“Geleceğin Mimarisi ve Şehirleri” konusunda Türkiye’de ders veren tek akademisyen olan, son günlerde Mars’ta Yaşam Projesi ve Harran’da kurulacak dünyada ki ilk kadın köyü projesi ile adından sıkça söz ettiren Yrd. Doç. Dr. Gülay Yedekçi CHP 2. Bölge milletvekilliği aday adaylığını açıkladı.
“BİZ YAPAMAYIZ BİZ BECEREMEYİZ” DÖNEMİ BİTECEK
Yrd. Doç. Dr. Gülay Yedekçi, siyasete adım attığı yer olan CHP Fatih İlçe Başkanlığında yoğun bir katılım önünde aday adaylığını açıkladı.
Yedekçi, “Marsta yaşam alanı, Dünyada ilk erişilebilir ve sürdürülebilir Sokak Hayvanları Rehabilitasyon Merkezi, şiddet gören kadınlar için planlanan Harran Ekolojik Kadın Köyü Mimari Tasarımı ve Uygulama projeleriyle ezber bozan bir anlayışı TBMM getirmeyi hedefliyor.
İstanbul 2’nci Bölge’den CHP’nin milletvekili aday adayı olan Yedekçi, 15 yaşından beri aktif olarak partide görev alıyor. “Siyasi anlayışımızın merkezinde insan mutluluğu vardır” diyen Gülay Yedekçi, Gençlik Kolları Başkanlığı görevinden bu güne kadar aktif olarak CHP saflarında yer alıyor.
Yedekçi, Yenileme Alanları, Yedikule Bostanları, Yeşil Alanlarının İmara açılıp İmtiazlı Kişilere İmar hakkı verilmesi, Camilerin Ticaret alanına çevrilmesi gibi konularda önemli çalışmalar yürütüp önergeler vererek bu konuları basına taşıyarak kamuoyu yaratmayı başardı.
Toplum olarak bir an önce üzerimizdeki ölü toprağını atıp, “biz yapamayız biz beceremeyiz” inancından kurtulup yeni ufuklara açılma zamanının geldiğini belirten Gülay Yedekçi, bilim ışığında ülkemizi kalkındıracak projelerle, suni değil gerçek gündemler oluşturmayı hedefliyor.
Kentsel Dönüşüm, kent ve kentsel tarım alanlarının korunması konularında Harvard Üniversitesi yaz okulunda ders veren Yedekçi, “Marsta yaşam alanı, Dünyada ilk erişilebilir ve sürdürülebilir Sokak Hayvanları Rehabilitasyon Merkezi, şiddet gören kadınlar için planlanan Harran Ekolojik Kadın Köyü Mimari Tasarımı ve Uygulama Projeleriyle siyaset dünyasına bilim kazandırmayı hedefliyor.
MARS'TA YAŞAM GERÇEĞE DÖNÜŞÜR MÜ?
Mars’ta yaşam projelerinde Türkiye de söz sahibi olan Türk kadın Mimar Yrd. Doç. Dr. Gülay Yedekçi imzasını taşıyan Mars’ta yaşam alanı projesi ilk kez tanıtıldı. Dünya üzerinde bu konular tartışılır hale gelmişken ülkemizde de, “Gelecek Mimarisi ve Şehirleri” konusunda Dünya’nın sayılı üniversiteleri ile işbirliği yaparak projeler geliştiren Yedekçi, Mars’ta yaşam alanı projesine imza atıyor. Mars’ta, öncelikle bitkilerin yetişeceği sera alanları oluşturulup, hayvan çiftlikleri kurularak azot döngüsü ve bitkilerin fotosentezi sayesinde oksijen üretimi sağlanacağını belirten Yedekçi, Mars’ta yaşam alanı kurmanın bir hayal olmaktan çıktığını belirtiyor. Artık Türkiye’deki gençlerin de bu projeleri konuştuğunu ve sınırları aşan hedefler koyduklarını belirten Yedekçi; “Yaşam koşulları sağlandığında insan yerleşimine uygun fanus kentler oluşturulabilir. Her bir kentin altında meteor saldırısı gibi dış etkenlerle oluşacak tehditlere karşı yeraltı şehirleri tasarladık” dedi.
İSTANBUL TRAFİĞİNE NEFES ALDIRACAK PROJE
Trafiği yüzde 50 oranında azalması düşünülen projede Boğaziçi Köprüsü’nün iki katlı hale getirilmesi ve ulaşımda bisiklet ve motosikletin etkin hale getirilmesi amaçlanıyor.
Dünya’nın sayılı metropolleri arasında yer alan İstanbul’un en büyük sorunlarından biri olan trafiğe çözüm Mimar Gülay Yedekçi tarafından geldi. Yaklaşık 14 milyon nüfusa sahip şehrin trafiğini hazırladığı proje ile yüzde 50 oranında azaltacağını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Mimar Gülay Yedekçi, projede pedallı, çok katlı, enerji etkin bir ulaşım sistemini kullanacağını ifade etti. Yapımı süren Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile Boğaziçi Köprüsü ve sahil yolunu dikey olarak kesecek paralel yollar inşa etmeyi öneren Gülay Yedekçi, mevcut yolların iyileştirilerek deniz ulaşımından daha fazla yaralanılması gerektiğini belirtti.
“KALİTELİ VE SAĞLIKLI ÇEVREDE YAŞAMAK HERKESİN HAKKI”
Sürdürülebilir şehirlerin anahtarının, ekolojik uyum ve yaşam kalitesinde olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Yedekçi, “Yarının kentlerindeki sürdürülebilir mimari gelişim; gereksinimlerin en üst düzeyde karşılandığı, doğanın ve tarihi kültürel değerlerin korunduğu, deprem gibi doğal afetlere dayanımın yüksek olduğu, kişilerin psikososyal ihtiyaçlarının karşılandığı ve insanların mutluluk içinde yaşayabileceği, alışılmamış mekanların öngörüldüğü yaşam alanlarını tasarlamaya yöneliktir. Kaliteli ve sağlıklı çevrede yaşamak tüm insanların hakkıdır. Biyomimikri ve Gelecek Mimarisi de bu düşünceye hizmet ediyor” dedi.