Nesli tehlike altında olan bitki ve hayvan türlerinin toplanması ve yurtdışına çıkarılarak biyokaçakçılığa maruz kalması, bu türlerin yok olmasına neden oluyor. Tedavisi bulunamayan birçok hastalığa karşı önümüzdeki yıllarda umut kaynağı olabilecek bu türlerin korunması için gümrüklerde dikkatli olunması gerekiyor.Doğal yaşamın hızla yok olduğu günümüzde bitki, böcek ve hayvan türlerinin izinsiz olarak toplanması ve yurtdışına çıkarılarak biyokaçakçılığa maruz kalması biyoçeşitliliği ve ekosistemi tehdit eden önemli unsurlar arasında yer alıyor. Biyokaçakçılığa en çok maruz kalan canlı türü böcek ve kelebek türleri, daha sonra bitkiler, kuşlar, sürüngenler, kurbağalar ve yumuşakçalar geliyor. Bunların yanında tıbbi alanlarda kullanılan omurgasız hayvanlardan sülük, salyangozlar ve akrepler en çok kaçırılan türlerden. Kuşlarda Şahin, Doğan gibi en çok yırtıcı türlerde rastlanıyor kaçakçılık olayları. Memeli türlerde kaçırma söz konusu olmazken bu türler, tıbbi deneyler amacıyla kan alma gibi durumlara maruz kalabiliyorlar.MÜCADELE 2013 YILINDA BAŞLADIBitki ve hayvan türleriyle ilgili yasal bir şekilde çalışmak içinse Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nden izin alınması gerekiyor. Biyokaçakçılıkla mücadele konusunda Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Jandarma, Kolluk Kuvvetleri ve muhtarlar birlikte çalışıyor. Biyokaçakçılıkla ilgili suçların hukuki boyutunda ise Kabahatler Kanunu’na bakılıyor ve cezai işlemlerinde de Orman Kanunu, Çevre Kanunu, Kara Avcılığı Kanunu’nda belirtilen fiillere göre para cezası uygulanıyor. Bunun dışında herhangi bir yaptırım bulunmuyor. Ayrıca biyokaçakçılık fiilini işleyen kişi veya kişiler yurtdışına gittikten sonra herhangi bir cezayı da ödemeyebiliyorlar. Bu cezaların tahsilatı için Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün çalışmaları bulunuyor.Doğadan bitki, böcek ve hayvanların izinsiz olarak toplanması ve yurtdışına çıkarılması olarak tanımlanan biyokaçakçılığın doğaya ve ekosisteme olan etkilerini İÜ Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Vedat Beşkardeş değerlendirdi.Yrd. Doç. Dr. Vedat Beşkardeş, günümüz dünyasında şehirlerin ve sanayinin büyüyerek doğal alanları ve ormanları tahrip etmesi sonucu birçok türün yok olma riskiyle karşı karşıya olduğunu belirterek canlıların çeşitli amaçlarla doğadan toplanması ve yurtdışına izinsiz götürülmesinin de biyolojik çeşitliliğe olumsuz etkilerinin bulunabileceğini, hatta nadir, endemik bitki ve hayvan türlerinin neslini tehlikeye atabileceğini söyledi.“ÖZELLİKLE ENDEMİK TÜRLERİN NESLİ TEHLİKE ALTINDA”Biyokaçakçılığın doğaya olan etkisine değinen Yrd. Doç. Dr. Beşkardeş, “Biyokaçakçılık bazı nesli tehlike altında olan türlerin yok olmasına neden olabilir. Özellikle bizim farkında olmadan yok edeceğimiz bir tür belki şu anda çözümünü bulamadığımız birçok hastalığa karşı önümüzdeki yıllarda umut kaynağı olabilir. Maalesef bunun farkında değiliz. Bu insanlar açısından baktığımız taraf. Ekosistem açısından baktığımızda ise ciddi tahribat yapıyoruz. Son 100 yılda yok ettiği tür sayısı doğada şu ana kadar doğal yollardan yok olan tür sayısından bin kat daha fazla” dedi.Nadir ve endemik türlere dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Beşkardeş, bu türlerin biyokaçakçılığa maruz kalmasının nesillerini tehlikeye attığına vurgu yaptı.“BİYOKAÇAKÇILIĞA KARŞI BİLİNÇLENMELİ”Birçok bitki ve hayvan türü tıbbi amaçlarla, bilimsel çalışmalar için kaçırıldığı gibi koleksiyonerler tarafından hobi amacıyla veya ticari amaçlı gelir sağlamak için de kaçırılabiliyor.“GÜMRÜKLERDE DİKKATLİ OLUNMALI”Biyokaçakçılığın tespit edilebilmesinin kolay olmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Beşkardeş, kırsalda yaşayan insanların ve muhtarların dikkatli olması gerektiğini söyledi. Özellikle yurtdışına götürülürken küçük canlılar X-Ray cihazlarında fark edilemiyor. Gümrüklerde de dikkatli olmak gerekiyor. Katıldıkları konferanslarda bu konunun üzerinde durduklarını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Beşkardeş, “Bilinçlendirme çalışmalarına devam edeceğiz, insanları bilinçlendirmemiz gerekiyor. Her gittiğimiz yerde izinsiz toplamanın yasak olduğunu, yurtdışına kaçırılma ihtimalinin olduğunu insanlara mutlaka anlatmamız gerekiyor” diyerek mücadele etmede bilinçlenmenin önemine değindi.“TÜRKİYE’DE YAKLAŞIK 10 BİN BİTKİ TAKSONU BULUNUYOR”Türkiye’nin biyoçeşitliliği açısından taşıdığı değere vurgu yapan Beşkardeş, “Türkiye şu açıdan önemli: Türkiye’de yaklaşık 10 bin bitki taksonu bulunuyor ve bunun üçte biri endemik. Türkiye, Avrupa-Sibirya, İran-Turan ve Akdeniz fitocoğrafik bölgelerinin birleştiği noktada olduğu için biyoçeşitliliği de fazla. Bu çeşitlilik hayvan türlerine de yansıyor” dedi.“ PARA OLARAK HİÇBİR DEĞERİ YOKTU, SATILABİLECEK BİRŞEY DEĞİLDİ”Yakın dönemde medyaya konu olan Gergadan Böceği’ni hatırlatan Yrd. Doç. Dr. Beşkardeş, “Çok para ediyor diye millet toplamaya başlamıştı. Bu da bir biyokaçakçılık örneğidir. Hiç ortada yokken birden basına geldi ve toplanmaya başlandı. Para olarak hiçbir değeri yoktu, satılabilecek bir şey değildi” diye konuştu.Biyokaçakçılığın ekonomik yönüne de değinen Yrd. Doç. Dr. Beşkardeş, “Bugün dünya üzerinde biyokaçakçılıkta dönen para miktarı yaklaşık 30 milyar-100 milyar dolar arasında tahmin ediliyor. Tabi bunun içinde yasadışı olarak gergedan boynuzu ve fildişi avcılığı ve kaplumbağa kabuklarının alınıp satılması, yasadışı balık avcılığı, yasadışı ormancılık faaliyetleri dahil. Bizim ülkemize gelince; ülkemize ait olan bitki ve hayvan türleri izinsiz olarak yurtdışına çıkarıldıktan sonra kaçıran kişi, elde ettiği gelirden herhangi bir pay ödememekte ve o türü kendisi yetiştirmeye başladıysa veya üretiyorsa da size, kazandığından herhangi bir telif ücreti ödemiyor. İşte bu da ülkenin milli servetinin çalınması anlamına geliyor”diye konuştu.Biyokaçakçılıkla mücadele Türkiye’de ilk olarak 2013 yılında Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından başlatıldı. Biyokaçakçılıkla Mücadele Projesi kapsamında Biyokaçakçılıkla Mücadele Rehberi yayınlandı. Bu kapsamda 2015 yılı içinde düzenlenen konferansları anlatan Yrd. Doç. Dr. Beşkardeş, İstanbul, Kırklareli, Düzce ve Bolu’da biyokaçakçılıkla mücadele çalıştaylarına İÜ Orman Fakültesi Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Zeynel Arslangündoğdu, Doç. Dr. Devrim Elvan, Doç. Dr. Erdem Hızal ve Öğr. Gör. Ergün Bacak ile katıldıklarını, toplantılarda omurgasız ve omurgalı hayvanların biyokaçakçılığa nasıl maruz kaldıklarının ve biyokaçakçılığa karşı alınması gereken önlemlerin konuşulduğu ve mevzuat yönüyle de konunun tartışıldığını; toplantılara katılan kamu kurumları ve STK temsilcilerini, muhtarları ve öğrencileri bilgilendirdiklerini söyledi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz