Mısır’da Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi yönetimine askeri darbe ile son verilmesi ve anayasanın askerler tarafından askıya alınması Türkiye’deki darbe dönemlerinin görüntülerini hafızalarda tazeledi. 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 darbelerinin hemen ardından Mısır’da bugün yaşananlara benzer manzaralar oluşmuştu.
Önceki gün Mısır’da yönetime ülkedeki iç karışıklıklar nedeniyle 48 saat süre veren ve aksi takdirde müdahalede bulunacağını duyuran ordu, verdiği sürenin sonunda harekete geçti. Askeri birlikler, başta Cumhurbaşkanlığı Sarayı olmak üzere sivil yöneticileri ablukaya aldı. Gelen bilgilere göre, Mursi’nin de aralarında bulunduğu 300’ü aşkın isim gözaltına alındı ya da kontrol altında tutuldu. Eşzamanlı olarak, başta devlet televizyonu olmak üzere Müslüman Kardeşler’e yakın bütün medya organlarına el konuldu ve susturuldu. Yönetimi darbe ile devralan Genelkurmay Başkanı Abdülfettah El Sisi, televizyondan darbeyi duyurdu.
Darbeye destek
Başta dün Cumhurbaşkanlığı yeminini eden Anayasa Mahkemesi Başkanı Adli El Mansur olmak üzere Mursi muhalifleri darbeye büyük destek verdi. Darbenin hemen ardından Mursi’nin askeri güçle yönetimden uzaklaştırılmasında başta ABD olmak üzere batının parmağı olduğu iddiaları yoğun olarak tartışılmaya başlandı. Bütün bu gelişmeler yaşanırken halkın darbeyi alkışlayan kısmı Mısır ve dünya kamuoyuna özellikle yansıtıldı. Sisi ise geçici teknokratlar hükümetinin ülkeyi yeniden seçime götüreceğini bildirdi.
Türkiye’nin 27 Mayıs ve 12 Eylül’de yaşadığı darbe deneyimleri de son 48 saattir Mısır’da yansıyan görüntülere benzerdi.
Her iki darbede de asker, iç karışıklıkları gerekçe göstererek yönetimi devirdi. 27 Mayıs darbesinde albay rütbesinde bulunan Alparslan Türkeş, darbeyi yapan Milli Birlik Komitesi adına radyodan, 12 Eylül askeri darbesinde ise Genelkurmay Başkanı Kenan Evren Milli Güvenlik Konseyi adına televizyondan darbeyi duyurdu. 27 Mayıs’ta darbe açıklamasının yapıldığı saatlerde, Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere iktidardaki Demokrat Parti’nin bütün önemli isimleri gözaltına alınırken, 12 Eylül’de ise hem iktidar hem muhalefet için gözaltı kararları çıkartıldı.
3 yıllık ‘normalleşme’
27 Mayıs’ta, üyelerinin büyük bölümü Milli Birlik Komitesi’nden seçilen geçiş hükümeti kurulurken, yeni anayasa için anayasa hukukçularından oluşan bir komisyon oluşturuldu. 1 yıl sonunda yeni anayasa açıklandı ve seçimlere gidildi. Geçiş döneminde Devlet Başkanı sıfatını taşıyan Cemal Gürsel, 1961 anayasasının yürürlüğe girmesiyle Cumhurbaşkanı oldu.
12 Eylül’de ise Milli Güvenlik Konseyi, geçiş hükümeti için Bülend Ulusu’yu görevlendirdi. Yeni anayasa yapımı ve normalleşme 3 yıl sürdü. Seçimin yapıldığı yıl ise darbenin lideri Kenan Evren Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu.
Her iki darbeye, siviller ve medya büyük destek verirken, devrilen iktidarı destekleyen yayın organları susturuldu, birçok gazeteci ve aydın da gözaltına alınarak tutuklandı. 12 Eylül darbesinin ardından, tıpkı Mısır darbesindeki gibi, askerin müdahalesini alkışlayan geniş halk kitleleri kamuoyuna yansıtılmıştı.
İŞTE MISIR’IN YENİ KABİNESİ
Mısır Yüksek Anayasa Mahkemesi Başkanı Adil Mansur, Anayasa Mahkemesi’nin diğer yargıçlarının eşliğinde yemin ederken, Müslüman Kardeşler’e de zeytin dalı uzatarak sürece katılmalarını istedi. Türkiye’de de 12 Eylül döneminde Milli Güvenlik Konseyi, geçiş hükümeti için Bülend Ulusu’yu görevlendirmiş, yeni anayasa yapımı ve normalleşme 3 yıl sürmüştü.