YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Biz de mi tango olduk?

Her şey gelişip değişiyor, dönüşüyor. Bizi iyi kılmak için de, kötü kılmak için de sürekli gündemi zorlayan şeylerle birlikte yaşıyoruz.

Üniversite ortamında genç kız ve erkeklerle birlikteyiz. Mezuniyet töreninde tam karşımda duran, giyimiyle, duruşuyla, gözlüğü ve havasıyla filmlerden, belgesellerden bildiğimiz Amerikalıları cebinden çıkaracak kadar güzel kızın Batmanlı Mizgin, yine mükemmel giyimi, özgüveni ve halk danslarındaki eşsiz figürleri ve burnundaki havasına hava katan minnacık hızmasıyla oynayan kızın Şırnak/Beytüşşebaplı Emine olduğunu öğreniyorum. Vanlı Hanife'de onlardan hiç mi hiç geri kalmıyor.

Aynı şekilde Vanlı Ömer, Ercişli Rıdvan, Hakkarili Cemal da çok temiz giyimli, özgüven sahibi gençler. Halk oyunlarındaki başarılarıyla göz dolduruyor, katıldıkları sosyal ortamlara hemen uyum sağlamalarıyla dikkati çekiyorlar.

Bu gençler Van'ın köklü yüksek öğretim kurumunda, Yüzüncü Yıl Üniversitesinde eğitim görüyorlar. Otuz yıl önce üniversitenin olmadığı, yüksek öğrenim derdinde olan gençlerinin uzak büyük şehirlere gitmek zorunda olduğu bu şehirde şimdi neredeyse fakülte anlamında yok yok. Üniversite gün geçtikçe gelişip büyüyor, yeni birimler, bölümler açılıyor. Taşlar yerine oturdukça da her anlamda büyüyen, büyüten, çoğalan, çoğaltan bir kurum olmayı sürdürüyor. Eğitim sektörü Van'ın sosyo-ekonomik yaşamının vazgeçilmez bir varlığı olarak önemini gittikçe arttırıyor.

Artan öğrenci kapasitesi kampus alanı içinde ve dışında sayıları gittikçe artan resmi ve özel yurtların açılmasıyla yeni barınma olanaklarını da birlikte getiriyor. Van yüksek öğrenim görmek isteyen insanlar için cazibesi artmakta olan bir merkez olma özelliğini koruyor.

Van'ın refah düzeyi gün geçtikçe yükseliyor. Sayıları artan, modelleri günden güne yenilenen arabalar, Van Gölü çevresinde çeşitli yerlerde gittikçe artan yazlıklar, villalar; özellikle yaz mevsiminde ve hafta sonları göl kıyısında suya giren, piknik yapan kalabalıklar yörenin ve yöre halkının olanaklarının arttığına işaret ediyor. İnsanlar artık belli bir merkezde yaşamak yerine dağılıp büyüyen şehrin farklı, sakîn ortamlarında yaşamayı tercih ediyorlar. Van Gölü çevresindeki çeşitli yazlıklarda yaz aylarını geçirerek yeni bir yaşam tarzının tadını çıkarıyorlar.

Yaşadığımız deprem felaketinin ardından sağlam zeminlere TOKİ tarafından kurulan konutlar kent merkezindeki yaşamın doğal ve sağlıklı bir şekilde merkez dışındaki yerlere taşınmasına olanak sağladı. Bostaniçi, Kevenli, Özalp Yolu, Kalecik ve Edremit'te inşa edilen konutlar ve sosyal tesisler ile üniversite kampusunda inşa edilen lojmanlar depreme dayanıklı yeni yapıları ile kentin yayılmasında ve genişlemesinde önemli rol oynadılar. Depremden hemen önce TOKİ desteği ile inşa edilmiş olan Memursen ve Üniversite konutları da bu gelişmeye katkı sağladılar.

Toplu taşıma araçları artan nüfusa yetişemiyor. Doğalgaz, su, yol gibi alt yapı hizmetleri yeni yerleşimlere yetiştirilmeye çalışılıyor.

Çocukluğumda söylenen bir mani geliyor aklıma. Biraz espri dolu bir mani bu.

Bahçelerde maydanoz,

Maydanozu yoldunuz,

Toprak başlı Vanlılar

Siz de mi tango oldunuz.

Bu mani ilk kez ne zaman söylenmeye başlandı bilmiyorum. Bildiğim şey, o dönemde Van da yaşayan insanların genel anlamda yoksul olduğu ve bu maniyi ilk söyleyenin de o her anlamdaki yoksulluğu “toprak başlı olmak” şeklinde ifade ettiğidir.

Artık Vanlılar “toprak başlı” falan değiller. Daha zengin, daha eğitimli ve doğal olarak daha başı dik ve her zaman oldukları gibi hoşgörülüdürler.

Eskiden beri hoşgörülü olan, farklı kültürlerle birlikte kardeşçe çalışmayı ve yaşamayı bilen Vanlılar artık teknolojiyi de sonuna kadar kullanabiliyor, yeni açılan tesislerle üretime değerli emekleriyle katkı sağlayabiliyorlar.

Artık manide ifade edilen “tango olmak” yani daha nezih, daha derli toplu, daha bilinçli ve düzenli olmak Vanlı olmanın doğal bir yanı.

Artık Vanlı Nuriye hanımın vaktiyle Adana'daki falanca bankada çalışırken sırf Vanlı olduğu için yaşadıklarını başka hemşerileri yaşamıyorlar. Türkiye'nin batısında olan her şey ve hatta daha fazlası buralarda da var.

Biz de tango olduk. Üstelik o eski dalga geçenlerin çoğunu geride bırakarak tango olduk.

Kitle iletişim araçlarının, internetin, sosyal medyanın da katkısıyla bizim kültür ve anlayış anlamında İzmirliden, İstanbulludan ve hatta Avrupalı, Amerikalıdan farkımız yok. Hatta kültürel bakımdan kimi Amerikalılardan fazlamız bile var.

Son on on-beş yılda bölgemizdeki çeşitli sıkıntılara rağmen ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda büyük mesafeler aldık.

Barış süreci ile birlikte bu mesafeler katlanarak büyümeye devam ediyor.

Ülkemizdeki ve bölgemizdeki istikrarlı yükselişten rahatsız olan ulusal ve uluslararası çevreler olması mevcut durumun doğal bir sonucu.

Birilerinin, bazı güçlerin bu eğitimli, özgüven sahibi gençlerimizin önünü kesmeye çalışması, bizim artmakta olan bu doğal refah durumumuzu yok ederek, bizi birbirimize düşürerek kaos senaryoları üretmesi kendi çıkarları açısından doğru ve gereklidir. Onlar bütün bunları yaparak ülkemizde ve bölgemizde çatışma ortamı yaratmak, kendi emperyalist çıkarlarını yükseltirken barış ortamlarımızı, toplumsal çıkarlarımızı yok etmek için ellerinden geleni hep yaptılar, yine de yapmaya devam edecekler.

Biz kalkındıkça, zenginleştikçe, huzuru, hoşgörüyü bulup yeni ufuklara ulaştıkça onların bu anlamdaki baskıları da yoğunlaşacak, çeşitlenecektir. Kullandıkları araçlar ve sosyal topluluklar farklılaşıp çoğalacaktır.

Onlar kendi sömürgeci düzenlerinin sürmesi adına ülkemizde bir Afganistan, bir Irak ve hatta yapabiliyorlarsa (medeni dünyanın gözü önünde soykırıma uğrayan) bir Bosna yapmak için tezgahlarında ürettikleri her ürünü burada piyasaya sunmaktan geri kalmayacaklardır.

Bize bu anlamda düşen görev gündeme gelecek senaryoların bir parçası olmamak, uyanık ve dik olmak, gündeme getirilen operasyonlara hep birlikte karşı koymaktır.

Bize düşen bugün mezuniyet töreninde el ele halay çeken her bölgeden, her etnik kökenden gençlerimizin gelecekte zengin, mutlu, güçlü bireyler olmasını sağlamak; onları kaosa, kavgaya, çatışmaya yedirmemektir.

Bize düşen milli gelirimizi yükseltip,“tango” olmanın ötesine geçip hep birlikte kardeşçe ve huzur içinde üretmek, paylaşmak, yaşamaktır.

Kara bulutlar yukarıdaki resimde olduğu için her ülkenin, her kentin üzerine uğrar, geçer.

Bize düşen kara bulutlara teslim olmamaktır.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler