki tarafı komple mikrobiyalit fosilleri ile dolu. Şu mikrobiyalitlerin altı kazılmış olarak gördüğünüz toprak 1710 kotu. Yani orası Van Gölü'nün dibiydi bu mikrobiyalitler oluşmaya başladığı zaman. Şimdi yukarısı 1313 ile 1315 arasında değişiyor kot. Yani 3 metre ile 5 metre yüksekliğinde farklı mikrobiyalit fosilleri vardır. Bunların daha büyükleri Tatvan'da var. Ama o başka bir yapıdaki mikrobiyalit, bunlar başka bir mikrobiyalit. Tatvan'daki mikrobiyalit fosilleri yaklaşık 20 metre boyunda. Bunlardan daha büyük. Ama onlar çok bir dar bir alanda ve lokal bir bölgede bulunuyor. Bura çok bir geniş alanda bulunuyor. Dolayısıyla Bitlis'e, Van Gölü'ne ve bu bölgeye komple bir hareketlilik getirebilecek bir doğal oluşumun yanındayız. Bunları görmenin bunu fark etmenin büyük heyecanını yaşıyoruz. Bunu kamuoyuyla paylaştığımız için çok mutluyuz” dedi.
Sarı, "Bu gördüğünüz yapıları en azından 10 bin yıllık olduğunu söyleyebiliriz. Ama net bir şey söyleyebilmek için örnek alıp Paleolimnologların, Paleooşinografların bunu yaşlandırarak yaşlarını belirlemesi gerekiyor. Bu bizim işimiz değil Ama bu seviyeyi yapılan bilimsel araştırmalardan 6 bin 500 yıl diye biliyoruz. Bunlar 10 bin yaşında diyebiliriz” şeklinde konuştu.
Mikrobiyalitleri fark eden Cumali Birol ise, “Aslında 2 hafta önce Adilcevaz'la ilgili kısa bir film çekimi sırasında keşfettik. Kısa film çekimleri sırsında drona yakalanmasıyla burayı fark ettik. Yıllardır biz buraya gidip geliyorduk. Bu sefer bu çektiğimiz fotoğrafı Mustafa hocaya gönderdik. Bugün de su altındaki aldığımız görüntülerle birebir aynısı. Bunu da hocamız açıkladı. Biz çok mutluyuz. Adilcevaz’a, yöreye, Van Gölü'ne ve Bitlis'e çok değer katacağına inanıyoruz. Özellikle turizm ayağı ile ilgili gerçek anlamda bir katkı sağlayacak” dedi.